Medyadan : Genel konular

Güncelleme Tarihi:

Medyadan : Genel konular
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2005 21:24

14 yıllık ev hapsi başlıkla habere iki okurdan tepki geldi – Konya’da kurban derileri ‘uçup gitti’ diyor haber – Başbakan kurban sahnelerini eleştirenlere cevap verdi, ‘Bu bir kültürdür’ – Sarıgül çifti boşanabilir, diyordu Perihan – Zülfü Livaneli ‘kendi adına’ adaylıktan çekildi – Baykal ise ‘ahlâk’ kurultayını kazandı – Sapık Büyükelçi – ‘Türkler Ermeniler’e soykırım yaptı’ diyene bak hele – Tecavüzcülerin üçte biri doktor, avukat, ressam filanmış – Vatandaş Hitler’i okusun diye – İşte Özal buydu... vs medya alıntıları

Haberin Devamı

 

14 yıllık ev hapsi başlıkla habere iki okurdan tepki geldi.

“Yanındaki yaşadığı kişi veya kişiler tarafından doğduğu günden bu yana dışarı çıkartılmayan on dört yaşındaki kız, evden kaçtı ve donmak üzereyken bulundu” diyordu haber. Çocuğun adı haberde hep A. diye geçerken, İlçe Emniyet Müdürü Köroğlu Kıraç’ın açıklamasında adı Ayşe diye açık kullanılmış. (“Ayşe’ye elbise aldık. Arkadaşlarımız yaptığı tarif üzerine evi arıyor” diyor görevli.)

 

İki okur rahatsız olmuş. Çok haklısınız ama belli ki AYŞE gözden kaçmış. Ayrıca “Ergani’de yaşayan 13-14 yaşındaki Ayşe” de çok açık bir kimlik sayılmaz. Ama yine de haklısınız, bu konularda mazeret olmaz!

Haberin Devamı

 

(Türkan Süer ve Serdar Taştan’a titizlikleri ve hassasiyetleri için teşekkürler. Her okur sizin gibi olursa, bu ayıpları işlemeyiz...”

 

Hürriyet(im), 26 Ocak

 


*

 

ZORLA BAĞIŞ BU KADAR OLUR   

 

Konya’da bağış ayıbı, diyor Milliyet, Deriler uçtu gitti!

 

(Buradaki uçmak fiiliyle Türk Hava Kurumu arasında bir espri-bağı var mı dersiniz?)

 

Konya’da 120 bin hayvan kesilmiş, Türk Hava Kurumu sadece 5 bin deri toplayabilmiş, gerisi, İslami vakıf ve derneklere gitmiş.

 

Tamam, ben de bu irticai vakıflara, bu yobaz derneklere karşıyım da...

 

Kardeşim, bir BAĞIŞ söz konusu değil mi? Yahu ZORLA bağış toplandığı nerede görülmüş? Adam İslami kuruluşlara vermek istiyor derilerini, nasıl mani olacaksın? Zaten Hükümet de, polis de, Diyanet de, camiler de bu adamların eline geçmiş, isteseniz bile yaptırım gücünüz kalmamış... Zorlayıp rezil olmanın anlamı var mı?

Haberin Devamı

 

Milliyet, 24 Ocak

 


*

 

KÜLTÜR KÜLTÜR...

 

Kaçamasın diye bacağı kesilen boğalar, ağaçlara asılı kanlı karkaslar, sokaklardan akan kan nehirleri... Bu ilkelliğe, bu vahşete basında çıkan tepkilere Başbakan kızdı (kendisi Kasımpaşalı refleksiyle önce tepki sonra hak verir...) ve dedi ki, “Bunları yazarken Müslümanların değer yargılarıyla oynamamak lazım. Bu bir kültürdür!”

 

KÜLTÜR! Hayvan boğazlama, kan akıtma, sokakta dana kovalama, koca boğanın arka bacaklarını kesme KÜLTÜRÜ...

 

Çok KÜLTÜRLÜ bir milletiz, elhamdüllillah!

 

Milliyet, 24 Ocak

 

 

*

 

SARIGÜL DEDİKODUSU

 

Perihan (Çakıroğlu) köşesinde önemli bir siyasî dedikodu yaptı, gürültüye geldi.

