Kurultay umut verdi

Güncelleme Tarihi:

Kurultay umut verdi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2000 00:00

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

CHP Kurultayı olgun geçti. Umut verdi.. Delegeler, eski kurultayların aksine sağduyulu ve sakindi.

Çekişme ve çatışmalardan bıktıkları belliydi. Kararlı gelmişlerdi..

Ben coşkuyu da, içerikli konuşmaları da beğendim.

Kurultay, gerçekten umut verdi..

H H H

Olağanüstü Kurultay, CHP için iki açıdan yararlı oldu.

1- Üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi, sesi soluğu çıkmayan bir parti görünümünden Türkiye'nin gündemine oturdu.

2- Hizip çekişmelerinden bitap düşen CHP'de sürekli kısır iç çekişme ve çatışmalara son verme olanağı yaratıldı. Parti içi çekişmeler yerine dışa karşı mücadele için bu kurultay milat olabilir.

Altan Öymen de kurultay kararının yararına inanıyor::

- Eskiden bir tv programına çıkabilmek için göbeğim çatlıyordu. Kurultay kararından sonra programlara yetişemez oldum. Partime büyük hizmet yaptım.

Kurultaya olan ilgiyi görmeliydiniz. 500-600 civarında medya mensubu gelmişti. Yazarı ve çizeriyle, naklen yayınlarla, yorum ve haberlerle CHP arayıp bulamadığı fırsatı yakalamış oldu.

Sloganlar biraz şaşırttı.

Hasan Fehmi Güneş'e ‘‘İnadına örgüt, inadına sol’’ diye tempo tutuldu.

Baykal yanlıları, ‘‘İnadına Baykal, inadına sol’’ karşılığı verdi.

İnat ile siyaset bir arada olur mu?

Sirmen taraftarları, ‘‘Sefa başkan, CHP iktidar’’ derken, Öymen, sakin ve sessizdi.. Tribün şovuna gerek duymamıştı..

Hizipler iki noktada birleşiyordu. Mustafa Kemal Atatürk'ün adı geçince hizip mizip kalmıyordu. Ünlü marş çalınınca CHP'liler tek ses tek yumruktu:

‘‘Dağ başını duman almış/Yürüyelim Arkadaşlar’’

Deniz Bey, değiştiğini söylüyor. Ben pek değişiklik görmedim. Halkın CHP'den kopma nedenlerini hálá anlayamamış. Dediğim dedik çaldığım düdük! En çarpıcı söylemi, hizipçilik ve bölünmüş görüntüden rahatsız olması:

- CHP birbirinden nefret edenlerin konfederasyonu olamaz.

Evet, evet.. Bunu kendisi söylüyor.

Öymen, huzur ve barış içinde bir iktidar yürüyüşü vaat etti. Hasan Fehmi Güneş çok doluydu. CHP'nin nereye oturması gerektiğini iyi yakalamış:

‘‘6 oka sahip çıkmalıyız. Ezilen ve sömürülen kesimleri kucaklamalıyız. Emeği ile geçinenlerin partisi olmalıyız; işçi, memur ve emeklinin, köylü üretici ve esnafın, dar gelirli ve işsizlerin partisi olmalıyız.’’

Ben, Sefa Sirmen'in konuşmasını da çok beğendim. Net ve açıktı:

- Savaşı kaybeden kumandanların alkışlarla karşılandığı görülmemiştir. Hiçbir gerekçe, CHP'nin parlamento dışında kalmasını haklı kılamaz. Sekiz ay bana görev verin, CHP'yi birinci parti yapamazsam görevi bırakacağım!

Dört aday yarıştı. Ama, kurultay CHP'ye yakıştı.

Salona sığmadılar

Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nun 2400 kapasiteli olması dünkü kurultayda büyük izdihama neden oldu. Kurultaya yaklaşık 2 bin konuk, 600 gazeteci ve 1039 da delege çağrılınca, gelenlerin bir çoğu salona sığamadı. Sabah saat 07.00'den itibaren akın akın salona gelenler büyük izdiham yarattı. Konuk politikacıların bazıları da ayakta kaldı. Salona sığamayanlar salon dışına taştılar ve saatlerce ayakta beklemek zorunda kaldılar. Bunun doğal sonucu olarak da salona girip çıkmak büyük bir işkence halini aldı.

Taylan Özgür'ün kızkardeşi Güneş'i suçladı

1969'da Beyazıt Meydanı'nda faili meçhul bir cinayete kurban giden Taylan Özgür'ün kardeşi Hale Kıyıcı'nın kurultayda tek kadın genel başkan adayı olmak için yaptığı girişimler işe yaramadı. 120 delegenin imzasını topladığı halde, üyeliğini yenilemediği için adaylığı kabul edilmeyen Hale Kıyıcı, genel başkan adaylarından Hasan Fehmi Güneş konuşmasını sürdürürken kendisini protesto etti. Kıyıcı, Güneş'in konuşması sırasında kürsüye yürüyerek, ‘‘Tam bağımsızlık uğruna mücadele edenlerin dosyaları saklanarak bağımsızlık sağlanamaz’’ diye bağırdı.

Kıyıcı, genel başkan adaylığı kabul edilseydi, kürsüde ağabeyi Taylan Özgür'ün öldürülmesinin ardından ortaya çıkan soru işaretlerine yanıt arayacağını belirtirken, ‘‘İtalyan gladyosunun arkasından sosyal demokratlar çıktı. Korkarım Türkiye'de de çıkacak’’ dedi. Emekli yarbay Talat Turhan'ın on yıl önce yaptığı açıklamalarla 1978'de İçişleri Bakanı olan Hasan Fehmi Güneş'e, Taylan Özgür'ün dosyasını verdiğini belirten Kıyıcı, şunları söyledi: ‘‘Güneş neden susuyor? Dosya verilirken, Güneş'in yanında Baykal da varmış. Danıştay, İçişleri Bakanlığı'nı tazminat ödemeye mahkum etti. 50 yaşımı geçtim ama 70 yaşına da gelsem bu işin peşini bırakmayacağım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!