New York’taki Özgürlük Heykeli’nin parasını Sultan Abdüláziz ödemiÅŸti

Güncelleme Tarihi:

New York’taki Özgürlük Heykeli’nin parasını Sultan Abdüláziz ödemişti
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 27, 2004 00:00

ABD BaÅŸkanı George W. Bush’un geliÅŸi, bana New York’un sembolü sayılan ‘Özgürlük Heykeli’nin pek bilinmeyen macerasını hatırlattı. Heykel, 19. yüzyılın ortalarında Türk toprağı olan Mısır’a dikilmesi maksadıyla Fransızlar tarafından hazırlanmış ama sonradan yaÅŸanan bazı ÅŸanssızlıklar yüzünden Mısır yerine Amerika yolunu tutmuÅŸtu. Ä°ÅŸin daha da garip tarafı, heykelin masraflarının büyük kısmının, zamanın hükümdarı Sultan Abdüláziz tarafından bizzat ödenmiÅŸ olmasıydı.‘NEW York’ dendiÄŸi zaman, çoÄŸumuzun hatırına ilk önce Manhattan’daki gökdelenler ve ÅŸehrin hemen önündeki adada yükselen, kaidesiyle beraber tam 93 metrelik ‘Özgürlük Heykeli’ gelir.1880’li senelerde Fransa’da yapılan Özgürlük Heykeli’nin masraflarının büyük kısmının bizden çıktığını, projesinin New York’a deÄŸil, o yıllarda Türk toprağı olan Mısır’a dikilmek üzere hazırlandığını ve son anda yaÅŸanan bir talihsizlik neticesinde Amerika’ya gittiÄŸini bilir misiniz?Ä°ÅŸte, kaçırılan bu fırsatın kısa öyküsü:19. asırda Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun toprağı olan Mısır, yüzyılın ilk yıllarından itibaren Kavalalı Mehmed Ali PaÅŸa’nın soyundan gelen ‘Hıdiv’ unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu ve içiÅŸlerinde bağımsız hale gelmiÅŸti. Mısır valileri, sadece yabancı memleketlerle imzaladıkları anlaÅŸmalarla mali protokolleri padiÅŸaha tasdik ettirmekle yükümlüydüler ve Ä°stanbul, bu gibi talepleri genellikle her zaman yerine getiriyordu.Mısır Valisi Said PaÅŸa’nın Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps’e 1854’te hazırlattığı ve Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine baÄŸlayacak olan SüveyÅŸ Kanalı projesi de onaylaması için Osmanlı hükümdarına sunulmuÅŸtu. Projenin arkasında Fransa vardı ama Ä°ngiltere, Akdeniz’deki ve Hindistan’daki hákimiyetini sona erdirebilecek olan böyle bir hazırlığa karşı çıkıyor ve zamanın hükümdarı Sultan Abdüláziz’i, projeyi reddetmesi için devamlı bir baskı altında tutuyordu.Said PaÅŸa, Ä°stanbul’un tasdikini beklemedi ve 1854’ün 30 Kasım’ında Fransız mühendise projenin hayata geçirilmesi için gerekli ÅŸirketin kurulması iznini verdi. Fransız sermayesiyle kurulan ÅŸirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca Ä°ngiltere, Sultan Abdüláziz’e daha da fazla baskı yapmaya baÅŸladı ve hükümdar, Mısır PaÅŸası’nın projesini 12 yıl boyunca onaylamadı.Mısır tarafı ise, Ä°stanbul’un tasdiki gelmeden iÅŸe baÅŸladı ama Said PaÅŸa 1863’te birdenbire ölüverdi. Yerine geçen Ä°smail PaÅŸa ise Fransız deÄŸil, Ä°ngiliz taraftarıydı, bu yüzden iktidarının ilk yıllarında projeye gereken önemi vermedi ama daha sonraki senelerde Kanal’ın Mısır’a nasıl bir hayati deÄŸiÅŸiklik getireceÄŸini farkedince iÅŸe o da dört elle sarıldı. Kazılar neredeyse tamamlanmak üzereyken Fransız hükümeti, Sultan Abdüláziz’e Ä°ngilizler’den daha fazla baskı yapmaya baÅŸladı. Sultan Abdüláziz, 1866’nın 19 Mart’ında yayınladığı fermanla Kanal’a izin verirken Kanal Åžirketi