Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2004 01:32

O fotoğrafa açıklama

YARGITAY 3. Ceza Dairesi üyesi M.Ergül Güryel’in Hürriyet Gazetesi’ne gönderdiği ‘O Fotoğraf Sekiz Yıl Önce Çekilmişti’ başlıklı açıklama, konuyu aydınlatmaktan uzaktır.

Sayın Güryel’in de yer aldığı fotoğraf karesi, 1996 yılına aittir. Masada bulunan iki kişiden biri olan Çetin Aydın, 1994 ve 1995 yıllarında, yani o fotoğrafın çekilmesinden önce İstanbul Kavaklı’daki Megakent Kooperatifler Birliği’nde başkan, Recep Cahit Doğan ise Kavaklı Belediyesi’nde meclis üyesiydi. Fotoğrafta bulunan iki kişi, Kooperatif Birlik Başkanlığı’ndan ve meclis üyeliğinden ayrılıp gittiğinde, Megakent yolsuzluğu ortaya çıkmıştı. Yolsuzluk belediyenin Megakent’e yasadışı şekilde arsa tahsisinden kaynaklanıyordu. Yani tıpkı o fotoğrafın sekiz yıl öncesine ait olması gibi, büyük yolsuzluğun öyküsü de sekiz, hatta on yıl öncesinde başlamaktaydı.

Megakent Kooperatifler Birliği’ne yasadışı arsa tahsisinin yapıldığı süreçte, bir meclis üyesi 17.03.1995 günü vuruldu. Bu vurulma olayında da, fotoğrafta yer alan Çetin Aydın, yine fotoğrafta yer alan Recep Cahit Doğan’ı suçlamış, Recep Cahit Doğan ise meclis üyesinin Çetin Aydın tarafından vurulduğunu iddia etmiştir. Bu karşılıklı suçlamalar, yargıya yansıyan ifadelerle sabittir.

Kavaklı’da Megakent Kooperatifler Birliği’nde yaşanan yolsuzluk iddialarını bir kenara bıraksak bile, Çetin Aydın’ın fotoğrafın çekildiği tarihte adli sicil dosyasının bir hayli kabarık olduğu görülmektedir. Çetin Aydın’ın adının yer aldığı adli olaylar, 1988-1989 yıllarına kadar uzanmaktadır.

O tarihte Yüce Yargıtay’ın üyesi olan Sayın M.Ergül Güryel’in sayfalar dolusu adli sicil kaydı olan bir kişiyle -akrabası dahi olsa- sazlı sözlü eğlencenin görüntülendiği fotoğraf karesinde yer alması, acaba bir yüksek yargı mensubu için etik bir davranış mıdır? Kendisini hiçbir şekilde suçlamıyor, yorum yapmıyor ve takdiri yine Sayın Güryel’e bırakıyoruz.

Uğur DÜNDAR

Chevrolet değil Cadillac

30 Ekim’de yayınladığınız fotoğrafta, Cumhurbaşkanımızın törenlerde bindiği otomobilin markası Chevrolet değil, Cadillac’tır. (Aynı hata bir diğer gazetede de vardı). Aradaki büyük kalite farkını gözetmek gerekli. Lütfen, en azından marka hakkında bilginiz yoksa, hiç belirtmeyin.

Cahit YEĞENOĞLU

drcaye@yahoo.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Bu konuda, Ferhat Ceritoğlu adlı okur da eleştiride bulundu ve ‘Üstü açık tören otomobilinin markası Chevrolet değil Cadillac’tır. Muhabiriniz bu fotoğraf altını yazarken biraz boşvermiş sanırım’ dedi.

Kendisi de klasik otomobil meraklısı olan sayfa editörü Doğaner Gönen, hatanın kendisinden kaynaklandığını belirtti ve şöyle dedi: ‘Okurlarımız haklı. Özel ilgi alanıma girdiği halde nasıl böyle bir hata yaptım bilmiyorum. Cadillac diyeceğime Chevrolet demişim. Oysa bir konuyu ne kadar iyi bilirsen bil, yine de kontrol etmek gerektiğini bir kez daha öğrendim. Hatamdan dolayı özür diliyorum.’


