Otelcilik ve teknolojiye Zuma’da zum yaptık

Güncelleme Tarihi:

Otelcilik ve teknolojiye Zuma’da zum yaptık
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2008 00:00

Yurtsan Atakan ve Ali Esad Göksel Fujitsu Siemens Türkiye Genel Müdürü Cem Soysal ve Kempinski Astoria Genel Müdürü Eyüp Babür ile son günlerin popüler restoranı Zuma'da teknoloji kullanımının otelcilik sektörüne getirdiği katkıları konuştular.

Yurtsan Atakan (Y.A.): Hepimiz ilk kez geliyoruz galiba Zuma'ya. Açılır açılmaz popüler oldu. Bakalım beğenecek miyiz?

Cem Soysal (C.S.): Mönüde "Baby Crab" var. Çok iyi.

Y.A.: Mönü çok zengin, fiyatlar da bu seviyedeki bir restoran için makul sayılır. Ama yumuşak kabuklu yengecin mevsimi değil bildiğim kadarıyla.

Eyüp Babür (E.B.): Şu şarabı biliyorum, yurtdışında içmiştim çok güzel bir şarap ama burada fiyatı 2 bin 500 dolar.

Ali Esad Göksel (A.E.): Türkiye’de maalesef şarap fiyatları diğer ülkelerin özellikle Amerika’nın çok üzerinde.

Y.A.: Ortaya bir saşimi söyledim. Ayrıca tavuk ve et seçtim. Zuma'nın spesiyallerinden olanı.

C.S.: Benim seçimim trüf mantarlı deniz levreği arkasında da et.

E.B.: Kızarmış çıtır pisi balığı da güzel duruyor.

A.E.: Ben de bir ıstakoz salatası alacağım. Şarap seçimimiz ise Paulo Scapino, 1999 şarabı. En iyi seneleri.

Garson: Yemeklerimiz 3 ayrı mutfaktan. Ayrı ayrı zamanlarda hazır olduğunda gelecekler. Biliyorsunuz değil mi paylaşım sistemi üzerine kurulu bir sistemimiz var.

A.E.: Paylaşım sistemi ne demek?

Garson: Yani herkes birbirinin başlangıç yemeklerinden alabilecek. Küçük küçük porsiyonlar halinde gelecek.

Y.A.: Yalnız ana yemekler, giriş yemeklerinden sonra gelecek değil mi? Mutfaktan çıktıkları zamana göre gelmelerinde sorun yok da, giriş ve ana yemekler karışmasın lütfen.

Garson: Evet efendim. Önce ön yemekler gelecek, suşiler ve şasimiler, arkadan ana yemekler gelecek.

Y.A.: "Baby crab"ler nereden geliyor.

Garson: İtalya’dan olabilir. Tam olarak bilmiyorum.

C.S.: Son zamanlarda Londra'dan çok restoran ithal etmeye başladık. Burası da öyle.

A.E.: Londra’da açılınca çok büyük sükse yapmıştı. Böyle bir markanın Türkiye’ye gelmiş olması çok büyük bir şans bence. Çünkü biriktirmiş olduğu bilgiyi -ki bunun çok önemli bir şey olduğunu düşünüyorum- Türkiye’ye transfer ediyor.

C.S.: Eyüp Bey, otelcilikte ne kadar teknoloji kullanıyorsunuz?

E.B.: Teknolojinin otellerdeki kullanımını iki yönde değerlendirebiliriz. Birincisi operasyon diğeri satış ve pazarlamada kullanımı. Satış ve pazarlamada, özellikle rezervasyon sistemlerinde teknolojin kullanımı gittikçe yayılan ve dallanan bir konu. Bilgisayar ağı her departmana yayılmış vaziyette. Resepsiyondan odaların yönetimine, finans yönetiminden pazarlama yönetimine kadar her departmanda etkin bir şekilde bilgisayarları kullanıyoruz.

Y.A.: Otelcilik işinde çok yeni teknolojiler var. Kişisel bilgisayar gibi kişisel sunucular piyasada. Yanınızda aslında ufacık bir alet taşıyorsunuz. Bu alet ’memory stick’ten biraz daha büyük bir şey gibi. Bunun üzerinde sizin işletim sisteminiz, bilgileriniz, ofisinizdeki bütün programlar var. Bunu gidip herhangi bir otelde herhangi bir yerden İnternet'e bağlantı yaptığınızda o terminal sizin bilgisayarınız oluyor. Bu bence otelciliğe çok enteresan boyutlar getirecek. Otele geleceğim, odamdaki televizyonun yanındaki bir terminale, aslında küçücük bir bellek olan kişisel sunucumu takacağım ve iş yerindeki bilgisayarım fiziksel olarak taşımadan odamda olacak.