ile Said ve Ä°smail PaÅŸalar arasında varılan anlaÅŸmaları onayladı, üstelik Mısır’ın kanal inÅŸaatı için yaptığı dış borçları de devlet garantisi altına aldı ve kendisi de Kanal Åžirketi’nin hisselerine oldukça yüksek bir mebláğ yatırdı. ASYA’NIN IÅžIÄžI OLACAKTISaid PaÅŸa ile kanalın mühendisi olan Ferdinand de Lesseps arasında 1854’te varılan anlaÅŸmanın çok ilginç bir maddesi vardı: Kanal’ın Akdeniz’e açıldığı yere dev bir heykel dikilecekti. Heykel, firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın ÅŸeklinde olacak ve elinde ‘Asya’nın ışığının Mısır’dan geldiÄŸini’ sembolize eden bir meÅŸale tutacaktı. Sultan Abdülaziz’in ödediÄŸi paralar arasında yapılacak olan heykelin masraflarının bir bölümü de vardı.PaÅŸa ve mühendis, eseri Fransa’nın tanınmış heykeltraÅŸlarından olan Frederic Auguste Bartholdi’ye sipariÅŸ ettiler, hatta bir hayli avans da ödendi ve Bartholdi iÅŸe baÅŸladı. DikileceÄŸi yerde monte edilecek ÅŸekilde parçalar halinde hazırlanan heykel birkaç sene sonra tamamlanmış, kanalın Akdeniz’e açıldığı yerde birkaç hafta içerisinde yerleÅŸtirilebilecek hale getirilmiÅŸ ve Marsilya’dan bir gemi ile Mısır’a nakledilmesinin hazırlıklarına bile giriÅŸilmiÅŸti.Ama, Said PaÅŸa’dan sonra Mısır’ın başına geçen Ä°smail PaÅŸa, Müslüman bir memlekette böylesine büyük bir heykelin dikilmesinin halk arasında hoÅŸnutsuzluk yaratacağını düşündü ve mühendis Ferdinand de Lesseps’e, heykelin Mısır’a getirilmemesi talimatını verdi. Mühendis’in PaÅŸa’yı ikna çabaları neticesiz kaldı. SüveyÅŸ Kanalı 1869 Kasım’ında dünyanın dört bir tarafından gelen davetlilerin katıldığı büyük ama ‘heykelsiz’ törenlerle açıldı. Bartholdi’nin eseri ise, Mısır’da bu yaÅŸananlardan sonra Paris’te bir depoya kondu ve tozlanmaya terkedildi.O yıllarda dünyanın bir baÅŸka tarafında, Fransa ile Amerika BirleÅŸik Devletleri arasında büyük bir muhabbet yaÅŸanıyor ve taraflar birbirlerine jest üstüne jest yapıyorlardı.HEYKEL, AMERÄ°KA YOLUNDAParis’te kurulan Fransız-Amerikan dostluk grubunun lideri olan Edouard Rene Lefebvre de Laboulaye, Fransız Hükümeti’ni Amerikalılar’ın Fransa’nın dostluÄŸunu daima hatırlamaları için bir hediye gönderilmesi konusunda ikna etti ve hediyenin devásá bir heykel olması kararlaÅŸtırıldı. Heykel bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutacak, diÄŸer elinde de ‘dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü’ olan bir meÅŸale taşıyacaktı.SipariÅŸ gene aynı heykeltraÅŸa, Frederic Auguste Bartholdi’ye verildi. Bartholdi’nin eseri zaten hazırdı, senelerden beri bir depoda beklemedeydi ve tek eksiÄŸi üst kısmında, yani elleriyle kollarında ve yüzünde bazı deÄŸiÅŸiklikler yapılmasıydı.Amerikalılar heykelin New York’un hemen giriÅŸinde bulunan ufak adalardan birine yerleÅŸtirilmesine karar verdiler. Bartholdi, kaidenin yerini görmek için New York’a gitti ve Paris’e dönüşünde yeniden iÅŸe baÅŸladı. Bakır ve çelikten yaptığı heykelin mühendisliÄŸi ilgilendiren taraflarını Paris’e kendi adıyla anılan bir kule dikmiÅŸ olan Gustave Eiffel ile beraberce çalışarak tamamladı ve 1884 Haziran’ın ilk günlerinde eserini Fransız hükümetine teslim etti. Bartholdi heykelin yüzünü tamamen deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve