'Yenidoğan Çetesi' davasında ikinci duruşma... Çete lideri Fırat Sarı: Bunlar kurgu, bunlar hayal

Güncelleme Tarihi:

Yenidoğan Çetesi davasında ikinci duruşma... Çete lideri Fırat Sarı: Bunlar kurgu, bunlar hayal
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2025 10:11

İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Duruşmada savunma yapan örgüt lideri Fırat Sarı, "Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili ya da bir dolandırıcı görmüyorum. Ben, bir örgüt yöneticisi olarak suçlanıyorum. Hakkımızda yapılan operasyonlarla ilgili kendimiz hakkında haberler yapılmakta. Haber özgürlüğü denilen şey bu değil; bunlar kurgu, bunlar hayal" ifadelerini kullandı. Davanın duruşması yarın saat 10.30'a ertelendi.

Haberin Devamı

Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Saat 10.35'te başlayan duruşmada Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 26 tutuklu sanıkla, 21 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. İşte duruşmadan dakika dakika detaylar...

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASI YARIN DEVAM EDECEK

Yenidoğan çetesinin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın duruşması yarın saat 10.30'a ertelendi.

'BİR GÜNDE HAYATIM DEĞİŞTİ'

Tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım, "Şafak operasyonunda bir günde hayatım değişti. Şu an kaçma ihtimalim yok, telefonum zaten emniyette ve sabit bir ikamette ikamet ediyorum. Tahliyemi talep ederim, aksi halde adli kontrol şartı talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

'İHMALİ DAVRANIŞIM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'

Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş, “Bebek ölümleriyle ilgili sadece yanlış bilgi ilettiğim için suçlanıyorum. Otopsi sonucu olmasına rağmen bebek ölümlerinden suçlanıyorum. İşimi severek, iyi bir tempoyla yaptım; herhangi bir ihmali davranışım söz konusu değildir. Örgüt konusuna gelecek olursak da çoğu kişiyi tanımıyorum. Suçlamaları reddediyorum" dedi.

'BAŞKASININ İŞLEDİĞİ SUÇLARDAN DA SORUMLU DEĞİLİM'

Tutuklu sanık ambulans şoförü Fehmi Alperen, “Örgütle alakalı herhangi bir dahilim yoktur. Kamu kurumlarını dolandırmak gibi bir şeyim zaten olamaz. Epikrizi yazan ben değilim. Suç şahsidir, başkasının işlediği suçlardan da sorumlu değilim. Şafak operasyonunda da evde değildim, ben gittim telefonumu kendim teslim ettim. Tahliyemi talep ediyorum" şeklinde konuştu.

'KAÇMA ŞÜPHEM YOK'

Tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, “9 aydır tutukluyum. Tutuklandığımdan beri samimi bir şekilde ifademi verdiğimi düşünüyorum. Kaçma şüphem yok, delil karartma şüphem yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

'İNSALIKTAN ÇIKTIK'

Tutuklu sanık hemşire Hüseyin Günerhan, “Yaklaşık 9 aydır tutukluyum. Üzerime atılan suçlardan hakkımda herhangi bir delil yok. Kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmakla suçlanıyorum ama param yok. Ben neden tutuklandığımı düşünüyorum. Zaten insanlıktan çıktık. Sanık şüpheden yararlanır; şüphe var ama yararlanma yok. Ben ne için tutuklanmış olduğumu hala anlayamadım. Adalet daha hızlı yerine gelsin istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum. Bizim bundan sonra bir hayatımız yok. Raporlar değil, insanların dedikoduları konuşuluyor. Tahliyemi talep ediyorumö ifadelerini kullandı.

'HİÇBİR ÖRGÜT İÇERİSİNDE BULUNMADIK'

Tutuklu sanık doktor İlker Gönen, “Ben dahil burada bulunan sanıklardan hepsi mesleki sebeplerden görüşmüş olup örgüt söz konusu değildir. Hiçbir örgüt içerisinde bulunmadık. Dursun Eryılmaz iş için Fırat Sarı'yla görüşmüş, diğerleri de birbirleriyle iş için ya da farklı sebeplerle görüşmüş. Ben burada bulunan kimseyle hiçbir şekilde görüşmedim. Buradaki herkes, Medisense Hastanesi doktorları olarak birbirleriyle sadece iş gereğiyle görüşmüştür. Biz bir kere bile örgüt adına toplanmadık, bir konu konuşmadık, plan yapmadık. Düzensiz iletişimi bırakın, hiç iletişim kurmamış kişileri örgütle suçladılar. Örgüt lideri denilen kişiyle bir irtibatımın olmaması, bizim bir örgüt olmadığımızın en büyük göstergesi" dedi.

