Pencereden bakın, sayılarını görürsünüz

Güncelleme Tarihi:

Pencereden bakın, sayılarını görürsünüz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2002 00:00

TÜRKİYE'deki ‘‘azgın azınlığın’’ kıymeti harbiyesini öğrenmek mi istiyorsunuz. Ben yazdıkları gazetelerin tirajını yazmıştım.Hepsini alt alta yazsanız, bir ‘‘Gözcü’’ gazetesinin tirajı kadar etmiyor.Peki bunların halk içindeki nüfuzu, orada temsil ettiği gerçek gücün ne olduğunu bilmek mi istiyorsunuz?Basit...Akşam, pencerenizi açın ve dışarı bakın.Onların başlattığı ‘‘Filistin için ışık söndürme’’ eylemine kaç kişi katılıyor, bir bakın.Mahallenizde kaç evin ışıkları yanıp sönüyor.TOPLUMSAL BİLİNÇ Buna bakıp, ‘‘azgın azınlığın’’ kıymeti harbiyesini ölçün.Bunu bir de 28 Şubat öncesindeki ışık söndürme eylemleriyle karşılaştırın.Birincisini ikincisinden çıkarın. Aradaki fark, ‘‘makul çoğunluk’’ farkıdır.Medyada müthiş bir destekle ışık söndürme eylemi başlatıldı.Hatta devletin TRT'si bile bütün iştiyakı ile buna katıldı.Medyadaki bu kapsama alanına bakarsanız sanırsınız ki bütün Türkiye böyle düşünüyor.Ama sokaklarda ışıkları yanıp sönen evlerin sayısı belli.Neden böyle oluyor?Filistin'de yaşanan bir dram yok mu?Türk halkı bu drama karşı ilgisiz mi?İsrail işgali kabul edilebilir bir şey mi?Hayır...Zaten Türkiye'nin ‘‘makul çoğunluğu’’ her şeyi yerli yerine oturttuğu için sokakta yanıp sönen ışıkların sayısı ‘‘azgın azınlığın’’ nüfusundan bir kişi fazla olmuyor.Çünkü Türkiye Filistin-İsrail çatışmasındaki bütün gerçekleri yerli yerine oturtuyor.Hem canlı bombayı terörist olarak niteliyor, hem İsrail'in işgalini kınamayı biliyor.Ama bunlardan birinin yanında ille de saf tutmayı gerekli görmüyor.Ortadoğu'nun bugünkü mağdurları geçmişte Güneydoğu köylerinin, Kıbrıs Türk tarafının mağdurlarına hangi mesafede olduysa, bu ülkenin insanları da onlara o mesafede kalmayı biliyor.Söyleyin, bu müthiş bir toplumsal bilinç değil de nedir?FİLİSTİN BÜLTENİ Ama zamanında canlı bombaları kınamayan, bu terörün karşısına dikilemeyen, bugün de ‘‘Revivo defol’’ gibi ırkçılığa varan sloganların yanında saf tutanlar, bu toplumsal ve tarihi bilincin ne olduğunu asla anlayamayacaklar.Çünkü onlar bir kısmı Filistin bülteni haline dönen medyaya bakıp toplumdaki nüfuslarının da o kadar olduğunu zannediyorlar.O nedenle her akşam Türkiye'nin sokaklarında sadece elektrik kesintilerinde sönen ışıklar onlar için bir hüsran oluyor.Üstelik dönüp kendilerine şu soruyu da sormuyorlar:MİLLET DİPLOMASİSİ 28 Şubat öncesinde bütün mahallelerde yanıp sönen ışıklar şimdi neden sürekli yanıyor?İsrail-Filistin çatışmasında Türk halkı hükümetinden de daha serinkanlı ve objektif davranmayı biliyor.Türk halkı Türkiye'yi hükümetinden de daha çok düşünüyor.Akşamları sokaklarda yanıp sönmeyen ışıklar, işte bu ‘‘millet diplomasisinin’’ en çarpıcı kanıtı.Oysa Türkiye İsrail-Filistin çatışmasında çok kuvvetli bir mevzi tutabilirdi.Hem canlı bombaları bütün gücüyle kınar, hem de İsrail işgaline karşı çok etkileyici bir konumda olabilirdi.Ama siz daha baştan devletin televizyonuyla bile ‘‘azgın azınlığın’’ esiri haline gelirseniz, bu sahte akıntıya kapılıp giderseniz hiçbir gücünüz kalmaz.AZINLIK İSTİBDADI Üstelik ne İsraillilere ne de Filistinlilere yaranabilirsiniz.Zaten meselenin en can alıcı noktası da budur.Türkiye'nin kimseye yaranma gibi bir politikası olmamalıydı.Kendisi canlı bomba mezaliminden çekmiş bir ülke başka ülkenin dramını da anlamalıydı.O dönemde bu tavrı koyan Türkiye, bugün de hem İsrail'e hem Arafat'a dönüp, bu objektif gücünü kullanmalıydı.Olmadı...Ama bu olay bir kere daha gösterdi ki Türkiye kendisini bütün dünyaya farklı gösteren bir ‘‘azgın azınlık’’ istibdadı altında inlemektedir.Bu oportünist ve siyaset rantiyesi ‘‘azınlık’’ Türkiye'nin aklı selimini tahrip etmekte, makul çözümleri ve yaklaşımları sabote etmektedir.İşte o nedenle ben bir kere daha şunu tekrarlıyorum:‘‘Artık makul çoğunluğun iktidara gelme zamanıdır...’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!