 

Tecrübeli gazeteci arkadaşım der ki, Mustafa Sarıgül ile eşi Aylin Hanım’ın arası kötü, ayrılmak üzereler, ama CHP’de başkanlık yarışı olduğu için, çevresi Sarıgül’ün eşini şurada biraz daha ‘uyumlu ve mutlu eş’ rolü oynamaya ikna etti. Aylin Hanım konuşmasın diye kocası onu yakın markaja aldı, yanından ayırmıyor. Ama Baykal rakibinin yumuşak karnını bildiği için, yakında bir sürpriz olabilir.

Haberin Devamı

 

Bakalım...

 

Posta, 25 Ocak

 

(Not: Kurultay’da sinirlenen kocasını yanağından öpen bir fotoğrafını gördüm Aylin Hanım’ın. Kadınlar, ayrılmak üzere oldukları, sevmedikleri bir erkeği BÖYLE öpmezler! Tv’ler 29 Ocak)

 

 

*

 

BEN DE LİVANELİ ADINA ÇEKİLİYORUM

 

CHP’de başkanlığa aday olanlardan Zülfü Livaneli, “Üçüncü aday çıkarsa, kendi adıma çekilirim” demiş.

 

İnsan “diğer aday adına” başkanlık yarışından çekilebilseydi, ne tatlı olurdu, değil mi ozan bey?

 

Vatan, 25 Ocak

 

 

*

 

GÖRDÜK GÖRDÜK...

 

Bu arada, ad vitam aeterman CHP başkan ve başkan adayı Deniz Baykal da “Bizimkisi ahlâk kurultayı” demiş.

 

CHP’nin ahlâk kurultayında yarışacak adaylar:

 

Deniz Baykal, Mustafa Sarıgül ve Zülfü Livaneli...

Haberin Devamı

 

Ahlâka gel!

 

Star, 25 Ocak

 

(Televizyonda ahlâk kurultayını seyrettik. Ben ‘ahlâksız bir partiye’ oy vereceğim!)

 

 

*

 

SAPIK BÜYÜKELÇİ

 

Ateşli bir CHP sempatizanı, eski ve emekli büyükelçi, Hatay Milletvekili İnal Batu’ya telefon etmiş, “Sayın Büyükelçim, nasıl olur da gazetede size SAPIK BÜYÜKELÇİ derler, bu size hakarettir. Biz olaylara tepkisiz kaldığımız için parti (CHP) bu hale geldi...”

 

Söz konusu gazetede, emekli büyükelçiden SABIK BÜYÜKELÇİ diye bahsediliyormuş da... (sa:bık = önceki, geçmiş, eski)

 

Sabah, 25 Ocak

 

 

*

 

GEL DE YANMA

 

İstefan Yerasimos’un kitabında okumuş Melih Aşık, Bizanslı tarihçi Teofiklatos 6.yüzyılda “Türkler alışılmadık biçimde ateşi kutsar, hava ve suya saygı gösterir, toprağa övgüler sunarlar. Fakat sadece ve sadece yeri ve göğü yarattığına inandıkları, Tanrı adına verdiklerine secde ederler. Onun için atlar ve kurbanlar kurban ederler” diye yazmış.

Haberin Devamı

 

Melih Aşık “Yani... İslamiyet’ten önce de kurban kesermişiz. Ve hâlâ bu işi adabıyla kıvıramıyoruz” diye yorumluyor.

 

İslamiyetten önce havaya, suya, toprağa (yani yaşama ve çevreye) saygı gösterirmişiz. Bu güzel huylarımızı terk etmişiz de, hayvan boğazlama alışkanlığımızdan vaz geçmemişiz. Talihe bak...

 

Milliyet, 25 Ocak

 

 

*

 

DİNİME DAHLEDEN...

 

Türkiye bastırınca, Ermeni soykırım iddiaları ders kitaplarından çıkarılmış. Nerede? Almanya’da... 6 milyon Yahudi, Çingene ve diğer masum insanı imha kamplarında yok eden Almanya’da.

 

Hürriyet, 27 Ocak

 

 

*

 

FİKRİ TAKİP

 

Melih Aşık, 27 Ocak tarihli Milliyet’te

 

Kule City gitti!