'28 YAŞINDAYIM, 3 TANE CEZAEVİ GÖRDÜM'

Tutuklu sanık hemşire Sümeyye Taşçı, “Meslek hayatım boyunca çok güzel çalıştığıma inanıyorum. Uzun süre çalıştığım bir doktorun asistanlığını yaptım, bu yüzden tutukluyum. Dolandırıcılık yaptığım söyleniyor. Böyle bir para hesabımda yok. Hesaplarımın incelenmesini istediğimi söylemiştim ama böyle bir inceleme yapılmadı. Böyle bir para yok, hiçbir mal yok, hiçbir mülk yok. 28 yaşındayım, 3 tane cezaevi gördüm. Çok ağır suçlar bizim kadar muamele görmüyordu herhalde. Ailemle görüşemiyorum, Kayseri'ye sevk edildim. Annemi arayıp ağlayamıyorum bile çünkü dakikam yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

'HÜCREDE KALIYORUM'

Tutuklu sanık hemşire Tuğçe Toptemel, “Yaklaşık 6 aydır tutukluyum. İl dışına sevk edilerek gönderildim. Burada da hücrede kalıyorum, ailemle görüşemiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

'MEDYA SİZE BASKI YAPTI'

Tutuklu sanık Başhekim Ali Dirik, “Dolandırıcılıktan tutukluyum ama Fırat Sarı ile anlaşma yapmadım. Savcılık bana ciro alıp almadığımı sordu ama ben ciro değil, sabit maaş alıyorum. Fırat'ı kovan benim. Fırat Sarı'dan para alsam onu niye göndereyim? Benim hesabımda beş kuruş yok. 13 tane başhekimden sadece ben miyim? Diğer başhekimler nerede? Herkesi tutukladınız, hemşireleri, doktorları tutukladınız. Medya size baskı yaptı. Neden tutukluyum, hala anlayabilmiş değilim. Fırat'la birlikte ben mi para kazandım?" ifadelerini kullandı.

'DOLANDIRMA VEYA ZARARA UĞRATMA OLMADI'

Tutuklu sanık doktor Şeyhmus Çelik, “Herhangi bir dolandırma veya zarara uğratma olmadı. Ne çalıştığım hastanelere ne de kendime menfaat sağladım. Tam tersine yanlış davranan personelin yanlış davranmasına müsaade etmedim. Ben suçsuzum, neden tutuklandığımı bilmiyorum" şeklinde konuştu.

'KANUNLARA SAYGIM SONSUZDUR'

Tutuklu sanık Hastane Genel Müdürü Murat Mantuş, “Yaklaşık 45 gündür tutuklu bulunuyorum. Tutuklanmamın sebebi özel bir hastanenin Genel Müdürü olmam. Genel Müdürlük makamı hastanelerde semboliktir. Genel müdüre bağlı makamlar fatura işlemleri ve denetim gibi makamlardır. Tıbbi herhangi bir sorumluluğumuz yoktur. Tutuklu olmamın tek sebebi delil karartma şüphesi. Ben açıkçası bu davada takipsizlik kararı bekliyorum. Ama ne olduysa geçmişte yaptığım bir şeyden dolayı medyada linç edildim. 13 celsenin 13'ünde de burada hazır bulundum. Benim kanunlara saygım sonsuzdur. Gördüğüm kadarıyla bütün deliller toplanmış, karartma şansım da yok, kaçma şansım da yok. Tutuksuz yargılanmamı talep ediyorum" dedi.

'NE KADAR MAAŞ ALDIĞIMIZI TBB'YE SORMANIZI İSTİYORUM'

Tutuklu sanık Doktor Mehmet Gürül, "Fırat Sarı burada nasıl linç edildiğimizi gayet güzel bir şekilde anlattı. Şu an tutukluyum, demek ki siz benim tutuklanmam gerektiğini düşündünüz. Tutuklanma talebime bakıyorum: kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmak, yani SGK'yı… Ben eğer kamuyu dolandırmışsam bundan bir kar etmem gerekiyor. Sayın mahkemeden ortalama ne kadar maaş aldığımızı Türk Tabipler Birliği'ne sormanızı istiyorum. Benim elde ettiğim kar yokken neden tutukluyum? Denetimli serbestlikle tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

'BUNLAR KURGU BUNLAR HAYAL'

Cumhuriyet Savcısı tarafından tutukluluğunun devamı talep edilen tutuklu sanıklardan Fırat Sarı duruşmada söz aldı. Sarı şu ifadeleri kullandı:

"Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili ya da bir dolandırıcı görmüyorum. Ben, bir örgüt yöneticisi olarak suçlanıyorum. Hakkımızda yapılan operasyonlarla ilgili kendimiz hakkında haberler yapılmakta. Haber özgürlüğü denilen şey bu değil; bunlar kurgu, bunlar hayal. Hiçbir mahkeme bu haberlere basın yasağı getirilmesine izin vermedi. Kamuoyu adımıza bir hüküm verdi. Haberlerde bir uzaylılara hizmet etmediğim kaldı. Kamuoyunda inanılmaz bir tatmin duygusu oluştu. Politikacılar kamuoyunu tatmin etmeye çalışıyor, birçok kişi kamuoyunu tatmin etmeye çalışıyor.