Armageddon Savaşı’nı bilmek zorunda mıyız?

SİZE eski bir Hürriyet okuru olarak yazıyorum.

5 Kasım’da ‘İşte Bush’u Seçen Amerikalı Profili’ haberinde, ‘ABD’lilerin yüzde 40’ı, dünyanın sonunun İsa ve Hıristiyanlık karşıtları arasında yapılacak Armageddon Savaşı ile olacağına inanıyor’ deniliyordu.

Nedir bu Armageddon Savaşı.

Bunu biz bilmek zorunda mıyız?

Açıklamanız gerekmez miydi?

Lütfen adımı yazmayın.

TEMSİLCİNİN NOTU: Çok haklısınız. Böyle bir haber kullanılırken, bunun açıklanması gerekirdi. Haberi yazan Tolga Tanış, savaşla ilgili şu bilgileri buldu:

‘Armageddon Savaşı, özellikle ABD’de yaşayan Yahudilerin ve Hıristiyan olan Evangelist’lerin sahip çıktıkları bir inanç. Buna göre Tevrat’ta şifreli olarak bahsedildiğine inanılan bu savaş, 2000’li yıllarda İsrail’de Kudüs’e yakın Megiddo Tepesi’nde yaşanacak. Yahudilerle bölgedeki Araplar arasındaki çatışma, 3. Dünya Savaşı’na neden olacak ve Hz. İsa gökten inerek Deccal’ı öldürecek.’


Amerikan seçimleri

BEN 53 yaşındayım, gazetenizi yıllardır okuyorum. 4 Kasım tarihli gazetenizde birinci sayfanın tümünü Bush’un kazanmasına ayırmışsınız. Biz ABD’nin eyaleti miyiz? Başka konu mu yok? Bunu size yakıştıramadım. Ayrıca gazetenizde bazı değişiklikler de görüyorum. Tabii ki ölüler fikir değiştirmez, insanlar fikir değiştirir; ama ben milliyetçi-vatansever bir anneyim, cahil de değilim, yurtdışında 10 yıldır yaşadım. AB konusunda bu kadar angaje olmayın.

Ayşe SAVAŞMAN

TEMSİLCİNİN NOTU: ABD seçimi, dünyanın önümüzdeki 4 yıl boyunca siyasi kaderini etkileyeceği için Türkiye açısından çok önemli. Bu yüzden seçim haberleri sadece Hürriyet’te değil, Türkiye’nin diğer önemli gazetelerinde de çok geniş yer aldı. Hem Avrupa’da hem dünyada, bu konuyu büyük işlemeyen gazete de yok gibiydi.


Azak nehir değil denizdir

BEN bir denizciyim. 25 Ekim tarihli gazetenizde yayınlanan ‘Pasaportu İki Günde Aldı’ başlıklı Haluk Kırcı haberinde, ‘Ukrayna’nın Azak Nehri kıyısındaki turistik Nikolayev kasabası’ denilmiş.

Azak Nehri, ‘Azak Denizi’ olacaktır. Öyle bir nehir yoktur. Azak Denizi ise Karadeniz’in kuzeyinde yer alır ve doğusu Rusya toprakları olan Kerch Boğazı’ndan geçilerek ulaşılır. Yüzölçümü bazı ansiklopedilere göre 42 bin, bazılarına göre 38 bin kilometrekaredir. En derin yeri 14 metreyi geçmez.

Nikolayev ise Dinyeper-Ingul ve Bug nehirlerinin de döküldüğü bir haliçte yer alır. Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki Odessa’dan sonra en büyük kentidir. Önemli bir endüstri ve liman kentidir. Nüfusunun bugünlerde 600-700 bini geçmiş olması gerekir. (1991’de 571 bin.)

