Nazım ülkesine dönmek istiyor

Güncelleme Tarihi:

Nazım ülkesine dönmek istiyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 1999 00:00

Haberin Devamı

Rusya Türk İşadamları Birliği, Nazım Hikmet'in 100. doğum yıldönümünden önce ülkesine dönebilmesi için bir kampanya başlattı.

3 Haziran 1963'de yitirdiğimiz ünlü şair, 36 yıldan beri Anadolu'daki mezarını özlüyor. Nazım'ın hayatında önemli yer tutan Moskova'da yaşayan işadamları, onun bu özlemine duyarsız kalamıyor ve Rusya Türk İşadamları Birliği, büyük şairin 100. doğum yıldönümünden önce vasiyetini yerine getirmek için bir kampanya başlattı.

1953 yılının 27 Nisan'ında Barviha Senatoryumu'ndan böyle vasiyet ediyor sevenlerine Nazım Hikmet. Bu yıl da Nazım Hikmet, ölüm yıldönümünde, tam 36 yıl boyunca olduğu gibi Moskova'daki mezarı başında anıldı. Şiirlerinden bestelediği şarkılarıyla, sevenleri arasında bir köprü oluşturan Zülfü Livaneli ve Türk dostları, sevenleri doldurmuştu Moskova'daki ünlü Novodeviç Mezarlığı'nı. Şiirleri okundu, anıları anlatıldı. Nazım'ı anavatanına getirmek için Rusya Türk İşadamları Birliği tarafından başlatılan kampanya, daha coşkulu bir anmanın müjdesini veriyordu. Gelecek yıl belki de ölüm yıldönümü, onun da çok istediği gibi anavatanında yapılabilirdi. Bu da doğumunun 100. yıldönümü olan 2002'de kutlanacak ‘‘Uluslararası Nazım Hikmet Yılı’’ için bir ön hazırlık olabilirdi.

ÖNCE VATANDAŞLIK

RTİB Başkanı Ali İhsan Akıskalıoğlu, ‘‘Moskova'da diktiğimiz binaların, açtığımız mağazaların, giydirdiğimiz insanların yanında, onların manevi dünyalarıyla, yani kültürleriyle de köprüler kurmalıyız. Bu köprüleri kurmada Nazım Hikmet'ten daha uygun bir kaynak bulunabilir mi?’’ diyor. Nazım'ı vatanına kavuşturmak için kolları sıvayan işadamları da ‘‘Ülkemiz Nazım Hikmet'in vatandaşlığı ile gurur duyacaktır’’ derken, seslerinde ona haksızlık edenlere sitem seziliyor.

Bu işadamları, belki de orada yaşadıklarından olsa gerek, büyük yazın ustamız Nazım Hikmet'e çok daha duyarlı yaklaşıyorlar. Mezarı başındaki törenden sonra, akşam da bir ‘‘Nazım Hikmet Gecesi’’ düzenlediler onun için... Üstelik de yıllar önce kendi sesinden şiirler okuduğu, 36 yıl önce de uğurlama töreninin yapıldığı Yazarlar Birliği Salonu'nda... Tüm sevenleri oradaydı. Kültür Bakanı İstemihan Talay ile çok sevdiği Vera'sı da gönderdikleri mesajlarla... Konuşmalar yapıldı, anılar anlatıldı, şiirler okundu, eserlerinden uyarlanan bale gösterisi yapıldı... Programın sonunda da Zülfü Livaneli şarkılarıyla seslendi sevenlerine...

2002 YILI NAZIM YILI

Nazım Hikmet Vakfı Genel Sekreteri Kıymet Çoşkun'un da dile getirdiği gibi ‘‘Aydınlar Nazım Hikmet'e borçlarını ödeme uğraşı veriyor’’ ve ünlü şairimizin vatandaşlıktan çıkarılma kararının iptal edilmesi, mezarının Türkiye'ye getirilmesi çalışıyor.

Bu arada Nazım Hikmet Vakfı, 2002 yılının ‘‘Uluslararası Nazım Hikmet Yılı’’ olarak kutlanması için yoğun bir uğraş içinde... İlk başvurularını 1992 yılında yapmışlar ve prensipte bu istek kabul edilmiş. 15 Ocak 2000'de ikinci başvuru yapılacak. Vakıf, şimdiden çalışmalara başlamış bile... Önce bir hazırlık kurulu oluşturulmuş. Nazım Hikmet'in 100'üncü doğum yıldönümünün 2002 yılında tüm dünyada büyük bir çoşkuyla kutlanması için projeler hazırlanıyor. Nazım Hikmet'in çok yönlülüğü dikkate alınarak, sergiler, sempozyumlar, paneller düzenlenecek, tiyatro ve bale gösterileri yapılacak, CD ve CD romlar hazırlanacak, ‘‘Nazım Hikmet Yolları’’ adıyla geziler düzenlenecek...

Her şeyden de önemlisi onu sevenlerine daha iyi tanıtmak, anlatmak için bir belgesel hazırlanacak. Bunun için de daha şimdiden dünyanın çeşitli ülkelerindeki sivil toplum örgütleri, kültür sanat kuruluşlarıyla ilişkiye girildi ve ön hazırlıklara başlandı.

Arkadaşlarının hasreti

Şairle aynı dönemde yurtdışına çıkan Bilal Şen, ‘‘Bana 'Bilal biz hata ettik dışarı çıkmakla' derdi Nazım’’ diyerek anlatmaya başlıyor.

1950 yılının Eylül ayında İstanbul'da tanımış Nazım Hikmet'i Bilal Şen. 1944 yılında Bulgaristan'dan Türkiye'ye öğrenci olarak gelmiş. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde okumaya başlamış. Görüşlerinden dolayı o da defalarca tutuklanmış. 1954 yılında aynı Nazım gibi, Bakanlar Kurulu Kararı'yla, 1945 yılında aldığı yurttaşlık hakkını kaybetmiş. 1957'de de sınırdışı edilmiş. O da Sofya'nın yolunu tutmuş...

Yıllarca ‘‘Bizim Radyo’’da birlikte çalışmış... ‘‘Nazım Moskova'da yaşardı ama arada bir iki haftalığına Sofya'ya gelip, giderdi. Radyoya en önce o gelir ve yazısını yazardı’’ diyor işine olan bağlılığını anlatırken Bilal Bey. Hiç unutamadığı anılarından biri de Nazım Hikmet'in Celal Bayar'ın hapishaneden çıkması için taraftarlarının açtığı kampanyaya katılmak istemesiydi. Ancak bu teklifi öbürleri tarafından kabul edilmemişti.

Bilal Bey, Nazım Hikmet'in yurdunu çok sevdiğini, yurt dışındaki soydaşlarının haklarına en çok sahip çıkan kişi olduğunu da belirtiyor. Bu durumun TKP'de çok hoş karşılanmadığını vurguladı. ‘‘1962'de Moskova'daki evine gittim. Nazım bana çok güzel bir pilav pişirdi. Vera da oradaydı. Ama yemeği Nazım hazırladı. Nazım, söylenildiği gibi lüks içinde yaşamıyordu, tersine dışarıdaki yaşamı hiç de kolay değildi. Para sıkıntısı çekiyordu. Ayrıca çok da mutsuzdu. Vatan hasreti içinde kıvranıyordu. ‘‘Biz hata ettik dışarı çıkmakla,’’ diyordu. Ama fazlasını söyleyemiyordu. Çünkü eğer daha fazla konuşursa, o zaman orada da yaşatmazlardı. Bir taraftan da dost bildiği insanların attığı çamurlarla uğraşıyordu. O dünyayı kendine mezar etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!