Nişanlıyken kaçırdı beni

Güncelleme Tarihi:

Nişanlıyken kaçırdı beni
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2020 07:00

Eşini nişanlılık döneminde kaçıran bir milletvekilinin evine konuk olacağız bugün. “Gezmeye gidiyoruz” diyerek arabaya bindirdiği nişanlısını kardeşinin evine götüren, bir odaya sevdiği kadını, diğerine de kendisini kilitleyen kim dersiniz? İYİ Parti Sakarya Milletvekili ve Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır’dan başkası değil.

Haberin Devamı

Aile Meclisi bu hafta Ümit ve Nigar Dikbayır çiftinin Sakarya Hendek’teki evine misafir oldu. Şirin bir bahçede, çam ağaçlarının gölgesinde Nigar Dikbayır’ın fincan koleksiyonundan en nadide parçalarla sunduğu Türk kahvelerimizi yudumlayarak başlıyoruz sohbete:

Sizi tanıyalım biraz. Kimdir Nigar Dikbayır?
Nigar Dikbayır: 1977, İzmit doğumluyum. Babaannem Hendekli. Eşimle 1996 yılında akrabalarımız aracılığıyla tanıştık. 4 Ağustos 1996’da da evlendik. 1997 yılında ilk kızımız Neşe, 2000’de de Beste dünyaya geldi.

Eşinizle nasıl tanıştınız?

Ümit, ablamın nişanlısının arkadaşıydı. Onlar vesile oldu. Beni ilk gördüğünde heyecandan elini kolunu çarptı bir yerlere. Birkaç kez buluştuk, ablamlarla birlikte gezdik derken Ümit benimle evlenmek istediğini söyledi. Ailelerin rızası var, gelip istediler beni, nişanlandık. Ablamın nişanlı olduğu için ben ondan sonra evlenirim düşüncesiyle düğün planlarımızı bir iki sene sonrası için yapıyoruz. Bir gün geldi İzmit’e, ‘gezelim döneriz’ dedi.

Atladık arabaya, doğruca İstanbul’a. Kardeşinin evine çıktık, kapıyı kilitledi üzerime. Başta ne olduğunu anlayamadım, boş boş etrafa bakıyorum. Yan odaya da kendisini kilitledi. Bir ses: ‘Ben seni kaçırdım.’ Başladım kahkahalarla gülmeye, şaka yaptığını düşünüyorum. Beni kilitlediği odada kardeşleri de var. Biri fasulye ayıklıyor, diğeri ağlıyor. O an ciddi olduğunu anladım. Bu defa da ben başladım ağlamaya. Akşam saatlerinde çıktı odadan, bizim kapının kilidini de açtı. Ertesi gün Adalar’a gittik, gezdik. Gençlikten sanırım. İki günün ardından beni Hendek’e getirdi. Eve bir girdim, gelinlik hariç her şey hazırlanmış. 15 gün sonra da düğünümüz oldu zaten.

Haberin Devamı

ANNEM VE BABAM DÜĞÜNE GELMEDİ
Ailenizin tepkisi ne oldu?
Evet, nişanlıyken kaçırdı Ümit beni. Üstelik ailemin rızası olduğu halde. Onun için tek sorun, evlilik için yıllarca beklemekti. Ablamdan önce evlenmek istediğimizi söylesek bir şey diyen de olmazdı aslında ama aileme ısrar etmediler. Israr edilseydi kaçırma olayı da olmazdı, ön verirlerdi zaten. Annem ve babam hariç herkes düğüne geldi. Annem rahatsızdı ameliyat olmuştu. Düğünden birkaç ay sonra gittik, babam kovdu bizi, eve giremedik.

Haberin Devamı

BUGÜNKÜ AKLIM OLSA YAPAR MIYDIM?
Ümit Dikbayır: Görüştük, istemeye gittik, aldık da kızı. Nigar’ın ablası nişanlı, nişanlısı da askerde. Ben düğün yapmak istiyorum bir an önce. Nişanlısı askerden gelecek, iş bulacak, düğün yapacak ohoo. Gezelim dedim aldım arabaya, kendini sonra otobanda buldu. Kaçırdım işte. Hemen bizimkileri aradım. Babamlar, halamlar Nigar’ın evine gitti. Bizimkiler yola çıkar çıkmaz, Nigar’ın ailesini de aradım; ‘Ben sizin kızı kaçırdım’ dedim. Şimdiki aklım olsa yapar mıydım? Yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım ama erken evlenmek için ikna etmeye çalışırdım. Bir kez olsun ablasından önce evlenmek istediğimi söylemedim. Düğünden sonra gittik, babası kovdu bizi. Sonra orta yolu bulduk bir şekilde. Ablasının düğününe biz kucağımızda Neşe’yle gittik. 1.5 sene sonraydı. Kaynanam çok iyi bir kadındır. Alınırsam, kırılırsam diye konuyu bile açmaz. Dünya iyisi bir kadındır.