 

Konya'da 42 katlı alışveriş merkezine "Kule City" adı verilmesi, duyarlı yurttaşların kanına dokunmuştu. Selçuk Üniversitesi Türkçe Topluluğu da bu adlandırmayı mesele yaptı. İnternette kampanya açtı. İmza topladı. Sonuç mu? Alışveriş merkezinin adı "Kule Site" olarak değiştirildi. Gerçi "Site" de yabancı sözcük. Ama daha az yabancı. Türkçe yolunda mücadeleye devam...

 

... diye yazdı. Benim de, kırk yılda bir, hafızamın işe yarayacağı tuttu. 13 Haziran tarihinde ben de şöyle bir alıntı yapmışım:

DARISI BAŞIMIZA

Sabah, 6 Haziran

Konya’da 42 katlı bir iş merkezi inşa edilmiş, adı Selçuklu Kulesi imiş. Bunun içinde bir de alışveriş merkezi açılmış, bunun adını da Kule City koymuşlar. Konyalılar çok kızmış bu İngilisme... Ve merkezin adı Kule Site’ye çevrilmiş. (Niye Kule Şehir değil de Site, neyse...)

Aferin Konyalı sivil toplum örgütlerine ve vatandaşlara...

Eee, iyi gazeteci “haberi inatla takip eden” gazetecidir!


*

VALLAHİ HİÇ ŞAŞMADIM

Türk kökenli Alman, yahut Gurbetçi, Tuğba Şahin şizofreni üzerine yazdığı kitabını tanıtmak üzerine Kayseri’de katıldığı bir televizyon programından (kendi iddiasına göre) “kamusal alanda türbanlı olduğu için” dışarı çıkarılmış, protesto ediyor.

Nasıl protesto ediyor ? 300 kitabını benzin döküp yakarak...

Hoşgörüsüzlüğü ... Engizisyon ve Nazi metoduyla protesto ediyor!

DB Tercüman, 27 Ocak


*

PRAGMATİK EKONOMİ POLİTİKA

Piyasada kuruş bulunmadığı” şikayetlerine, iddia doğruysa eğer, Hazine şöyle cevap veriyor: “Yaz gelsin, çocuklar sokağa çıkıp para harcasın, kuruşlar böylece kullanıma girsin...”

Takvim, 27 Ocak


*

TECAVÜZCÜ SERBEST MESLEK ERBABI

Polisin yaptığı ankete göre, tecavüzcülerin tamamı eski sabıkalılarmış. Bunların da (ilginçtir) % 3,6’sı kadın. Bu arada, ırza geçme olaylarının mayıs ve temmuz aylarıyla, saat 12-14 ve 02-04 arasında arttığı gözlenmiş.

Bu arada, Star’ın haberinde dikkatimi çeken bir husus. Tecavüzcülerin içinde (meslek açısından) en büyük oranı ‘serbest meslek sahipleri’ oluşturuyormuş: % 33

Demek ki her üç tecavüzcüden biri avukat, diş doktoru, serbest muhasebeci, dekoratör filanmış öyle mi? J

Ulan hadi polis yedi, bari siz haberi yaparken uyanın bre adamlar.

Polis 83 tecavüz suçlusuna ankette “mesleğin nedir” diye sorunda, üçte biri ‘serbest meslek’ demiş belli ki. Bunların serbest dediği, istatistiklere ‘marjinal iş kolları’ olarak geçen işportacılık, simitçilik, hammallık, gündelikçilik... hatta (daha doğrusu, suçlular söz konusu olduğuna göre) işte kağıt toplamak, tombalacılık, kahyalık, oto yıkamak filan gibi kayıtdışı işler...

Serbest meslek sahiplerini “tecavüzcü” yapıp çıktınız!

Star, 28 Ocak


*

HER TÜRK VATANDAŞI HİTLER’İ OKUSUN DİYE

Ucuz kitap furyasına Hitler’in Kavgam kitabı da katıldı, diyor HO Tercüman. Ahmet Altan’ın ‘İçimizdeki Bir Yer’ adlı derlemesini 2,95 YTL’ye piyasaya süren ve gazete bayileri ve tütüncülerde satan Alkın Kitabevi şimdi de... Hitler’in Kavgam’ını piyasaya çıkarmış, 5,95 YTL’den.

Söz konusu yayınevinde Ahmet Altan’la Adolf Hitler’i aynı koleksiyonda yayınlaması ilginç de (ama Ahmet’in sorunu), benim aklıma takılan şu:

İnsan 2005 senesinde fiyat kırarak neden Mein Kampf’ı basar?