metale annesi Charlotte’in siluetini iÅŸlemiÅŸti. Birbirine monte edilecek ÅŸekilde yapılmış 350 parçadan oluÅŸan heykel ‘İsere’ adındaki bir Fransız gemisine yüklendi ve 4 Kasım 1885 günü New York’a ulaÅŸtı.New York’ta, bu arada heykelin kaidesinin yapımı için bir bağış kampanyası baÅŸlamış, ilk bağışı Macar göçmeni olan, New York’ta ‘World’ adında bir gazete çıkartan Joseph Pulitzer yapmış ve kaide için 100 bin dolar vermiÅŸti. Macar göçmeni gazeteci, daha sonra gazetecilikte dünyanın en büyük ödülü sayılan ‘Pulitzer’in de isim babası olacaktı.Kaidenin inÅŸasından sonra sıra heykelin dikilmesine ve resmi açılışa geldi. Bartholdi, New York’a yanına bu defa SüveyÅŸ Kanalı’nın mühendisi ve heykelin fikir babası olan Ferdinand de Lesseps’i de alarak gitti ve 1886’nın 25 Ekim’inde yapılan törende eserinin açılışını bizzat yaptı.Siz bu yazdıklarımı okuduÄŸunuz sırada, ABD BaÅŸkanı George W. Bush Ä°stanbul’da olacak. ‘Özgürlükler Ãœlkesi’nin baÅŸkanının geliÅŸi bana ‘Özgürlük Heykeli’nin pek bilinmeyen bu macerasını hatırlattı, heykelin öyküsünü Mahmut Esat Ozan’ın yaptığı ve Åžeyma Arsel’in bana gönderdiÄŸi bir çalışmadan özetledim.Semt tarihi, Sinan Genim’in yazdığı gibi böyle yazılırÅžEHÄ°R tarihçiliÄŸi alanındaki en büyük eksiklerimizden biri, semtlerin geçmiÅŸi hakkında yeterli çalışmaların yapılmamış olmasıdır.Türkiye’nin önde gelen ‘zevkli’ mimarlarından olan ve mimarlığının yanısıra mimari tarihi konusunda da eserler veren Dr. Sinan Genim’in geçtiÄŸimiz günlerde tamamladığı bir kitap projesi, bu konuda gelecekte yapılacak olan çalışmalara öncülük edecek. ‘GeçmiÅŸten Günümüze BeyoÄŸlu’ isimli iki ciltlik büyük boy eserde BeyoÄŸlu’nun geçmiÅŸi bahçelerinden hamamlarına, türbelerinden kütüphanelerine, kışlalarından edebiyatına ve mezarlıklarından binalarına kadar hemen her alanda ele alınıyor.Taç Vakfı Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Dr. Sinan Genim’in Koç Holding’in sponsorluÄŸunda Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nin desteÄŸiyle hazırladığı iki ciltlik bu büyük eserde yeralan makaleler, alanlarında uzman olan önemli isimlerin imzalarını taşıyor. Meselá, Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un ‘Bahçeler’, Cahit Kayra’nın ‘YokuÅŸlar, Merdivenler ve Ä°nsanlar’, Dr. Sinan Genim’in ‘BeyoÄŸlu’nun YerleÅŸim Tarihi’ gibi araÅŸtırmalarıyla beraber Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Kadir TopbaÅŸ da ‘Dr. Kadir Topbaş’ olarak semtin çokkültürlü kent hayatının geçmiÅŸini anlatıyorlar.Kitabın elime geçmesinden sonra tebrik etmek için aradığım Sinan Genim, BeyoÄŸlu kitabını Ä°stanbul’un bütün semtleri hakkında yapılacak diÄŸer çalışmaların takip edeceÄŸini söyledi. Sonra, eserin basım aÅŸamasında karşılaÅŸtığı bir zorluÄŸun üstesinden nasıl geldiklerini, böyle ilmi kitapların hemen ilk sayfalarına cumhurbaÅŸkanının, baÅŸbakanın ve ÅŸehrin idari kadrosunun fotoÄŸraflarının konulması gibisinden garip bir ádeti uygulamamak için ne ÅŸekilde uÄŸraÅŸtığını anlattı.Yaptığı zevkli eserlerin ve şık restorasyonların yanına böyle bir eser de iláve ettiÄŸi için Dr. Sinan Genim’i ve eserin sponsorlarını tebrik ediyorum.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!