Kayıp evrakın sırrı

Güncelleme Tarihi:

Kayıp evrakın sırrı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 1998 00:00

Haberin Devamı

Türkbank ihalesine mafyanın karıştığına ilişkin Emniyet'in yazısı 3 Ağustos günü, saat 17.10'da Başbakanlığa teslim edilmiş gözüküyor. Aynı çerçevede bir yazı da, ertesi gün Merkez Bankası'na ulaştırılmış. Peki o halde...

Hükümet ve ekonomi bürokrasisinde büyük çalkantıya yol açan Türkbank skandalındaki muammanın başlangıcı, 3 Ağustos 1998 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü'nden özel bir kurye ile Başbakanlığa gönderilen istihbarat notuna gidiyor.

Bu, ‘‘Gizli’’ damgası taşıyan, üzerinde ‘‘Başbakan Mesut Yılmaz’’ diye yazan ‘‘Hizmete Özel’’ bir yazı.

Emniyet Genel Müdürlüğü kuryesi, yazıyı Başbakanlık'taki görevliye teslim ediyor ve ‘‘evrak teslim alındı’’ belgesini de kendisine imzalatıyor.

SAAT 17.10 Emniyet kuryesi yalnızca imza almakla yetinmiyor, teslim saatini de not düşüyor. Buna göre, evrak Başbakanlık tarafından saat 17.10'da teslim alınmış.

Bu tarihin önemi şurada. Ertesi gün, yani 4 Ağustos tarihinde aylardır üzerinde büyük gürültüler koparılan ve Alaattin Çakıcı'nın müdahil olduğu yolunda yaygın tartışmalara yol açan Türkbank ihalesi yapılacak.

EMNİYET UYARIYOR

İşte Emniyet, 3 Ağustos tarihinde gönderdiği bu yazıda Başbakan Mesut Yılmaz'a ihaleye mafyanın karıştığı ve bazı işadamlarının ihaleden çekilmek zorunda kaldığı yolundaki bilgilerini aktarıyor.

İhale ertesi gün yapılıyor ve 600 milyon dolarla en yüksek teklifi veren müteahhit Korkmaz Yiğit'in üzerinde kalıyor. Aynı gün, ihalenin sonuçlanmasından birkaç saat sonra Emniyet Genel Müdürlüğü yine özel bir kuryeyle bu kez Merkez Bankası'na bir istihbarat yazısı gönderiyor.

Bu yazı, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in 24 Haziran tarihinde Emniyet'e gönderdiği ve Türkbank ihalesine katılan gruplarla ilgili sakıncalı bir durum olup olmadığını sorduğu Emniyet'in yanıtını içeriyor.

Yanıt tam beş hafta sonra gönderilmiş. Buradaki gecikmenin nedeni, Emniyet'in yazıyı aldığında elinde sağlam verilerin bulunmaması. Yazı üzerine harekete geçen Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ilgili birimleri kapsamlı bir soruşturma yürütüyorlar. İstenen sonucun alınması haftalar süren teknik izlemenin ertesinde ortaya çıkıyor.

İşte, bu yazının içeriği aslında Emniyet'in bir gün önce Başbakan 'a ayrıntılı olarak aktardığı istihbarat verilerinin özetini içeriyor. Bu yazı da, ihaleye mafyanın karıştığı kanaatini bildiriyor.

ERÇEL’E ELDEN

Emniyet kuryesinin bizzat makam odasına girerek, Gazi Erçel'e elden teslim ettiği bu yazı ‘‘Gereği İçin’’ diye başlıyor.

Bir başka deyişle, Erçel, yazıyı teslim aldığı andan itibaren ‘‘gereğini yapma’’ sorumluluğunu da üstleniyor.

Aynı yazının bir kopyası, aynı gün ‘‘bilgi için’’ Başbakanlığa da gönderiliyor.

Bir başka anlatımla, Başbakanlık 3 Ağustos ve 4 Ağustos tarihlerinde Türkbank ihalesi konusunda hemen harekete geçmesini gerektiren iki ayrı yazı almış durumda.

İlginçtir ki, ne Merkez Bankası Başkanı Erçel, ne de Başbakan Yılmaz, Emniyet'in uyarı yazıları üzerine harekete geçmiyorlar, ihaleyi askıya alma yönünde bir adım atmıyorlar.

Burada işi oldukça karmaşık bir görüntüye sokan bir başka nokta daha var. O da, Başbakan Mesut Yılmaz'ın kendisine bu yönde bir yazının ulaşmadığını belirtmesi. Başbakan, bu yazıdan haberdar olmadığını söylüyor.

Akla bir dizi olasılık geliyor. Birincisi, yazının Başbakanlık tarafından teslim alındıktan sonra bina içinde ihmal sonucu kaybolması. İkincisi Başbakanlık'taki gizli bir elin bu yazıyı kaybetmiş olması.

Hangi olasılık geçerli olursa olsun, Başbakanlık'ta bir karambolün yaşandığı aşikar.

İşte bu yüzdendir ki, Başbakan Mesut Yılmaz önceki gün Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Sabuncu'ya kayıp yazının akıbetinin aydınlatılması konusunda talimat vererek, soruşturma açtırıyor.

Tam bu noktada, Başbakanlık çevrelerinde yürütülen bir tartışma da var. O da Emniyet'in yazının tesliminde izlediği yönteme ilişkin.

Bu tür gizli evraklar genellikle Başbakanlık'taki Kozmik Daire'ye teslim edilirken, Emniyet burada Genel Evrak üzerinden gitmeyi tercih ediyor.