"TOPLUMSAL OLARAK BİZİ SİLDİNİZ; BİZ ÖLDÜK"

"Toplumsal olarak bizi sildiniz; biz öldük. Biz iğrenç varlıklar olduk, bebek katilleri olduk, kimseyi arayamaz olduk. Sesimizi kimse duymadı. Bizi tutuklayan sizler, medyanın çığırını aşmış haberlerini durdurmanız gerekiyordu. Biz, kamuoyunun yarattığı algı üzerinden yargılanıyoruz. Burada, bu algı varken, burada hukuk işlemiyor. Ben hapishanede insanlık dışı muamelelere maruz kalıyorum. Şu anda avukatlarım var, ancak adil yargılanmanın bütün hakları elimden alınmış durumda. Bu salonda, kimsenin bebek katili ya da örgüt lideri gördüğüne emin değilim; ama dışarıya çıktığımızda öyle görülüyoruz.

"MEDYADA ÇOK KORKUNÇ GÖRÜNTÜLER VAR"

Ben Sağlık Bakanlığı’ndan, eğer bebek sağlığını kötüye götürdüysek, bizden önceki bebek ölümlerine ve bizden sonraki bebek ölümlerine bakmalarını istiyorum. Biz, toplumsal olarak yok edildik. Medyada usulsüz haberlerin engellenmesi gerekiyor. Bir annenin bebeğini yoğun bakım ünitesine yatırması zaten travmadır. Medyada çok korkunç görüntüler var, bebek görüntüleri, bebek yoğun bakımı görüntüleri. Ben buradaki arkadaşlarımla çalıştığım için gurur duyuyorum ve yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum" dedi.

REDDİ HAKİM TALEBİ

Duruşma 30 dakika ara verilmesinin ardından saat 14.10 sıralarında yeniden başladı.

Yenidoğan Çetesi davasında sanıkların reddi hakim talebini 23. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirecek.

DURUŞMADA YARIM SAATLİK ARA

Tutuklu sanık İlker Gönen'in avukatı söz alarak, soruşturma savcısı Yavuz Engin'in sosyal medya hesabından, duruşma savcısı Kadir Kocakaya ile birlikte çekilmiş fotoğrafını paylaştığını belirtip, duruşma savcısının dosyadan el çektirilmesini talep etti.

Başka bir sanık avukatı ise mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiği iddiasıyla "reddihakim" talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.

DURUŞMA BAŞLADI

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma saat 10.35'te başladı. 18 Kasım'da Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan davada ara karar mahkeme heyeti tarafından 4 Aralık 2024'te açıklanmıştı.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.

İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

Sanıklarca hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

Bebek hastaların, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.

Esas amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi yerine maddi açıdan en fazla kazancın elde edilmesi olduğu iddianamede yer alıyor.

CEZA İSTEMLERİ

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Ayrıca 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

HASTANELERE KAYYUM GÖREVLENDİRİLDİ

Soruşturma kapsamında İstanbul ve Tekirdağ Çorlu'daki bazı hastanelerin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti. Ayrıca, Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla 13 hastane ve 3 şirkette Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak görevlendirilmişti.

"Yenidoğan çetesi"ne ilişkin başlatılan yeni soruşturma kapsamında, 11 şüpheli tutuklanmış, 3'ü hakkında adli kontrol şartı uygulanmış, 1'i ise savcılıktan serbest bırakılmıştı.

Söz konusu soruşturma sürüyor.

TUTUKSUZ 4 SANIK TUTUKLANDI

Mahkeme heyetinin ilk duruşmadaki kararı doğrultusunda, tutuksuz yargılanan sanıklardan TRG Hospitalist Hastanesi doktorlarından Mehmet Gürül, TRG Hospitalist Hastanesi İdari Müdürü Murat Mantuş, doktor Şeyhmus Çelik ve Esenler Güney Hastanesinin mesul müdürü doktor Ali Dirik tutuklanmıştı.

Ayrıca, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca "Yenidoğan çetesi"ne ilişkin hazırlanan yeni fezlekede, şüpheliler Hilda Keykubad, Dursun Eryılmaz, Seher Çuhadar ve Şeyhmus Çelik hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10'ar yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Şüpheli Mustafa Kemal Zengin hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek" suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Fezlekede, diğer 13 şüpheli hakkında ise farklı suçlardan değişen oranlarda hapis cezası isteniyor.

SAVCIYA İLİŞKİN ASILSIZ PAYLAŞIMLARA DAVA

Öte yandan "yenidoğan çetesi"ne ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanırken haklarında soruşturma devam ediyor.

"Yenidoğan çetesini çökerten savcıya el çektirildiği" yönündeki asılsız paylaşımlar üzerine yürütülen soruşturma kapsamında da 5 kişi hakkında da dava açılmıştı.

BAKMADAN GEÇME!