İzmit Körfezi'ndeki faylar kırılırsa

Güncelleme Tarihi:

İzmit Körfezindeki faylar kırılırsa
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 1999 00:00

Haberin Devamı

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Sismoloji Laboratuvarı Şefi Doç Dr. Ali Pınar, İzmit Körfezi’nin bitiminden başlayıp Şarköy’e kadar uzanan 150 kilometrelik bölümdeki fayların aynı anda kırılmasıyla İstanbul’da büyük bir deprem olabileceğini, fayların tek tek kırılması halinde ise büyük bir depremin yaşanmayacağını söyledi.

Kandilli Rasathanesi’nden düzenlenen basın toplantısında, gazetecilerin İstanbul’da meydana gelebilecek depremin büyüklüğü hakkında bir sorusu üzerine, Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın da dün belirttiği gibi, Marmara Bölgesi’nde iki sismik boşluk olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Pınar, şöyle devam etti:

“İzmit Körfezi’nin bitiminden başlayıp Şarköy’e kadar uzanan 150 kilometrelik bölümdeki bütün faylar tek bir depremle kırılabilir. O zaman çok şiddetli bir deprem olabilir. İkinci bir olasılık ise Marmara Denizi’ndeki her bir fay, tek tek kırılabilir. Bu durumda olabilecek depremler 6-6.5 arasındadır. Yani çok büyük depremler olamaz. Tamamı kırılırsa 7’den biraz büyük olabilir.“

Doç. Dr. Pınar, Şarköy civarında olabilecek bir depremin İstanbul’u nasıl etkileyeceği sorusu üzerine de bu bölge ile Gölcük’ün İstanbul’a uzaklığının hemen hemen aynı olduğunu, dolayısıyla buradaki bir kırılmanın etkisinin de Gölcük’teki ile aşağı yukarı aynı olacağını tahmin ettiklerini belirtti.

Şu anda yaşanan artçı şokların Marmara Bölgesi’nde yaşanacak bir depremin büyüklüğünü etkilemeyeceğini de vurgulayan Ali Pınar, olası bir depremde de Marmara Denizi’nin çevresindeki kıyılarda yer alan binaların yıkılmamasının, zeminine ve dayanıklılığına bağlı olduğunu söyledi. Doç. Dr. Pınar, 17 Ağustos depremiyle bu bölgede büyük bir sistemin harekete geçtiğini hatırlatarak, yaşanan sarsıntıların Marmara Bölgesi’nde beklenen depremle hiçbir ilgisini olmadığını ifade etti. Türkiye’de yıkıcı bir depremin herhangi bir yerde veya herhangi bir zamanda olma riskinin yüzde 63 olduğunun Prof. Dr. Işıkara tarafından da sürekli ifade edildiğini belirten Doç. Dr. Pınar, „Türkiye dinamik bir ülke. Türkiye’de, her 2-3 yılda bir yıkıcı hasar verici bir deprem meydana geliyor. 17 Ağustos depremiyle de hareket etmeye başlayan kütle, sistemin doğusunu da batısını da etkileyebilir“ dedi.

Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın Akyazı’da bir deprem beklendiği şeklindeki açıklamalarına değinen Sismoloji Laboratuvarı Şef Yardımcısı Dr. Doğan Kalafat da 17 Ağustos depremiyle ilişkili Gölcük’ten başlayıp Gölcük-Sapanca, Sapanca-Akyazı, Akyazı-Gölyaka arasında olmak üzere 3 parça kırıldığını ve bunun ortalama uzunluğunun da 110 kilometre olduğunu söyledi.

Akyazı yakınlarında olan parçada büyük bir artçı şok meydana gelmediğini, parçalar halinde ve birbirlerin değişik açılardan bağımlı olan faylarda bir deprem olduğunda en zayıf olan parçasının kırıldığını, bazı parçaların ise kırılmayabileceğini anlatan Dr. Kalafat, şöyle devam etti:

„Bunlar da büyük artçı şoklarla ya da zaman içerisinde küçük küçük artçı şoklarla kırılabilir. Yani enerjisinin tümünü boşaltabilir. Böyle yaklaşırsak, burada 5’in üstünde artçı sarsıntı olmamış. Bunu iki şekilde yorumlayabiliriz. Birinci olasılık, bu parçacıkta fay üzerinde bir bariyer, engel olmuştur. Bu engel bu kırılmayı engellemektedir. Fakat zaman içerisinde küçük artçı sarsıntılarla bu bariyer kırılabilir ve oradaki enerji açığa çıkabilir veya burası küçük artçı sarsıntılarla kırılmayabilir. Biraz daha enerji biriktirebilir ve bu enerji büyük artçı sarsıntıyla da açığa çıkabilir. Burada vurgulanmak istenen büyüklük, 5.6-5.7 büyüklüğündedir.“

17 Ağustos’daki 7.4’lük depremin çok büyük bir deprem olduğunu ve bu depremden sonra bu fay hattının kırılan kısmın iki ucunda da enerji birikimi söz konusu olduğunu anlatan Dr. Kalafat, „Buna zaman vermek mümkün değildir. Ama (riskli bir bölgedir) diye tanımlamıştır, Ahmet Bey... Belki de küçük artçı şoklarla boşalacak orası“ diye konuştu.

Dr. Kalafat, kırılan bir alan içerisinde kalan küçük bir parçanın bu kadar büyük enerji üretmesinin fizik olarak mümkün olmadığını söyledi.

En büyük deprem ile en büyük artçı şok arasındaki farkın 1 olduğunu vurgulayan Doç Dr. Pınar, „Beklendiği açıklanan 6.2 büyüklüğündeki artçı şok, Akyazı civarı için değil, 12 Kasım’da kırılan Bolu Düzce fay hattı için geçerlidir“ dedi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!