SKANDALIN 2. BOYUTU

Ancak, bu noktada hangi kanaldan gidildiği tartışması, işin özü dikkate alındığında ikinci plana düşüyor. Çünkü Emniyet Genel Müdürlüğü de ‘‘İster kozmik daire, ister genel evrak olsun, evrak Başbakanlığa ulaştı mı, ulaşmadı mı?’’ sorusunu yöneltme hakkına sahip.

Skandalın bir de ikinci boyutu var:

Merkez Bankası Başkanı Erçel, Emniyet'in ihaleyle ilgili uyarı yazısını aldıktan sonra neden gereğini yerine getirmedi? Erçel, henüz kamuoyuna bu konuda inandırıcı bir açıklama yapabilmiş değil. Yakın çevresinin savunması şöyle:

‘‘Bize gelen yazının üzerinde bilgi için Başbakanlığa da gönderildiği yazılıydı. Biz Başbakanlığın üzerine gittiğini düşünüyorduk. Kötü niyetimiz söz konusu olamaz. Çünkü şüpheye katılıp Emniyet'ten yazıyı isteyen, süreci başlatan biziz. Ayrıca ihale sonrasında dosya bankanın devir işlemlerini yapmak üzere Hazine'ye gönderilmiştir. Başbakanlığın ondan sonraki aşamada Hazine'ye gerekli telkinleri yaptığını varsaydık.’’

UYARAMAZ MIDI? Erçel, böylesine hassas bir konuda Yılmaz'ı doğrudan uyaramaz mıydı? Erçel'in yakın çevresi, bu soru karşılığında tebessüm etmekle yetiniyor. Bu tebessümün içinde hangi mesajın yattığı tartışmaya açık.

İlginçtir ki, bütün bu skandalda Emniyet'in yazısını en son öğrenen kişi Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen. Hazine Müsteşarı, olayı CHP milletvekili Fikri Sağlar'ın 13 Ekim tarihinde Alaattin Çakıcı ile Korkmaz Yiğit arasındaki telefon konuşmalarının bandını açıklamasıyla öğreniyor ve iki saat sonra devir işlemini durduruyor.

HAZİNE HABERSİZ

Erçel'e yazının gittiği 4 Ağustos tarihi ile Sağlar'ın açıklamayı yaptığı 13 Ekim tarihi arasında iki aydan fazla bir zaman geçiyor ve Dinçmen'in hiçbir şeyden haberi olmuyor. Dinçmen, dün Hürriyet'e gönül rahatlığıyla şöyle konuştu:

‘‘Ben 16 Ekim tarihinde de bu konuda yaptığım açıklamamım arkasında duruyorum. Türkbank'ın hisselerinin devrine izin verilmesinde Müsteşarlığıma herhangi bir merciden izin verilmesini olumsuz yönde etkileyecek sözlü ya da yazılı hiçbir bilgi ve belge intikal etmemiştir.’’

Dinçmen, herhangi bir uyarı gelmediği için 9 Eylül tarihinde Hazine'nin Türkbank hisselerinin Yiğit'e devrine ilişkin yazısına imzasını koymakta tereddüt göstermemiş. Ancak, bunu yaparken Dinçmen'in devir protokolüne Hazine'yi güvence altına alan bir dizi koşul koyduğu anlaşılıyor.

Bu noktada Erçel'in yakın çalışma arkadaşı Yener Dinçmen'i telefonla arayıp uyarması gerekmez miydi?

Pek çok gözlemci, ‘‘Evet, gerekirdi’’ diye konuşuyor.

Görüleceği gibi, olaylar bu şekilde yan yana konulduğunda uyarı yazılarının Başbakanlık'ta kayboluşundan Merkez Bankası'nın istihbarat notu karşısında hareketsiz kalmasına kadar uzanan büyük bir karambol yaşanıyor.

Buradaki soru işaretleri büyük ölçüde Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun Gazi Erçel'e yönelteceği şu sorunun yanıtıyla aydınlanacak:

‘‘Size gereği yapılmak üzere gönderilen bir uyarı yazısı hakkında neden gereğini yapmadınız?’’

Burada bütün senaryoları altüst edecek bir olasılık var. O da, Erçel'in müfettişlere ya da kamuoyuna çıkıp ‘‘Ben Başbakan'a da bu konuyu aktarmıştım’’ demesi.

Erçel'in bu yönde konuşması, Başbakan Yılmaz'ı doğrudan sorumluluk altına sokabilir.

Erçel'in tutumu açısından gariplik yaratan bir son dakika olayına da dikkat çekelim. Erçel'in Türkbank ihalesinden sorumlu olan Başkan Yardımcısı Aydın Esen geçen pazar günü iki haftalık bir eğitim programı için Avustralya'ya gitti.

Soruşturma içinde bilgisine başvurulacak olan Esen'in bu ani yurtdışı gezisi ister istemez soru işaretlerine yol açıyor.

Yılmaz açısından bakıldığında ise zihinleri karıştıran şu çelişki karşımıza çıkıyor.

Yılmaz, bir şekilde Türkbank ihalesiyle ilgili bir istihbarat uyarısı üzerine harekete geçmiyor, bu yazıyı almadığını söylüyor.

ÇELİŞKİ İÇİNDE ÇELİŞKİ

Diğer yandan da daha sonraki bir aşamada bütün bürokratik birimlere Korkmaz Yiğit'le ilgili soruşturmanın derinleştirmesi talimatını veriyor, kamuoyuna ‘‘Kime kadar ulaşırsa ulaşsın, sonuna kadar gidin’’ açıklamasını yapıyor.

Çelişki içinde, bir başka çelişki daha var:

Bu karambol yaşanırken, Korkmaz Yiğit, medyada atılımlar yapıyor ve bu süreç içinde Başbakan Yılmaz, Yiğit ile birkaç kez biraraya geliyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!