“GÜL..." />“GÜL..." />

Medyadan – MUHTELİF ALINTILAR

Güncelleme Tarihi:

Medyadan – MUHTELİF ALINTILAR
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2006 19:28

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb3e57f018fbb8f8b49290
GÜL ‘MANİPÜLASYON'A AÇIKLIK GETİRDİ... Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türk basınının yabancı istihbarat örgütleri ve diplomatların ‘manipülasyon’una açık olduğu yönündeki sözlerinin yanlış anlaşılmamasını istedi. Öte yandan BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Hamas konusundaki Türk hükümetinin girişimlerine müteşşekkir olması ve Gül'ün de Hamas yetkililerinin Türkiye ziyaretinden ABD ve İsrail'in haberinin olduğunu açıklaması ‘ABD'nin İsrail'i tanımasını istediği Hamas ile dolaylı görüşmeler için AK Parti hükümetini manipule mi ediyor?’ sorusunu akla getirdi..." www.acikgazete.com

Haberin Devamı

adresindeki AÇIK GAZETE'dendi... (YANDA)

 

*

 

MİSYONERLİK ANCAK BU KADAR GÜZEL TARİF EDİLİR

 

Erdal’ın (Güven) köşesinde yayımladığı, Kenya’nın kurucusu Jomo Kenyatta’ya atfedilen şu cümle çok güzelmiş gerçekten:

 

Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil vardı, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.”

 

Tercüman, 20 şubat

 

*

 

BUNLARIN DA BENİM GİBİ SEÇİMDE 1 OYU VAR!

… VE BİLİN BAKALIM KİME OY VERİYORLAR ?

 

2006 senesinin 2.ayında Türkler’in (hem de gazete okuyacak kadar eğitimli Türkler’in) kafalarını kurcalayan meseleler nelerdir, bize üç örnek vereyim ki, neden geri kaldığımızı bilin:

 

Haberin Devamı

Takvim okurlarının ilahiyetçı Prof.Dr.Zekeriya Beyaz’a bugün sorduğu 3 soru:

 

1-Kandil geçesi gerdeğe girmekte dinen bir sakınca var mıdır?
2-Üç aylarda 1.5 aylık bebek aldırdım. Günahımdan nasıl kurtulurum?
3-Cünüpken (yani cenabetken) traş olunabilir mi?

Takvim, 20 şubat

 

*

 

ÇİRKİN DEDİKODU

 

Milliyet’in haberine göre “Maliye Bakanı Unakıtan’ın, Çamlıca’daki arazisine 3 yeni villa yapmak için ikiz kez başvurduğu ortaya çıktı. Unakıtan’ın son başvurusu 26 Ocak’ta reddedildi.” (20 şubat)

 

Kemal ‘Abi’nin bu kadar... şey, ısrarcı olmasına rağmen, Başbakan onu korumaya ve aklamaya devam edince de, haliyle, vatandaşın ağzı torba değil ki büzesin ‘Villalar aslında Erdoğan’ın’ diye dedikodu yapıyorlar...

Haberin Devamı

 

*

 

İŞTE TÜRKİYE FARKI!

 

İnterpol’ün kırmızı bültenle aradığı İranlı dolandırıcı A.A. Laleli’de bir otelde yakalanmış. (Hürriyet, 21 şubat)

 

İnanır mısınız, bu haberi okuyunca üzülmekle övünmek arasında gittim geldim.

 

Üzüldüm... Bu garip A.A. alt tarafı 83 milyon dolar çalacağım diye 58.000 kişiyi tek tek dolandırmış. Yani perakende dolandırıcı. Nerede yakalanmış? Laleli’de kıytırık bir otelde. Üstünde para diye sadece 150 bin avro, 2 bin lira ve bir de bilgisayar bulunmuş. Bu kadarcık bir suç için İran’da idam istiyorlarmış gıyabınca.

 

Övündüm... Türk kapitalizminin, Türk zekâsının, Türk ekonomisinin, Türk dolandırıcılığının boyutları ve ihtişamı, bölgedeki lider konumu bir kez daha göğsümü kabarttı. Bizdeki dolandırıcıların becerisini, büyük görüşünü, uluslararası vizyonunu düşünün bir de... Ayrıca bir idam etmeyip… neyse!

Haberin Devamı

 

*

 

HAFTANIN AVRUPALISI

 

Türkiye için Brüksel ne denli önemliyse, en az aynı ölçüde Bağdat, Halep, Kahire, Tebriz de önemlidir.”

 

Bağdat fatihi Kürşat Tüzmen

 

Milliyet, 21 şubat

 

*

 

MEDENİYET ÖYLE Mİ?