A.E.: Bilgisayar teknolojisi öyle bir durumda ki, odanın içinde de var. Yani artık oda müşterisi olarak bilgisayar teknolojisine hakim değilsen perdeyi açmak için, ışığı açıp kapatmak için, diğer hizmetlerden yararlanmak için zorlanabilirsin. Eğer teknolojiye aşina değilsen perde nasıl açılacak diye düşünebilirsin.

E.B.: Dünya gezgini ise aşinadır. Bu teknolojilere en hakim olanlar dünya gezgini iş adamı veya bir turist. Her yeri gezmeye görmeye giden meraklı bir insan bu tarz yeniliklere çabuk adapte olabiliyor.

A.E.: Gelen müşterilerin hayatlarını kolaylaştıracak başka ne gibi imkanlar var?

E.B.: Her şeyden önce kablosuz İnternet erişimi var. Odaya girdiğinizde düğmeye bastığınızda elektriğin parasını nasıl vermiyorsunuz, İnternet’in de parasını vermiyorsunuz. Bazı otellerde alınıyor. Ama bence çok yanlış.

Y.A.: Fujitsu Siemens'in çevredeki en iyi ve ucuz kablosuz bağlantı servisini bulan bir bilgisayarı var mı?

C.S.: Bu konuda akıllı yazılımlarımız var. Ayrıca bilgisayarlarımızın neredeyse hepsinde GSM kartı ile her yerden İnternet erişimi sağlayan teknoloji kullanılıyor.

Enerji tasarrufu gündemde

Y.A.:
Girişlerle ana yemeklerin geliş sırasının karışmamasını garsona özellikle söylemiş ve olumlu cevap almıştık ama herşey karmakarışık geldi masaya. Yemeklerin mutfaktan çıkış sırasıyla masaya gelmesi mutfağın yükünü azaltmaya yönelik yeni bir uyanıklık trendi ama onun bile adabı olmalı. Girişler ve ana yemekler karışmamalı en azından.

C.S.: Demin garson sakeyi anlatmakta da zorlanmıştı. Sake satıp, sunulan çeşitleri bilmemek olmamalı.

C.S.: Teknolojiye dönersek yeşil ya da diğer adıyla çevreci veri merkezlerinden haberdar mısınız? Ozonun delinmesine sebep olan karbon üretiminden birçok farklı sektör sorumlu. Dünyadaki karbon emisyonunun yüzde ikisini havacılık sektörü üretiyor. Diğer yüzde ikisinden de BT (Bilişim Teknolojileri) sektörü sorumlu.

Fujitsu Siemens dünyada ve Avrupa’da çevre dostu teknolojiler kullanıldığı için ilk olarak sertifikalandırılan firmalardan. Bunun sebebi kullanılan her bir cihazda yüzde 25 ila 30’a varan enerji tasarrufu sağlanıyor olması.

Geçen gün bir sunumda monitör bölümünden arkadaşım sunduğu monitör için neredeyse "yiyebilirsiniz sağlığınıza iyi gelebilir" dedi.

E.B.: Bence yazının başlığı çıktı:

Yenilebilir monitör.

İnternet Concierge’i yok edecek mi

Y.A.:
Eskiden otellerde "business center"lar vardı. İnternet'le birlikte bunlar işlevsiz kaldı.

E.B.: Burada birkaç tane bilgisayar ekranı bulunurdu. Herkes burada otururdu. İşlerini burada hallederdi. Faks çekerdi. Belki de yeni otellerde açılmıyor business center’lar. Açılsa bile fonksiyonu çok farklı. İnsanlar kendi odalarından business center işlerini görüyorlar. Onun dışında aşağıya bir telefon ediyor. Bana faks gelecek diyerek aşağıya bildiriyor.

Y.A.: Teknoloji 'Business Center’ları yok ettiğine göre ’Concierge’i de yok edebilir mi acaba?

E.B.: Hayır onu yok edemez. Çünkü 'concierge' insani bir hizmet. Concierge sizin kişisel tercihlerinize göre ihtiyacınız olan hizmeti veya ihtiyacınız olan nesneyi bulmanız konusunda veya size tavsiye konusunda sizinle birebir irtibat halinde. Kişi ile yüz yüze irtibat halinde. İnternet’te bunu bulamazsınız.

Y.A.: İnternet sayesinde Concierge hizmetleri tamamen yapılamayacak belki ama verilen hizmet kimlik değiştirebilir. Müşteriler İnternet’ten en popüler restoranı bulabilir. Rezervasyon yapmaya çalışabilir. Eğer bu rezervasyonu yapamazsa en son çare olarak Concierge’e gidip yapar mısın diyecektir.

A.E.: Bu söylediğin Anglo-Sakson coğrafyası için geçerli. Burada hala kişisel ilişkiler çok önemli. Benim teknolojiyi kullanarak rezervasyon yapamadığım bir restoranda Concierge yer bulabiliyorsa, bu çok önemli.

Y.A.: İleride öyle bir yapay zeka çıkacak ki, belki bunu kendi kendine yapacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!