Kocam yaşıyor

Güncelleme Tarihi:

Kocam yaşıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2000 00:00

Haberin Devamı

İçinde arkadaşının da bulunduğu çekicisiyle denize uçan ve 24 gündür bulunamayan Turgay Akgöl'ün eşi ‘‘Kocamın hálá yaşadığına inanıyorum. Beni de bu inanç yaşatıyor’’ diyor.

Akgöl Ailesi'nin mutlu yuvasının yıkılmasına neden olan olay, 1999 yılının son günlerinde, 23 Aralık'ta meydana geldi. Bir trafik canavarı, Maslak Sanayi Sitesi'ndeki tamirhanede şoför olarak çalışan 28 yaşındaki Turgay Akgöl ile 22 yaşındaki tamirci Ferhat Çekmelik'in hayatını söndürdü. Maslak Atatürk Oto Sanayi Sitesi 2. Kısım 31. Sokak 1290 numaradaki Çağdaş Oto'da çalışan Turgay Akgöl, öğle saatlerinde, bitişikteki tamirhaneden tamirci arkadaşı Ferhat Çekmelik'le birlikte, Bebek'te arızalanan bir otomobili servise getirmek üzere yola çıktılar. Bu, Akgöl ve Çekmelik için sıradan bir işti. Hemen her gün, kendilerini arayan müşteriler, ‘‘Arabam arızalandı, gelip bakar mısınız’’ diyerek yardım istiyordu. Başlarına gelecek felaketten habersiz, Maslak'tan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü katılımına, köprü gişelerinden Küçükarmutlu'ya, oradan da Baltalimanı Sahil Yolu'na indiler. Hava hafif yağmurlu olduğu için, trafik oldukça yoğundu.

Çekici kuş gibi uçtu

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün Rumelihisarı Ayağı'na geldiklerinde, hiç kimsenin nasıl olduğuna anlam veremediği, korkunç bir olay yaşandı. Trafik çekicisinin şoförü Turgay Akgöl, bir ara trafiğin açılması üzerine, hızını biraz artırdı. Sarıyer istikametine giden yönde, trafik hala sıkışıktı. Köprünün tam altına geldiklerinde, 34 AS 211 plakalı Tempra otomobil, birkaç metre öne geçebilmek için, aniden direksiyonunu sola kırarak, ters yöne girdi. Akgöl, birden önüne çıkan otomobili son anda farketti. İş işten geçmişti, o da direksiyonu sağa kırdı. Ön sağ tekerleği hızla kaldırıma çarpan çekicinin sol arka kısmına da trafik canavarının kullandığı Tempra çarptı. İki ton ağırlığındaki koca çekici, bir otomobile daha çarptıktan sonra, havalandı ve kuş gibi uçarak denize düştü. Görgü tanıkları, bu anı şöyle anlattılar: ‘‘Çekicinin sürücüsü, önüne çıkan Tempra'ya çarpmamak için aniden direksiyonu kırdı. Tempra da çekiciye çarptı. Koskoca araç, kaldırıma çarpmanın da etkisiyle, Sarıyer'e gidiş istikametinin üzerinden ok gibi fırlayarak denize yöneldi. Her şey bir anda oldu.’’

Cüzdanı çıktı, kendisi yok

Şoför Turgay Akgöl ile tamirci Ferhat Çekmelik'in içinde bulunduğu trafik çekicisi, kısa sürede gözden kayboldu. Boğaz'ın bu bölümünde şiddetli akıntı olduğu için, hiç kimse denize atlamaya cesaret edemedi. Araçlarını yolda bırakarak Boğaz'ın kıyısında toplanan meraklı kalabalık, araçla birlikte denize uçan kişilerin dışarı çıkmasını bekledi boşuna. 10 dakika kadar sonra, suyun üzerine çıkan bir para cüzdanı, olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından denize uzatılan bir çengelle kıyıya çekildi. İçinden, Turgay Akgöl'e ait kimlik ve kredi kartları ile bir miktar para çıktı. Aradan bir saat geçti, ancak ne cüzdanın sahibi Akgöl, ne de arkadaşı Ferhat Çekmelik su yüzüne çıktı. Turgay Akgöl'ün cüzdanındaki bir kartvizit sayesinde, denize uçan aracın içindekilerin yakınlarına ulaşıldı. Daha sonra olay yerine gelen Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü'nde görevli dalgıçlar İhsan Altuntaş ve Erkan Odabaş, denize dalış yaptılar.

Boğazın en akıntılı yeri

Fırtına ve akıntıya rağmen yarım saat çalışan ancak çekiciye ve içindekilere ulaşamayan dalgıçlar, 40 metre derinliğindeki bu bölgenin, Boğaz'ın en akıntılı yerlerinden biri olduğunu belirterek, ‘‘Ayrıca çekicinin düştüğü yerden sonra Boğaz, aniden derinleşmeye başlıyor. Çekicinin tonajı ağır ancak yine de yer değiştirmiş olabilir. Fırtına nedeniyle görüş mesafesi çok az. Derine inemedik’’ dediler. Turgay Akgöl ve Ferhat Çekmelik'in denize uçtuğu trafik çekicisi, denizin dibinden, iki gün sonra çıkarılabildi. Ancak içinde hiç kimse yoktu. Dalgıçlar, denizin dibini saatlerce taradılar ancak sonuç alamadılar. Sonraki günlerde yapılan arama çalışmaları da umutsuz şekilde noktalandı.

Kulağı hep zil sesinde

Mine Akgöl, eşi Turgay'ın öldüğüne inanmıyor. Kızı Merve, henüz bir yaşında. Merve henüz, babanın ne demek olduğunu bilmiyor. Ancak bayram hediyesi olarak aldığı oyuncak ayısını çok seviyor. Sanki babasından kalan bir yadigar olduğunu biliyor gibi. Annesi, ‘‘Başka hiçbir oyuncağı ile oynamıyor’’ diyor. Mine Akgöl'ün kulağı, sürekli telefon ve kapı sesinde. Her an kapı çalacak ve ‘‘Karıcığım ben geldim’’ diyerek boynuna atılacakmış gibi hissediyor kayıp kocasını. Ya da gecenin bir yarısı telefon edip, ‘‘Kaza süsü vererek, bir süre ortadan kayboldum’’ demesi an meselesiymiş gibi geliyor ona. Konuşurken gözleri dolan genç kadın ‘‘Kocam bir yerlerde yaşıyor sanki. Günlerce arandı ancak cesedi bulunamadı. Milyonda bir bile olsa yaşıyor olması muhtemel gibi geliyor bana. Beni ayakta tutan bu. Bu umutla yaşıyorum’’ diyor. Kızını bağrına basıyor ve umutla bekliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!