 

Sağcısıyla solcusuyla radikallerin konuyu saptırmakta, kavramların içini boşaltmakta üstüne yoktur.

 

Türbanı savunurken Başbakan “Kız çocuklarını haklarından mahrum etmek cahiliye anlayışı. Kadını kamusal alandan dışlayanlar medeni olamaz” demiş. (Radikal, 21 şubat)

 

Bu ülkenin medeni insanları, seksen senedir, kadınları erkeklerden ayıran, ayrı masalara oturtan, araya duvar ören, utanılacak bir metaymış gibi saçını, boynunu örten, yerlere kadar tesettüre tıkan zinhiyetin cahiliye döneminden kalma olduğunu ve medeniyete ters düştüğünü savunuyoruz zaten.

Haberin Devamı

 

*

 

AŞ(I)RET DEVLETİ

 

Hükümetin önemli bir bakanı, Hamas elebaşının ziyareti hakkındaki bir suali “Türkiye Cumhuriyeti aşiret devleti değildir. Tek kişi karar verebilir mi? Böyle kararlarda bütün devlet kurumlarıyla gerekli iletişimin sağlanmış olması normaldir” diye cevaplamıştı. (Gazeteler, 21 şubat)

 

Hemen ertesi gün patlayan haber:

 

Hamas yetkililerinin Ankara’ya yaptığı ziyaretten, hükümetin mayıs 2004’te atadığı Filistin Özel Koordinatörü Vehbi Dinçerler’in bilgilendirilmediği ve Dinçlerler’in Hamas’ın Ankara temaslarını basından takip ettiği ortaya çıktı.” (Milliyet, 22 şubat)

 

Demek ki neymiş... Türkiye Cumhuriyeti bir aşiret devleti değilse de, AKP hükümeti gayri ciddiymiş!

 

*

 

NE KEMAL ABİYMİŞ BE!

 

Başbakan’ın Kemal Abisi’nin girişimci oğlu Abdullah’ın pastörize yumurta işi için 2005 yılında Devlet’ten 2,5 milyon yeni lira, yani 2,5 trilyon yatırım teşviği aldığı meydana çıktı. (Akşam, 21 şubat)

 

Bitmedi! Ayrıca % 100 gümrük teşviki ve sıfır KDV... (Tercüman, 21 şubat)

 

*

 

İŞİNE HANGİSİ GELİRSE

 

İlker Sarıer haklı olarak anlamamış, soruyor.

 

Başbakan Erdoğan, İslam dünyasını ayağa kaldıran Hz.Muhammet karikatürleri için ‘Sevgililer sevgilisi bu karikatürleri görseydi, güler geçerdi’ diyor da... kendisini konu eden çok daha masum karikatürler için niye tazminat davası açıyor?

 

Takvim, 21 şubat

 

*

 

SEVİYE DEDİYSE HİMALAYA DEMEDİ Kİ…

 

Başbakan ‘Türk siyasetine biz seviye getirdik’ deyince, birçok köşe yazarı aynı şeyi sordu:

 

- Ne seviyesi lan?

Gazeteler, 21 şubat



*

 

KABAHAT KREDİ KARTINDA MI?

 

Hürriyet ‘yine polis, yine kredi intiharı’ diye başlık atmış.

 

2 çocuk babası trafik memuru kredi borcunu ödeyemeyince intihar etmiş.

 

Allah rahmet eylesin ama... 1.159 lira maaşla otomobil almak senin neyine?

 

Otomobil almak için 36 aylık borca girmiş, karısı diyor ki ‘Bu maaşın 454 lirası otomobil kredisi için, 200 lirası da ev kirası için kullanılıyordu. Geçinmekte sıkıntı çekiyorduk.” (Hürriyet, 22 şubat)

 

*

 

MEDENİYETİNİZ BATSIN!

 

Pazar günü İstanbul’da RP’nin organize ettiği ‘İnanca Saygı’ mitinginden bahisle, Yeni Şafak ‘Hz.Muhammed aşkıyla medeniyet dersi verdik’ diyor. (22 şubat)

 

Karikatürlere tepki olarak yapılan diğer gösterilerden farklı olarak bayrak yakılmadı, tepinenler, histeri krizi geçirenler, çirkin slogan atanlar olmadı demek istiyorlarsa, doğru.

 

Ama mitinge katılanları gördüm, kadınların tamamın örtülü, yarısı da burnuna kadar kapalı kara çarşaflıydı. ‘Medeniyet dersi’ dedikleri bu cahiliye devri görüntüsü değildir inşallah...

