Matrix felsefecileri böldü

Güncelleme Tarihi:

Matrix felsefecileri böldü
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2003 01:58

Özgürlük çağrısı mıydı Matrix, yoksa tutsaklığın kazandığı farklı boyutların teşhiri mi? Hıristiyanlık propagandası mı yapılıyordu, yoksa Budizm mi?

Son yılların en çok tartışılan filmlerinden Matrix, Türkiye'de gösterime girdiğinde de benzer bir ilgi gördü. ‘‘Anarşizmin son numarası’’ olarak yere göğe koyamayanlar da vardı Matrix'i, George Orwell'in 1984'ünün daha postmodern bir versiyonu olarak görenler de. Batı'da felsefeciler duruma müdahale etmekte gecikmediler: Özgürlük çağrısı mıydı Matrix, yoksa tutsaklığın kazandığı farklı boyutların teşhiri mi? Filmde Hıristiyanlık propagandası mı yapılıyordu, yoksa Budizm'in temel öğretileri üzerine mi kurulmuştu? Pennsylvania King's Üniversitesi öğretim üyesi Prof. William Irwin'in ‘‘Matrix ve Felsefe’’ başlıklı kitapta derlediği makaleler, bu sorulara ilginç cevaplar veriyor. Murat Sağlam’ın çevirdiği kitap Güncel Yayıncılık’tan çıktı. Filmin bir sahnesinde denildiği gibi, ‘‘Gerçekten de Matrix her yerde.’’ İnanmayan, başını çevirip çevresine bakabilir. Ama yavaşça çevirmekte fayda var, ne olur ne olmaz...

Morpheus'un Neo'ya uzattığı haplardan mavi olanı mı yoksa kırmızı olanı mı seçerdiniz siz? Morpheus'un Yunan mitolojisinde, rüyalar yoluyla şekillerde değişiklik yapan Düşler Tanrısı'nın ismi olduğunu, Neo'nun da Latince'de yeni anlamına geldiğini bilseniz tercihleriniz değişir miydi? Trinity'nin Hıristiyanlığın Kutsal Üçleme'si (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) olduğunu duysanız farklı bir gözle bakar mıydınız filme?

Bu ve benzeri soruların cevabını alabilmek için ‘‘Philosophy Now’’ adlı felsefe dergisi bir kompozisyon yarışması düzenliyor öğrenciler arasında. Yarışmanın sonucunun ne olduğunu bilmiyoruz, ama filmde, Matrix'in kanalizasyonlarından geçtikten sonra 'uyanan' Neo'nun, ‘‘Gözlerim neden acıyor?’’ diye sorduğunu biliyoruz. Morpheus'un ona verdiği çarpıcı cevabı da biliyoruz üstelik: ‘‘Çünkü onları daha önce hiç kullanmadın.’’

Felsefecilerin popüler kültürün bu tartışmalı ikonuna yaklaşımında da Neo'ya yakışabilecek tuhaf bir utangaçlık göze çarpıyor. ‘‘İnsan popüler kültürü seviyor. Çağımızın ortak dili bu’’ diyen Prof. Irwin, ‘‘Matrix gibi bir pop kültürü hakkında neden yazıyoruz?’’ sorusunu sorduktan sonra kendi kendine cevabı da veriyor: ‘‘Çünkü insanlar orada.’’

KENDİNİ BİL

Haklı Prof. William Irvin, insanların hepsi değilse bile, bir bölümü gerçekten de Matrix'in film kareleri arasında. Bu açıdan, Morpheus'la Neo arasındaki diyalog, Irwin'e göre, ‘‘en büyük hikáye'nin bir tekrarından ibaret.’’ Sokrates'in en az kendisi kadar ünlü ‘‘mağara’’ alegorisinden söz ediyor Prof. Irwin. Yüzlerini mağara duvarına dönmüş oturan veya oturmak zorunda bırakılan bir grup insan, duvara düşen gölgelerini gerçek dünyanın kendisi zannetmektedir. Daha sonra içlerinden biri mağaradan çıkartılacak ve gözlerindeki kamaşmayla birlikte hissettiği ilk şey acı olacaktır.

Tıpkı Neo gibi.

Morpheus, Neo'yu Káhin'e götürdüğünde, mutfak kapısının üstünde asılı bir levhaya takılır gözleri. Latince bir cümle vardır o levhada. Aynı cümle yüzyıllardır Delphi'deki Apollon tapınağının da kapısında durmaktadır zaten: ‘‘Kendini bil.’’

HIRİSTİYANLIĞIN ETKİSİ

Felsefecileri bu film konusunda harekete geçiren de buna benzer ‘‘teknik’’ detaylar doğal olarak. Nitekim, filmin senaryosunu yazıp yöneten Wachowski Biraderler'den Larry'nin, 19 Nisan 1999'da Time'da yayımlanan röportajında İsa Peygamber'e atıflarda bulunacaktır. Pennsylvania King's Üniversitesi'nden Gregory Bassham'a, ‘‘Matrix Filmindeki Hıristiyan Temalar’’ başlıklı bir makale yazdıran da bu söyleşi olacaktır:

‘‘Neo'nun yolu, birçok yerde Hz. İsa'nın hikáyesiyle çakışır. Neo, Matrix'ten kurtarılıp uyandığında kendini rahim benzeri bir tüpün içinde bulur, göbek kordonuna benzeyen kablolardan kurtulur ve doğum kanalını sembolize eden bir tüpün içinden aşağı kayar. Nasıl İsa çölde şeytan tarafından kırk gün denendiyse, Neo da ajanlar tarafından Morpheus'a ihanet etmeye teşvik edilir. İncil'de İsa hayatını 'çokluk yararına kurtulmalık' olarak verir. Filmde de Neo bilerek hayatını Morpheus için feda eder.’’

