Para palamuttan gelirmiş

Güncelleme Tarihi:

Para palamuttan gelirmiş
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul Üniversitesi'nden Dr. Oğuz Tekin eski İstanbul sikkelerinin üzerinde palamut figürü bulunduğunu söylüyor: ‘‘Zaten Haliç'e Altın Boynuz denmesinin nedeni batan gemilerdeki altınlar değil, palamutun bolluğudur.’’

Fuji Film tarafından düzenlenen Arkeoloji ve Sanat seminerleri kapsamında ‘‘numizmatik’’ (para bilimi) konulu dialı söyleşiye katılan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Oğuz Tekin, kazılarda elde edilen sikkelerin, İstanbul'un o dönemdeki siyasi, ekonomik, dinsel ve kültürel durumunu yansıttığını söylüyor:

‘‘Sikkelerin ışığında şimdiye kadar Eskiçağ İstanbul'u hakkında çok şey öğrendik. Eğer sikkelerden yeterince yararlanılmamışsa ve eksik bırakılmışsa İstanbul'un Eskiçağ tarihi de eksik kalmış demektir.’’

Sikkeler üzerindeki figürlerden, Eskiçağ İstanbul'unun diğer kentlerle imzaladığı siyasal, kültürel, ekonomik anlaşmaların ve şehrin önemli gelir kaynaklarının öğrenildiğini ifade eden Oğuz Tekin şunları söylüyor:

‘‘Eskiçağ'daki isimleriyle Kalkedon (Kadiköy) ve Bizantiyon (İstanbul) ayrı kentlerdi. Ama imzalanan dostluk anlaşmalarıyla Bizantiyon'un sikkelerini Kalkedon, Kalkedon'un sikkelerini de Bizantiyon kullanabiliyordu.’’

‘‘Boğaziçi'ne ve Haliç'e sahip İstanbul halkı, geçimini büyük ölçüde balıkçılıktan sağlıyordu. Zaten Haliç'e 'Altın Boynuz' adının verilmesinin nedeni batan gemilerdeki altınlar değil, palamut balıklarının bolluğudur. Bir sikke tipi, toplum onu önemsemişse seçilir. İstanbul halkı palamuta o denli önem vermiş, o kadar kazanç elde etmiş ki hem Roma hem de Bizans boyunca bu zenginliği sikkelerine yansıtmışlardır. İstanbul'da balıkçılığın yanında hayvancılık da bir geçim kaynağıydı. Bulunan sikkelerde palamut ve yunus figürlerinin yanında ineklere de yer verilmesi, İstanbul'un, Eskiçağ'daki adıyla Bizantiyon'un gerek balıkçılıkta gerekse hayvancılıkta ileri gittiğini gösteriyor.’’

Eskiçağ İstanbul'unda sikkelerde göksel ve mitolojik figürlere de yer verildiğini, hilal ve yıldızın Türklere özgü olmadığını, ön yüzünde Artemis Başı, arka yüzünde hilal ve yıldız resmedilmiş sikkeleri örnek göstererek açıklayan Doç. Dr. Oğuz Tekin, Bizans döneminde Hıristiyanlıkla birlikte İsa ve haç gibi dinsel figürlerin ağırlık kazandığını söylüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!