 

*

 

ŞAKİR SÜTER’İN ESPRİSİ GÜZELDİ:

 

ABD Başkanı Bush’a 20 dolar karşılığında hakaret edilebiliyormuş. (Bir internet sitesi çıktı ya Amerika’da, 20 doları basanın küfrünü yayınlayan...) Eyvahhh... Kaç dolar borcumuz birikti?”

 

Akşam, 22 şubat

 

*

 

BU KAÇINCI SON! diye tepki vermiş Milliyet.

 

Meclis’te görüşülen düzenlemeyle Hazine prim affıyla 15 milyar liralık alacağından vazgeçecek. Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde 19.kez yapılan prim affıyla ilgili olarak ‘Artık bu son’ dedi. (Milliyet, 22 şubat)

 

Başbakan söyledi diye doğru olacak değil ya... Ama benim burada yıllardır yırtındığım gibi, gerçeği eski SSK Genel Md. Kemal Kılıçdaroğlu söylemiş: Dürüst vatandaş ‘enayi’ yerine konulacak...

 

Her zamanki gibi... Türkiye’de borcunu / vergisini / cezasını / SSK-Bağkur primini / kredisini ödeyen her zaman E-NA-Yİ-DİR!

 

Not: Hürriyet’in 25 şubatta verdiği habere göre, kredi kartı borcuna af gelecek diye taksidini ödemeyip bekleyenler kârlı çıktı. Kanunun yürünlüğe gireceği güne kadar olan borçlar, ödeme kolaylığı kapsamına alındı. Ödeyen dürüstler ve namuslular = kerizsiniz!

 

*

 

BU RESİMALTLARI ADAMI ÖLDÜRÜR!

 

Taksit borcu yüzünden intihar eden polisin haberi ve tabutu cenaze arabasından indiren görevlilerin fotoğrafı.

 

Ve resimaltı: Meslektaşlarının tabutunu taşıyan polis memurlarının üzgün olduğu görüldü.

 

Yok zil takıp oynayacaklardı!

 

Tercüman, 23 şubat

 

*

 

HASTANIN HALİNDEN HASTA DOKTOR ANLAR

 

Sabah’ın manşeti gırgırdı:

 

Fıkra gibi... Şizofren raporu olan doktor, Adli Tıp Kurumu’na atandı. Görevi, mahkûmların akıl sağlığı ile ilgili rapor vermek. (23 şubat)

 

Bunda şaşacak ne var? Aklı başında olmayanın halinden en iyi şizofren doktor anlar! J

 

*

 

YOK YOK, NİYE YALAKALIK OLSUN!

 

AKP’li iki milletvekili aynı günün gecesi rüyasında Erdoğan’ı görmüş. Biri ‘Bana evrak veriyordu’ derken, diğeri detayını unuttuğunu söylemiş.

 

Meclis kulislerinde ‘Bakan mı olacaklar ne?’ şeklinde yorumlanmış.

 

Tercüman, 24 şubat

 

*

 

ASLAN HÂKİM… DESEM SUÇ SAYARLAR, DEMİYORUM!

 

Van 100.Yıl Üniversitesi davasında 9 sanık geçenlerde 4.duruşmaya davet edildiklerini zannederken… meğer araya, sessiz sedasız bir duruşma sığdırıldığının yani çıkarıldıkları duruşmanın 5.olduğunun farkına varmışlar.

 

Peki mahkeme 15 Şubat’ta hiçbir sanık avukatına haber vermeden, böyle sessiz sedasız ne yapmış dersiniz?

 

Tıp Fakültesi Genel Sekreteri Ramazan Çelik’in ifadesini dinlemiş.

 

Peki kimdir bu Çelik? Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in kardeşi.

 

Vatan, 24 şubat

 

*

 

HANİ İNTİHAR REKLAMI YAPMAYACAKTIK?

 

Şemsi Yücel çok doğru bir noktaya parmak bastı: İntiharın reklamını yapmayalım, diye yazdı. (Takvim, 24 şubat)

 

Çok haklı. İntihar eden polis haberleri büyütüldükçe, arkası geliyor.

 

Tıpkı bir zamanlar köprüden atlayan yahut dama çıkanlar gibi…

 

*

 

ORGANİZESİ İYİYMİŞ

 

Çuv@ldız köşesinde sağa soğa kakan Hadi Özışık ‘Sarımsak’ başlıklı minik kutuda diyor ki:

Petersburg Senfoni Orkestrası enfes bir ziyafet sundu bize. Beşiktaş Belediyesi’ni böylesi güzel bir organize yaptığı için
(Star, 25 şubat)

Organizesi iyiymiş konserin!