Acaba?

KİMİNE GÖRE LACAN KİMİNE GÖRE DOSTOYEVSKİ

Ljubljiana Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Slovj Zizek filmi sorgularken Lacan'ın tezlerinden yola çıkar. Boston Üniversitesi'nden Thomas S. Hibbs ise Matrix'i ‘‘aydınlanmacı modernlik’’le açıklamaya çalışır. Bunun için de Dostoyevski'nin ‘‘Yeraltından Notlar’’ına başvurur. Çünkü Dostoyevski, ‘‘modernlik ile nihilizm arasındaki bağı sezmiş çok önemli düşünürlerden biridir.’’ Ayrıca ‘‘Yeraltından Notlar’’, Rusya'ya giren Batı aydınlanma düşüncesi üzerine zehir zemberek bir hicivdir.

Oysa, Centre Üniversitesi'nden Jennifer L. Mcmahon'a göre, Matrix, varoluşçulukla ilgilidir. Filmin başlarında Neo'un mavi ve kırmızı hap arasında yapması gereken seçim, varoluşçu bir seçimdir. Çünkü, ‘‘her iki durumda da Neo bize, geleceğin bize ait olduğunu’’ hatırlatmaktadır. Prof. Mcmahon, ‘‘kırmızı hapı seçin’’ diyerek, hangi tarafta durduğunu da belirtir. Kırmızı hap seçilirse, eşyanın gerçek tabiatı gözler önüne serilecek, hakikate nüfuz edilebilecek, mavi hap seçilirse, dünya değişmeden olduğu gibi kalacaktır.

Şimdi filmdeki sahneleri yeniden gözden geçirip kendiniz karar verebilirsiniz artık. Sahi, siz hangi hapı tercih ederdiniz? Mavi olanı mı, yoksa kırmızıyı mı?

İki yeni Matrix filminden 1.3 milyar dolar bekleniyor

Matrix (1999) filminin konusu şöyleydi: Neo adlı bilgisayar korsanı (Keanu Reeves), gerçek sandığı dünyanın yapay bir zekanın yarattığı sanal bir dünya olduğunu, insanların bu üstün zekalı makineler tarafından sömürüldüğünü öğrenir. Kendisi de insanlığı kurtaracak olan seçilmiş kişidir. Morpheus (Laurence Fishbourne) ve Trinity (Carrie Ann Moss) adlı iki isyancıyla birlikte gerçek dünya için mücadeleye başlar. Andy ve Larry Wachowski kardeşlerin yönettiği film büyük başarı kazanınca 300 milyon dolarlık bütçeyle iki yeni film daha çekildi. ‘‘Matrix Reloaded’’ Mayıs 2003'te ‘‘Matrix Revolutions’’ Kasım 2003'de dünyada vizyona girecek. Bu yeni filmler de felsefecileri düşündürecek. Çünkü Neo, bu defa gizli Zion kentini bulup ele geçirmek isteyen robotlarla mücadele edecekler.

KİTAPTAN

Sokrates'in mağarası

Bu hikáye Platon'un hocası Sokrates'in hayatına benzer. Deli olduğu düşünülmüş ve dikkatleri daha yüksek bir gerçeklik düzlemine çekmeye çalıştığı için ölümle cezalandırılmıştır. Bu durum, Matrix'ten kurtulan ve ‘‘hakikat çölünü’’ geçen Neo'nun hikáyesine de benzemektedir. Neo, tıpkı Platon'un mahkumu gibi, kendinin zincirlenmiş veya daha kesin bir ifadeyle, Matrix'in yanılsatıcı gölge oyununu zihninde canlandıran siyah kablolara bağlanmış olduğunu öğrenir. William Irwin

Aşkın Matrix'le mücadelesi


Trinity'nin eylemleri güvenin mahrem yanının cisimleşmesidir. Bu rolün ona düşmesi rastlantı değildir, o senaryodaki tek dişi varlık olduğu için ve sevgi dolu bir dokunuş hem erotizmle hem de anaç şefkatle ilişkili olduğu için, bu rolleri oynamak ona düşer. En dramatik dokunma sahnesi Trinity'nin Neo'yu uyuyan güzel tadında öpmesi ve ona tekrar soluk vermesidir. Daha başından itibaren birbirlerinin cazibesine kapılmış olmalarına karşın, ancak Matrix'in dışında öpüşürler. Carolyn Korsmeyer

Maddecilik de olur


Bu kadar atıp tutma yeter. Yorulduk be! Tamam, anlaşıldı. Şimdi elimizde ne var? Ha evet, maddecilik. Güzel. Yapay zekáların mümkün olduğuna inanmak için sebeplerimiz var. Matrix varsayımı açıkça tasavvur edilebilir ve bütün yanlarıyla tutarlıdır. Jason Holt

Budist bir film mi


Matrix filmi ne kadar Budist? Bütün Budist havasına karşın, filmdeki en az dört içerik Budist öğretilerle bağdaşmıyor. İlk olarak, filmin tümünü kapsayan Zerdüştçü bir ikicilik, iyi-kötü karşıtlığı var. İkinci olarak, aşırı şiddet sahneleri, şiddet karşıtı Budist öğretilere zıt görünüyor.Michael Brannigan
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!