A.Oktay AKÇAY / Başmakinist

‘Olduğu halde’

25 Ekim tarihli gazetenizde yer alan Dilek Sabancı’nın katıldığı Özel Olimpiyatlar Avrupa Şampiyonası’nın haberinde kullandığınız bir kelime bana inanılmaz itici ve çirkin geldi. Aynen aktarıyorum ‘...Dilek Sabancı yanında sevgilisi Çağan Erdil OLDUĞU HALDE Başbakan Erdoğan’ı apronda karşıladı....’

Kullanmış olduğunuz ‘olduğu halde’ tabirini ne maksatla yazmış olduğunuzu açıkçası kavrayamadım. Yani ünlü bir işadamının kızı, sevgilisiyle birlikte objektifler karşısına geçemez mi. Ben Dilek Hanım’ı sevgilisiyle gördüğümde inanılmaz sevindim. Bunu yanlış bir şeymiş gibi göstermenizi Hürriyet’e yakıştıramadım.

E. Elçin DURU

Sağlık KDV’si

GAZETENİZDE çıkan hastanelerdeki KDV vurgunuyla ilgili haberlerden sonra Emekli Sandığı ve SSK, faturalarındaki KDV’yi düşürdüler. Bu sebeple devletin trilyonları bulan vergi kaybı önlenmiştir. Ayrıca hastadan haksız yere alınan KDV alınmadığı takdirde sağlık hizmetleri yüzde 18 oranında ucuzlayabilecektir. Bu çok önemli bir husustur. Sağlık her insan için gerekli olan yaşamsal bir konudur ve girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda sağlıkta KDV çok düşüktür. Yüzde 1 veya 7 gibi.

Bütün halkı ilgilendiren sağlık gibi bir konuda yapılan haksızlığı gündeme getirmenizden dolayı Hürriyet Gazetesi’ne ve yazarınız Prof. Şükrü Kızılot’a teşekkür ediyoruz.

Serdar BAHADIR

Gazete boyası

SON zamanlarda Hürriyet Gazetesi’ni okuduktan sonra elinizi açıp hiç baktınız mı? Çok kötü. Gazeteyi okuduktan sonra elinizi siyah bir tabaka kaplıyor. Basıldıktan sonra iyi kurutulmuyor galiba. Lütfen bir çözüm getirin buna. Teşekkürler.

Eyüp KORKMAZ

eyupkorkmaz@hotmail.com


OKURLARDAN KISA KISA

HALİL KARACA Gazetenizde ‘İftar Topu Atıldı’ başlıklı bir haber yer aldı. Giessen kentine bağlı Laubach kasabasında, camide görevli bir beyin girişimiyle 10 km. uzaktan duyulacak şekilde top atılarak iftar açılmasını bir gelenek gibi lanse eden haberi üzülerek okudum. Bu uygulamayı başarıyla ifa edenler, acaba sahur davulu geleneğini de düşünüyorlar mı?

İSA DEMİR Okuma alışkanlığını temel olarak yerleştirmenin, sizler için ileriye dönük sağlam bir yatırım olacağına inanıyorum. Hürriyet’ten genç insanlar, öğretici, araştırmacılık merakını yaymak amaçlı bir ek yapılabilir mi veya bu tarz bir şeyler olabilir mi?

AHMET DUYAR 31 Ekim tarihli gazetenizdeki ‘Camcı Bulunamadı’ başlıklı manşet haberiniz, gerçekten Hürriyet’e hiç yakışmamış.

BELMA KARADOĞAN Efendim, ben 30 yaşındayım ve kendimi bildim bileli Hürriyet okuyorum. Hangi gazeteyi okursam okuyayım eninde sonunda bir de Hürriyet okumam gerekiyor. Kendimi gazete okumuş hissetmem için. İyi ki varsınız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!