Özışık artık o Çuv@ldız’ı ne yapar bilmem!

*

 

KARAR VERİN

Bursa’da 7’şer kattan oluşan iki blok apartman çöktü, Allah’tan boşaltılmış olduğu için ölen, yaralanan olmadı.

 

Hürriyet’in spotu: … iki blok dün aniden çöktü

Birkaç satır aşağıda ara başlık: Yavaş yavaş yıkıldı

Hürriyet, 24 şubat

 

*

 

TEK KELİMEYLE RE-ZA-LET!

 

Sonunda TBMM bunu da yaptı. Refah Partisi’nin (faiziyle) 11 trilyon lirasını ‘YOK ETTİĞİ’ (!) için indire indire 11 ay 4 gün hapis cezası alan ve aylardır dandik raporlarla kaçan Necmettin Erbakan’a ÖZEL bir yasa çıkarıldı. Af yasası değilmiş güya.

 

Erbakan, kendi belirleyeceği bir ikametgâhında (ya emekli maaşıyla (!) aldığı yazlık yalısında, ya da ‘bir yakınına ait’ Boğaz’daki yalıda) dinlenme cezasına çarptırıldı…

 

Gazeteler, 24 şubat

 

*

 

AKILLARI SIRA…

 

Güya Ankara’da, atama kararnameleri Cumhurbaşkanı Sezer tarafından hükümete geri gönderilen (ve aslında çoğu, bütün teamüllere ve terbiye kurallarına aykırı olarak AKP Hükümeti tarafından ‘vekaleten’ göreve atanan) bürokratlar bir dernek kuruyormuş, adı da ‘SEZER MAĞDURLARI YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ’ olacakmış. (Star, 26 şubat)

 

Benim de bir isim önerim var: AKP YALAKASI MÜRTECİLER DERNEĞİ

 

*

 

BİR ÇUVALDIZ VAKASI DAHA

 

Polemik köşesinde İlker Sarıer, haklı olarak, basını eleştiriyor:

Türk basını, sosyal olaylardaki yorumlarında, dünyada belki de en yüzeysel en şalapyap zihniyete sahip bir basındır. Belki Kongo, Tanzanya falan bizden daha kötüdür…”

 

Aynı köşede bir de düzeltme yayınlıyor:

 

Trabzonspor'un hentbol takımının Avrupa Şampiyonası'na 15 yönetici ile gittiğini yazmıştım. Trabzonspor Basın Danışmanlığı'ndan bir düzeltme geldi. Trabzonspor'un böyle bir hentbol takımı yokmuş, bu takım Trabzon Belediyespor'a ait olabilirmiş! Düzeltir, özür dilerim.” (Takvim, 26 şubat)

 

Yalapşap zihniyetten şikayet eden, araştırmadan haber yapan, üstelik düzeltmeyi de ‘olabilirmiş’ diye geçiştiren gazetecileri eleştirirken, meslektaşım ne kadar haklı, değil mi! J

 

*

 

İŞE BAK

 

Rusya’da milliyetçilik yükselişe geçmiş. Yapılan bir ankete göre, 1917 Devrimi’nden bugüne kadar ülkeyi yöneten liderer içinde, bugün Rus halkının en sevdiği ve özlediği… Stalin imiş. (Milliyet, 26 şubat)

 

Talihsizliğe bakın ki… o da Rus değil!

 

*

 

KİMLER PROF OLUYOR BU MEMLEKETTE!

 

Konya Selçuk Üniversitesi’nde Çevre Mühendisliği kürsüsünde görevli bir profesörü karısı ‘asistanıyla ilişkisi var’ diye şikayet etmiş.

 

Özel ilişkileri beni ilgilendirmez ama… haberin bir iki detayı var ki, dehşete kapıldım:

 

(1) Çevre mühendisliği profesörünün karısı sıkma başlı, yerlere kadar kapalı bir kadın, cep telefonunda asistanıyla konuşurken yakaladığı kocasına ‘Yemin et, sana inanayım’ diyor ve elinden ‘yeminli kağıt’ alıyor.
(2) Ancak kadının şikayeti bitmiyor: “Bu olayı başkasına anlatma’ diye beni dövdü. ‘Başkasına anlatırsan benden boşsun’ dedi” diyor. (Hürriyet, 26 şubat)

Çocuklarımızı hurafelere inanan, yemin kağıdı veren, karısını ‘boş ol!’ diyerek boşamakla tehdit eden yobazlar mı eğitecek yani?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!