Halkımız Hitler’i okusun diye mi?

(Bu arada, HO Tercüman’ın Hitler’in kitabını tanıtımını da okumanızı isterdim. Hani utanmasalar övecekler ve tavsiye edecekler. Bu arada, Hitler’in ve kitabının reklamının ve tanıtımının yapıldığı, Alaaddin Çakıcı’nın sözlerinin manşet, mafya dizisi Kurtlar Vadisi’nin birinci sayfadan anonsla içeride ½ sayfa reklam edildiği 28 Ocak 2005 tarihli HO Tercüman gazetesinde... Auschwitz Soykırım Müzesi’nde dün yapılan ve bütün dünya liderlerinin katıldığı törenden tek satır yok.)

HO Tercüman, 28 Ocak

Not: Bu arada, Perihan Mağden de “SARIMSAKLI MANTIYA PROMOSYON MALZEMESİ” olmuş. Bakırköy’deki bir mantıcı, müşterilerine birer tane de Perihan’ın kitabından hediye ediyormuş. Ucuz diye zahir... (Hürriyet-Kelebek, 28 Ocak)

 

*

BU DA BİR NEVİ KÜLTÜR SAYILIR

Çorum İskilip’de, belediyenin önündeki parkta 10 büyük âlimin heykeli dikiliymiş. Belediye bu heykelleri kaldırtmış. Sebebini soranlara belediye başkanı diyor ki “Buraya gelip dua edenlerin sayısı her geçen gün artıyordu. Kaldırmasaydık ilerleyen günlerde büstlere çaput bağlayanlar bile çıkabilirdi.”

Bunların da benim gibi 1 oyu var, biliyorsunuz!

Gazeteler, 28 Ocak

 

*

NE İŞİN VAR ORADA?

Hakkâri’de, (deprem sonrası) yardım alamadığı için Valilik önünde gösteri yapan kalabalığa, iddiaya göre, polis biber gazı sıkmış.

Bugün bu haberi manşet yapmış. Hatta diyor ki “Biber gazından etkilenen yüzlerce kişi arasında Belediye Başkanı Metin Tekçe de bulunuyor.”

Birgün hiç sormamış, (SHP listesinden kazanan DEHAP’lı) Belediye Başkanı’nın valiliği ve AKP il binasını taşlayan göstericiler arasında işi ne? O da mı çadır veya erzak istiyormuş?

Birgün, 28 Ocak


*

YANLIŞ TANIMIŞSINIZ ADAMI

Radikal’in Kitap ekinde Sefa Kaplan’ın bir kitap eleştirisine yer verilmiş, Fransız yazar Jean-Christophe Ruffin’in son kitabı ‘İsfahan Kuşatması’ hakkında.

Radikal gazetesi, Kitap ekini sürmanşetten anons ederken diyor ki :

Kralın Kervansaraylar’ıyla tanıdığımız Jean-Christophe Ruffin, ‘İsfahan Kuşatması’ ile huzurlarınızda...

Demek ki Ruffin’i ‘tanımıyorsunuz’ çünkü... o kitabın adı Kralın Kervarsarayları değil Kralın Kervanları’dır. (Sefa doğru yazmış da...)

Radikal, 28 Ocak


*

ÖZAL BUYDU İŞTE

Bir hediye tartışmasıdır gidiyor. Son olarak, Özal döneminin Başbakanlık Müsteşarı Hasan Celal Güzel de dühûl oldu mevzuya. Anlattığına göre kendisine Suudi Arabistan’da kıymetli bir saat hediye edilen Güzel, Özal’a danışmış, “İade etmek istiyorum” demiş. Özal da, bunun bir diplomatik skandala sebep olacağını söyleyerek, bir çare önermiş. Ne demiş?

Kullanmayacaksan, getir bana ver!”

Turgut Özal’ın mantalitesini, siyasî (ve ekonomik) ahlâk anlayışını ve pratik (!) zekâsını çok güzel gösteren bir örnek...

(Neticede, Güzel saati devlet envanterine kaydettirmiş.)

Hürriyet, 28 Ocak


*

ÇOK GELİŞTİK, ÇOOK!

TBMM Başkanı Bülent Arınç şikayet etmiş, “Avrupa bizi hâlâ şalvarlı biliyor” diye...

