Konniçiva

Güncelleme Tarihi:

Konniçiva
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 01, 1998 00:00

Erdal GÜVEN
Haberin Devamı

Fuji manzaralı mezar

Japonların bu Fuji dağı meraklarının nereden geldiğini anlayabilmiş değilim. Sıradan bir yanardağ görünümünde, ama değil. Japonlara göre ilahi güçleri var. Bu yüzden Japonya'da, Fuji dağı manzaralı olan herşeyin fiyatı inanılmaz ölçüde yükseliyor. Ülkenin en pahalı golf kulüpleri, Fuji manzaralı olanlar. Fuji'yi seyrederek golf oynabilmek, insanlara büyük ayrıcalık getiriyor.

Fuji, Başkent Tokyo'ya 100 km uzaklıkta ama güneşli günlerde balkonundan Fuji dağının tepesi görünen evlerin fiyatları da normal evlere göre daha yüksek. Bizdeki tuvalet penceresinden bakıldığında çatıların arasından denizi gören evlerin, diğer evlere oranla daha pahalı olması gibi Tokyo'da da Fuji manzarası, ev fiyatlarını yükseltiyor.

Japon sanatçılar, yaşamlarında mutlaka Fuji'yi konu alan bir eser yapıyorlar. Hiç alakasız gibi görünen yerlere mutlaka bir Fuji dağı figürü yerleştiriyorlar. Kitaplarımın kapağını çizen ünlü Japon karikatürist Kumita bile, tüm kapak kompozisyonları içine mutlaka bir Fuji figurü oturtuyor.

Fuji dağı, Japonlar için o kadar önemli ki, bir deprem sırasında dağın tepesinin bir bölümü biraz çökünce adamlar ‘‘Aman Fuji'nin ilahi görüntüsü bozuldu deyip’’ hemen özel dolgu sistemleri ile eski haline getirmişler.

Hadi insanların ahir ömürlerinde Fuji'yi görme isteklerini anlarım ama ya öldükten sonra Fuji manzaralı mezarlarda yatmak isteyenlere ne demeli.

Fuji yakınlarındaki bir budist tapınağın uyanık rahipleri, tapınağın Fuji manzaralı olan bahçesini mezarlık haline getirip, pazarlamaya başladılar.

‘‘Fuji manzaralı mezarlarınızda rahat uyuyun’’ sloganı ile satılmaya başlayan mezarların fiyatları, inanılmayacak boyutlarda. Fuji dağını cepheden gören 4 metrekarelik bir alanın fiyatı 2.5 milyon yen yani yaklaşık 5 milyar TL. Bu sadece mezar yerinin fiyatı. Buna, Fuji manzarası altında düzenlenecek olan defin töreni ve budist inanışlara göre öldükten sonra alınması gereken budist isim ile ölüye verilecek hizmetler dahil değil.

‘‘Ben öldükten sonra hizmeti ne yapayım’’ demeyin. Japonya'da mezarlık işletmecileri müşterilerine hergün sevdikleri yemeklerden oluşan bir menü hazırlayıp, mezarlara servis yapıyorlar. İnsanların öldükten sonra yaşamaya başladıklarına inanılan budizm'de, ruhların karınlarını doyurabilmeleri için hergün düzenli yemek servisi yapılıyor.

Tüm bu hizmetlerin karşılığında, istenilen paraya bakınca, insan aklını kaçıracak gibi oluyor. Japonya'da ölümün yaşamaktan daha pahalı olduğunu biliyordum ama açıkcası bu kadar pahalı olabileceğini hiç aklıma gelmemişti.

Reklamın böylesi

Artık ek iş yapmaya karar verdim. Sadece karar vermekle kalmadım yeni işimi buldum bile. Yürüyen veya dikilen reklam tabelası olacağım.

‘‘Haydaa böyle de iş mi olur demeyin.

Olur. Hem dikilen veya yürüyen reklam tabelası olmak bugünlerde Tokyo'da pek moda. Tokyo belediyesi, kent içine asılacak olan reklam tabelalarından çok yüksek vergi almaya başlayınca, uyanık işyeri sahipleri de ayaklı reklam tabelalarını hizmete soktular.

Aslında sistem çok basit. Reklam sahipleri duvara asacakları tabelayı bir direğe monte edip, birinin eline tutuşturuyorlar. Adam elinde direkle bir saat boyunca kalabalık kaldırımda dikiliyor. Arada sırada kendi ekseni etrafında dönerek, tabelasını gelen geçene gösteriyor. Bunun karşılığında da 8 dolar kazanıyor. Eğer adamcağınızın tabelası ayıp konular içeriyorsa, alacağı saat ücreti 10 dolara kadar çıkıyor.

Hadi, aynı yerde dikilip, ona buna tabelanızı göstermek sıkıcı olabilir diyelim. O zaman ben de tren içinde dolaşan reklam tabelası olurum.

Günde ortalama iki saatlerini tren içinde geçiren Tokyo'luları hedef alan reklam ajansaları, tren içinde yürüyen ışıklı reklam tabelaları ile tüm yolculara ulaşmayı hedefliyorlar. Yapılacak iş çok basit. Sırtınıza bir ışıklı tabela asıyorsunuz, sonra da tren içinde bir yukarı bir aşağı dolaşmaya başlıyorsunuz. Tren içinde bir saat dolaşmanın karşılığı 15 dolar.

Eh çok da feda sayılmaz canım. Taş atıp da kolum mu yoruldu.

KEİKO

Keiko Roma sokaklarında yalnız başına dolaşırken yanına yaklaşan yaşlı bir dilenci sadaka ister. Sokakta dilenci görmeye alışkın olmayan Keiko, dilenciye dönerek ‘‘Özür dilerim ama ben sokakta tanımadığım kimselere para veremem’’ der

Yaşlı İtalyan dilenci sinirli bir ses tonuyla karşılık verir ‘‘Ne yapmamı beklerdiniz. Sizin sadaka vermeniz için büro mu açmalıyım?’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!