Haberin Devamı

BİR YIL SONRA ‘SİZ EVLİ DEĞİLSİNİZ’...

Neler yaşanmış böyle... Unutamadığınız bir anınız var mı diye sormama gerek kalmadı sanırım.

Ümit Dikbayır: Gerek kalmaz olur mu? Nikâhımız evde oldu. Önceden köy muhtarları nikâh kıyardı. Muhammet muhtar vardı tanıdığımız, nikâh için onu çağırdık eve. Geldi, nikâhı yaptı, zorlu evlilik muradımıza erdik. Neşe doğdu, nüfus cüzdanı çıkarmaya gittim. Nüfustaki memur, ‘Siz evli değilsiniz’ demez mi. Muhammet abi bizim nikâhı yapmış ama eksik evrak vermiş. Onca uğraş, onca macera ama evli değilmişiz. Neyse ki halledildi, eksik evraklar tamamlandı da kızın nüfus cüzdanını çıkarabildik.

Nigar Dikbayır: Çeşme’de tatildeydik. Beste ve ben alışveriş için bir dükkâna girdik. Neşe ile Ümit dışarda bizi bekliyor. Sarmaş dolaş, öpüyorlar birbirlerini. Bir kadın satıcı başlamış Ümit ile Neşe’ye ters ters bakmaya. Kadın bizimkileri sevgili zannetmiş. Biz Beste ile mağazadan çıkınca durum anlaşıldı tabii. Ümit gidip kadına, ‘Teyze sen bizi sevgili mi sandın’ dedi. Hepimiz gülmeye başladık. Dualarla uğurladı bizi.

Nişanlıyken kaçırdı beni


Haberin Devamı

KIZLARI ÇOK KISKANIYOR
Eşinizi biraz sizden dinleyelim.
Nigar Dikbayır: Ümit iyidir, çok iyi bir eş ve babadır. Tüm canlılara karşı çok merhametlidir. Araştırmayı sever, vicdanlıdır. Köylerde gezdiğimde duydum yardımlarını. Gurur duydum, öyle tanınıyormuş. Bazen kızdırıyor beni. Mesaj atıyorum, cevap vermiyor. Oraya bir göz, bir nokta koysa yeterli ama yok yazmıyor. Arnavut olduğu için inatçıdır. Kızlarını çok kıskanır. Hatta aşırı kıskanır. Bir yere gittiğimizde başka yere bakamıyor, gözü hep kızların üzerinde. Beste İngiltere’ye gitmek istiyor dil eğitimi için, Ümit izin vermiyor. Neşe’yi devreye soktu Ümit ikna edildi. Yazın, küçük kızı İngiltere’ye gönderiyoruz. Beni de ilk etapta kıskandı. Giydiğime karışırdı. Çok kapının önünden dönüp üstümü değiştirmişliğim vardır.

Haberin Devamı

Ümit Dikbayır: Çok duygusaldır. Her şeye ağlar, dizi seyreder ağlar. Çocuklarla takılırız, ‘Ev yine rutubetlendi’ diye. Nigar çok akıllıdır. ‘Hayır’ dediğin bir şeyin üzerine gelmez. Sabırla istikrarlı şekilde bekler. Çocuklarımla hiç sorunum olmadı. İyi çocuklardır.

Neden göndermek istemediniz?
Ümit Dikbayır: Özlüyorum. Gidecek 4 ay gelmeyecek. Biz yanına gideriz ama ne bileyim işte. Göndermeyecektim, kurnaz, ablasını soktu araya, yazın gidecek.