Haklı, halbuki biz çoktan ayak bileğimize kadar tesettürlü pardösüye ve türbana terfi ettik, değil mi Sayın Başkan? (Bknz. Fotoğraf)

(Arınç demiş ki “Ancak kusur bizde, kendimizi yeterince tanıtamadık. Demokratik, laik, modern Türkiye’yi daha iyi tanıtmalıyız. Bunu önce biz göstermeliyiz, önce biz yaşatmalıyız.” Beyin muhterem eşi başını mı açmaya hazırlanıyor, yoksa Arınç bizimle dalga mı geçiyor?)

Hürriyet, 29 Ocak


*

DAHA YENİ BAŞLAMIŞTI OYSA

Kendimi birden nasıl boşlukta hissettim, bilemezsiniz. Pazar günü Milliyet’i bir açtım, aaa, Fetullah Gülen’in yazı dizisi bitmiş, hani her gün tam sayfaya yakın verdikleri.

Alt tarafı 22 güncük sürdü, tadı damağımızda kaldı!..

“Umumi istek üzerine” bir kere daha yayımlarlar mı dersiniz?

Milliyet, 30 Ocak

 

*

Müjdeleeeer var yurdumuuuun toprağına taşınaaaaaaaa
YTL dünyanın en değerli 17’inci parası olmuş baksanaaa

Yeni Zelanda Doları’nı, Bulgar Levası’nı, Sinapur, Brezilya, Arjantin, Polonya, Katar, Peru, Litvanya ve hatta (sıkı durun) Barbados parasını bilem geçmişiz artık, düşünebiliyor musunuz!

Ay nasıl buldumcuk olduk, canım canım...

Keşke 6 sıfır atacağımıza 7 sıfır atsaydık...

Böylece Amerikan Doları’nı, Avrupa Avrosu’nu da sollardık!..

Vatan, 29 Ocak


*

KONUŞMADAN YAZMAK ALLAH’A MAHSUS

Emre Aköz dil ve alfabe üzerine yazmış. Bir kitaptan alıntı yapıyor. Yazar kitabın girişinde soruyormuş, “Sizce insanlık tarihinin en etkili icadı nedir?” diye. Cevap ‘alfabe’ imiş. Aköz de destekliyor bu iddiayı.

Ona ‘alfabenin bulunması’ değil ‘yazının bulunması’ denir ya, önemli değil...

Ama bence, hepsi bir yana, YAZIDAN ÇOK DAHA ÖNEMLİ bir buluşu var insanoğlunun, o bulunmasa yazıya da gerek duyulmazdı zaten: KONUŞMA!

Kitabın yazarı Alfabe adını taşıyan kitabının girişinde, konunun önemini belirtmek için böyle bir tez ortaya atmış, “İnsanlığın en önemli buluşu alfabedir” demiş ama... kelimeler, sesler olmasa, ne yazacaktı acaba?

Sabah, 30 Ocak

 

*

HAYDAAAAAAAAAAAAAAAAAA

Eski siyasetçilerden, bakanlardan Namık Kemal Zeybek’in iddiasını okurken az kaldı iskemleden düşecektim gülmekten:

TÜRKLER SÜMERLERDEN GELİYOR.
HAZRETİ MUHAMMED’İN KÖKÜ DE SÜMERLER.
DEMEK Kİ HZ.MUHAMMED DE TÜRK’TÜR!

Böyle bir iddia, Babiali yokuşunda satılan uyduruk ‘milliyetçilik’ kitaplarında filan yer alabilir de, bunu söyleyen ... eski bir KÜLTÜR BAKANI olunca, insanın kahkahası boğazına takılıyor!

Gerçi, diyeceksiniz ki, Zeybek YILDIRIM AKBULUK HÜKÜMETİ’NDE Kültür Bakanıydı...olsun!

Sabah, 30 Ocak


*

DARALDIM AY

Hangisi unuttum, bir TV kanalı, 30 Ocak

Gazetelerimi okurken karşımda televizyon açık, haberlere filan kulak veriyorum. Bir ara Bakan Abdüllatif Şener konuşuyordu. Ciddi, sorumlu, muhtemelen işini iyi bilen bir insan da... yahu birisi adamcağızın yaka düğmesini açıversin, kravatını şöyle biraz gevşetsin. Seyrederken boğulacak gibi oluyorum...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!