Mother Theresa'nın promosyonu

Güncelleme Tarihi:

Mother Theresanın promosyonu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 1997 00:00

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Bazı insanların uzun yaşaması hiç de hoş olmuyor. Gereksiz yere fazladan yaşayanlara arada bir baktığımda ‘‘Keşke 20 yıl önce ölmüş olsalardı çok daha iyi olurdu'' diye düşünürüm hep. Bu yazı fuzuli yaşayanlardan bir tanesi üzerinedir.

Kendisini doğrudan ilgilendirmeyen konularda sürekli yorum yapmak, kendi dışındaki olaylara durmadan yüksek sesle kızmak, üç insanlık durumunun göstergesidir.

Tanımladığım şekilde davranan insanlar ya 1- Bunamış 2- Ya psikopat ya da 3- Köşe yazarıdırlar.

Kim hangi kategoriye girer bilemem ama, bildiğim bir şey varsa benim kesinlikle ikinci kategoride olduğumdur.

Nüfusumuzun büyük çoğunluğu da ikinci kategoridedir.

Aslında bir ara köşe yazarlarının da sayısı o kadar arttı ki, nüfus içindeki çoğunluğu az daha üçüncü kategori ele geçirecekti. Neyse ki köşe yazarı sayısındaki artış durdu.

Bir de çoktan emeklilikleri gelmiş ve birinci kategoriye kendileri farkında olmadan doğal geçiş yapmış olanlar yazmamaya ikna edilebilirlerse, o zaman köşe yazarı sayısında azalma bile olabilir.

* * *

Evet nüfusumuzun ikinci kategoride olduğunun en büyük kanıtı, gece televizyon haber saatlerinde net olarak ortaya çıkmaktadır.

Saat 19.00 ile 22.00 arasında Türkiye Cumhuriyeti ufukları bir küçük ekrana bakarak ana avrat dümdüz giden insanların sesleriyle inlemektedir.

Bu insanlara ben de tabii ki dahilim ve hatta en yüksek sesle küfrettiğim bile söylenebilir.

Örneğin, insanlar ekrana çıkıp da ‘‘Devlet trafik kazalarını önlesin'' gibi görünürde masum, ancak son derece aptalca olduğu da sonra anlaşılabilen bir şey söyleseler bile ben çıldırmaya başlarım.

Ne yapsın yani, devlet içkili araba kullanırken yola çıkanları idam mı etsin ibret olsun diye?

Memlekette insanların beyinleri hiçbir rasyonel düşünceyi algılamayacak kadar deforme olmuşsa, devlet bir kanun çıkarıp ‘‘İnsanlar bugünden itibaren akıllı olmak zorundadır. Aptallık yasaklanmıştır'' mı desin?

Genetik deformasyonlarımızı kanun hükmünde kararname ile mi düzelteceğiz, ne öneriliyor yani?

Evet, televizyon ekranına böyle bağırırım, daha sonra da siyasi haberlere geçilince de küfür etmeye başlarım.

* * *

İnsan rahatlıyor böyle bağırıp sövünce.

Siyasi haberlerin yoğun olduğu bir gündeysek, ilk yarım saatte öylesine yoruluyorsunuz ki haber saatinin sonuna doğru embesilce bir rahatlama gülümsemesiyle koltukta yayılmış kalırsınız...

Ama ben o noktada da rahat durmuyorum tabii. Dedim ya ben ikinci kategorideyim.

Örneğin, ben eminim ki birinci kategoride yer alanlar, yani bunamışlar bütün haberleri mutlulukla izliyordur. Onların Türkiye ile ilgili bir sorunu yoktur.

Üçüncü kategoride yer alanların büyük bölümü ise zaten sorunları yaratan kendileri oldukları için, onlar da akşam haberlerini sakin bir şekilde izliyorlardır.

İkinci kategoridekiler en zor durumda olanlar. Yani memlekette çoğunluğun işi gerçekten zor anlıyacağınız.

Biz halk kitleleri en olmayacak haberde, en olmayacak detayda bağırıp çağıracak birşeyler bulabiliyoruz.

* * *

Örneğin geçen hafta bir yabancı haber kanalını izliyordum.

Bayan muhabir ekrandan suratımıza baka baka şöyle bir cümle etti: ‘‘Prenses Diana'yı yakından tanıyan Mother Theresa'nın şu anda ölen Prenses işin dua etmekte olduğunu öğrendik''

Tamam mı, anlaşıldı değil mi?

Biliyorsunuz Mother Theresa, ölmesi bir türlü mümkün olmayan dünya starlarından bir tanesidir. Kendisi rahibedir ve manastırda yaşamaktadır.

Şimdi yabancı muhabirin beni neden sinirlendirdiğini anlatayım.

O, binlerce kilometre ötede oturan Mother Theresa'nın tam o anda dua ettiğini nereden biliyor?

Yoksa bir manastırda inziva hayatı yaşadığı iddia edilen Mother Theresa'nın bir cep telefonu mu var da muhabiri o anda arayıp ne yaptığını anlatıyor?

Peki ama, Mother Theresa muhabiri nereden tanıyor? Yoksa bulunduğu manastırda CNN televizyonu mu izleniyor? Uydu bağlantısı varsa rahibeler gece geç saatlerde Alman SAT kanalında porno yayınlar da izliyorlar mı?

İzliyorlarsa bunun ilgili manastırda çok daha ilginç şeyler olduğu yolunda bir işaret olarak kabul edilmesi sizce mantıksız mı? Kötü niyet göstergesi mi bu tür bir düşünce?

Yoksa Mother Theresa'nın da bir halkla ilişkiler müdürü mü var ve bu yetkili onu bunu arayıp Mother Theresa'nın o anda neler yaptığını mı anlatıyor?

Ve aklıma gelen son soru.

CNN muhabiri ile Mother Theresa'nın o anda bulunduğu yer arasındaki saat farkı göz önüne alındığında o manastırda kimse sabahlara kadar uyumamakta mıdır Allah aşkına.

Uyumuyorlarsa ne yapıyorlar, uydudan Sat 1 kanalını mı seyrediyorlar?

Evet böyle işte.

Anlayacağınız bu ilk bakışta basit gibi gözüken, ancak sonraki bakışlarda ise son derece sinir bozucu olaylarla dolu olduğu anlaşılan bu minik haber bile benim televizyona bağırmam için yeter de artar bir neden...

Yapacak bir şey yok, kader kurbanıyım ben...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!