BEN SEÇERİM O GİYER

Ümit Dikbayır’ın tüm giyim kuşam, aksesuvar seçimleri eşine aitmiş. “Ne verirse onu giyerim. Tek başıma kıyafet alışverişi yapmaya gitmem” diyor. Nigar Dikbayır da eşinin kıyafet seçimlerinde neye özen gösterdiğini anlatırken bir de hayalini paylaşıyor: “Tarzını değiştirdim Ümit’in biraz. Mavi çok yakışıyor o nedenle mavi-lacivert tercihlerim ağırlıkta. Vekillik olmasaydı ve ben Ankara-İstanbul bu kadar bölünmeseydim küçük bir butik açmak istiyordum. Uzun yıllar kilolu olduğum için kumaşı kendim alır, kendim çizip diktirirdim kıyafetlerimi. Belki ileride bir mağazam olur.”

FİNCAN TOPLAMA HASTALIĞI

Nigar Dikbayır Hendek’teki bir gününü şöyle anlatıyor: “Sabahları erken kalkıyorum. Köpeğimiz Barnie ile ilgileniyorum. Kahvaltı yapar hemen bir keyif kahvesi içerim. Arkadaşlarımla, komşularımla buluşuyorum. Ankara’ya, bazen İstanbul’a kızlarımın yanına gidiyorum. Evimle ve bahçeyle ilgilenmek bana huzur veriyor. Kısacası canım ne istiyorsa onu yapıyorum. Fincan hastalığım var. Gittiğim her yerden fincan toplarım. Aile büyüklerimizden kalanlar elbette en nadide parçalar.”

Nişanlıyken kaçırdı beni


ÇİĞKÖFTE USTASI

Evde işbölümü, market alışverişi derken konu mutfağa dolayısıyla da yemeklere geliyor. Ümit Dikbayır, sadece yemek yemek için girermiş mutfağa. “Dolabı açıp bakmaz bile ne var ne yok diye” sözleriyle anlatıyor Nigar Hanım Ümit Bey’in mutfakla olan bağını. Yemek seçmeyen Ümit Dikbayır, iki yumurtayla doyar, “Şunu isterim, bunu isterim” demezmiş hiç. Nigar Dikbayır eşinin babaannesinden Arnavutlara özgü börekleri öğrenmiş. “Hiç mi bir şey yapmaz” diye tekrar soruyorum, “Acayip çiğ köfte yapar. Parmaklarınızı yersiniz. Her şeyi hazırlarım, başlar yoğurmaya” yanıtının ardından çiğköfte isteğimizi iletiyorum, kırmıyor.

AİLEDEN BİR SİYASETÇİ DAHA ÇIKAR MI
Eş durumundan siyaset hayatınızda hep vardı sanırım
Nigar Dikbayır: Ümit çok hızlı bir ülkücüydü. Her gün olmasa da arada sırada eve olaylı gelirdi. Gitmesi gereken yerlere gidiyordu, asla ‘neden’ demezdim, sıkmazdım. Kızlarım zor çocuklar değillerdi. Mahalle, dostluk, yan komşum iki gün benim sesimi duymasa koşar gelir. Güvenli bir yerde sakinlik içinde büyüttüm çocuklarımı. Üç-dört yıldır ablayla (İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener) beraberler. Abla, benim halamın geliniyle teyze kızları. 24 Haziran’da tülbentle gezdim Hendek’in 70 köyünü de. Çiçekli gömleklerim, tülbentlerim...

Ümit Dikbayır: 89’dan beri MHP’deydim. Doğru bildiklerimin yanında olmaya çalıştım. Benim hiçbir yere adaylığım olmadı mesela. Ticaretle uğraşıyorum. 7 Haziran-1 Kasım arası, sonra bizim genel başkanlık süreci. Ben orada üst kurul delegesiydim. Bu iş bizi içine çekti. Hiç aklımın ucundan geçmiyordu. Genel başkanlık, referandum benim bazen iki hafta gelmediğim zamanlar oldu. Nigar’dan bir ‘of’ bile duymadım.

Aileden bir siyasetçi daha çıkar mı Ümit Bey?
Ümit Dikbayır: Yok canım, daha neler. Nigar da inandığı bir şeyi yaptı sadece. Vakit buldukça kapıları çalmaya devam ediyor. Seçim öncesi, partide yöneticilerimizin eşleri vardı ekip kurdular. 28 gün sahada kaldık ben Hendek’te sadece iki gün çalışabildim. Burada Nigar ben varmışım gibi çalıştı, köy köy dolaştılar. Hendek’te benden çok tanıyorlar Nigar’ı.

8 AYDA 35 KİLO VERDİM

Nigar Dikbayır, sekiz ayda tam 35 kilo vermiş. Sekiz ay önce heyet kararıyla mide baypas ameliyatı olmuş. 48 bedenden 36-38 bedene kadar düşen Nigar Dikbayır, “Pehlivan gibiydim. Kendimi çok iyi hissediyorum. Yüklerimden kurtuldum” diyor. Konsolun üzerinde bir fotoğrafa takılıyor gözüm. Başı da kapalı. “Fotoğraf çekeceğimiz zaman mı kapanacaksınız” diyorum, Nigar Dikbayır anlatıyor: “Ben hep açıktım. Ümit çarşıya, pazara inerken başımı kapatmamı istedi. Tatilde açığım, sosyal medyadaki fotoğraflarda açığım, bir bakıyorsunuz çarşıda kapalı. En sonunda açtım. Düğüne giderken kuaförde saç yaptırıyorum açık gidiyorum, çarşıya giderken kapatıyorum. Eski gelenekmiş, ayıp olmasın diyeymiş.”

Ümit Dikbayır giriyor söze: “Hem kıskançlık hem de bizim buralarda gelenek vardır, ‘Gelin olduğu belli olsun’ derler. Nigar’ın da gelin olduğu belli olmalıydı.”

BESLENMESİ DE ÇOK DEĞİŞMİŞ

Nigar Dikbayır’ın kilo verme sürecinde ameliyatın etkisi büyük elbette ama beslenme düzeninde de ciddi değişiklikler yapmış. Bir günlük sağlıklı beslenme önerisini almamak olmazdı:

SABAH: Haşlanmış yumurta, domates ve bir parça peynir, bir dilim çavdar ekmeğiyle.

ÖĞLEN: Çorba, sebze haşlama, çok az yağla kavrulmuş ıspanak.

İKİNDİ: Kupada sütlü çorba.

AKŞAM: Sebze, ızgara et, tavuk ya da balık.

DEPREMDE HAMİLEYDİM
17 Ağustos 1999 depreminde neler yaşadınız?
Nigar Dikbayır: Dört aylık hamileydim, Beste’ye. Neşe iki buçuk yaşında daha bebek. O korkunç geceyi hatırlamak istemiyorum ama inanılmaz zor günler geçirdik. Karnım burnumda, kucağımda küçücük çocuk sokaklarda, barakalarda, çadırlarda kaldık. Rahmetli olan arkadaşlarımız, akrabalarımız oldu. Bize gelen yardımları Adapazarı’na gönderiyorduk, Hendek orası kadar etkilenmemişti ama benim psikolojim altüst oldu. Hamile halimle 15-20 gün kadar dayanabildim sokaklarda kalmaya, daha sonra eve geçtim.

KARDEŞİMİ ENKAZDAN ALDIK
Ümit Dikbayır: Kardeşimi enkazdan aldık. O nedenle depremi yaşamış acısını en içinde hisseden biri olarak çok söylüyorum, çok dile getiriyorum. Sakarya’da 10 binin üzerinde hasarlı bina var. Ciddi bir çalışma olmadı. Onların hepsinin yarın yıkılması lazım.
Burası benim doğup büyüdüğüm mahalle. Karşıdaki evde doğdum. 2007 yılında burayı satın alıp ev yaptım. Çocukluğumu bilen insanların içinde, kendi çocuklarımızı büyüttük. Nigar da 23 yıldır burada olduğu için köklü dostluklar, arkadaşlıklar edindi. Kız kardeşimin biri Adapazarı’nda, oraya gider sık sık.

PRAG TATİLİ UNUTULMAZDI

Dikbayır Ailesi’nin birlikte yapmaktan keyif aldıkları aktivitelerin başında gezmek geliyor. Balayına gidilen Fethiye, Neşe ve Beste’nin gönlündeki taht Çeşme, ailenin en sevdiği cennet köşelerden. Dört kişilik çekirdek aile en son 20 gün önce Prag tatiline gitmiş. Nigar Dikbayır “Dört günde şahane anılar biriktirdik, muhteşem fotoğraflarımız var. Prag tatili unutulmazlar arasında yerini aldı” diyor.

BAKMADAN GEÇME!