İstanbul'u dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 1999 00:00

Haberin Devamı

ALKIŞLAR

Başkan Perşembe günleri sizlerle

KARTAL

Göreve yeniden seçilen Kartal Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Her hafta perşembe günü saat 9.00 ile 13.00 arasında Beyaz Masa'da Başkan Yardımcıları ve ilgili birim müdürleriyle birlikte halkın sorunlarını dinleyerek çözüm üretmeye çalışıyor.

Başkan Sekmen, alt yapının Kartal'da % 99 oranında bitirildiğini, bu nedenle yapılan toplantılarda dile getirilen sorunların daha çok başka kurumların hizmetlerininin noksanlığından kaynaklandığını belitiyor.

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

Yol magandaları

ATAKÖY

Geçen hafta yol teröristerini konu etmiş ve ‘‘bize bildirin’’ demiştik. Aldığımız telefon, e-mail ve fakslara bakıldığında, trafikte seyreden herkesin mutlaka bir şekilde yol tetörüne maruz kalmış olduğu görülüyor. İşin ilginç yanı, teröre maruz kalanlar, o denli dehşet içinde kalıyorlar ki, o anda plaka tesbiti yapabilenlerin sayısı çok az. Biraz olsun yol teröristlerini caydırabilmek içinse plaka teşhir etmekten başka çare yok gibi görünüyor. Yine de bir okurumuzun gönderdiği e-mail'i yayınlıyoruz:

‘‘Dünkü yazınızdaki gibi dayak yemedik ama 5 Mayıs Çarşamba günü sanırım 14.00 sularında metalik gümüş bir BMW Z3 marka spor araç Ataköy'den E5 karayoluna çıkarken 9. Kısım'a girişin başındaki trafik ışıklarının biraz ötesinde bize tehlikeli anlar yaşattı. Yoğun trafikte arabamızı sürürken önümüzdeki araç ile aramızda bir arabalık mesafeden ancak biraz daha fazlası varken, hiç sinyal vermeksizin, çok hızlı ve tehlikeli bir şekilde,araya girip çarpışma tehlikesi yaratmış ve aynı şekilde diğer arabalara makas atmaya devam ederek gözden kaybolmuştur. Olay saniyeler içinde gerçekleştiği ve o sırada yanımda olan annem panik yaşadığı için arabanın plakasını alamadım. Ama dünyada James Bond'un arabası diye ünlenen bu marka arabadan zaten İstanbul'da çok az zayıda var. Ayrıca Yeşilyurt-Yeşilköy'de yayalara açık bölgelerde araçlarıyla dolaşanlardan bıktığımızı da söylemek isterim.’’

Çınar ağacı tarihe karıştı

KOZYATAĞI

İstanbul'un hemen her semtinde mutlaka bir ‘‘o ağaç’’ denilebilek eski ağaçlar vardır. Genellikle zamana tanıklık etmiş tarihi çınarlar, özel bir anlam katarlar bulundukları yerlere. Ama kimi zaman da kentin yapılaşması yüzünden, doğal ortamından alınarak kafes içine yerleştirilmiş ender rastlanan vahşi bir hayvan gibi sıradışı yerlerde yalnız bir ağaç olarak kalırlar. Bu, aslında onlara verilen önemin bir göstergesi. Yol yapılsa da ağacın yola feda edilmediği birçok örneğe rastlanabiliyor kentimizde.

Ancak Kozyatağı'ndan bize e-mail gönderen bir okurumuz, işte böyle ‘‘yalnız’’ bir çınarın artık tarihe karıştığını üzülerek bildiriyor.

Kozyatağı çevreyolu çıkışında yolun ilk hizmete açılışından beri iki şerit arasında bulunan oldukça yaşlı bir çınar, önce 2 Mayıs tarihinde bütün dalları kesilerek salt gövde halinde bırakılmış. 7 Mayıs günü ise artık gövde de kalmamış.

Okurumuz, aynı yerde bulunan iki çınar ağacının da aynı akıbete uğramasından endişe ediyor.

Altyapıda sorun var

MALTEPE

Maltepe, Feyzullah Mahallesi, Kartallı Sokak'tan yazan bir okurumuz, sokaklarındaki bir sorunu dile getirmiş: Yıllardır belli aralıklarla süren bu sorun, sokakta, işlevini yerine getirmeyen ve 'kara kanal' olarak adlandırılan sistemden kaynaklanıyormuş. Kanalizasyon tıkanıklıklarında bodrum katları su bastığı gibi, yağmur suları da bodrumlarda birikmekteymiş. Okurumuz, sokaktaki birçok evde bu sorunun yaşandığını, ayrıca kanalın döşeli olduğu alanda, başka mahalllerde de bu sorunun yaşandığını bildiriyor. Yıllardır bu mahallede oturanların söylediklerine göre bina sayısının artması yüzünden kanalın yetersiz kalması, girişimlerin ancak geçici olmasıyla sonuçanıyormuş. ‘‘Bir evde sorun çözümlense, bir başka evde sorun patlak veriyor’’ diyor okurumuz. Okurumuz, haklı olarak rutubet, koku, ve pis suyun insan sağlığını tehdit ettiğini ve sürekli var olan nemin belki binaları da tehdit ettiğini belirtiyor.

Mahalle sakinleri konuyu deflarca İSKİ'ye bildirmişler ancak kalıcı bir çözüm elde edilememiş. İyi bir çözüm, alt yapı çalışmalarında bir düzenleme gerektiriyor gibi...

Piknik paradoksu

ÇAMLICA

‘‘Piknik yapmayı bilmiyoruz’’ başlığı ile sütünlarımızda çıkan yazı birçok okurumuzu harekete geçirdi. Kentimizde piknik alanlarını nasıl kötü kullandığımıza dair örnekler çoğaldıkça çoğalıyor.

Acıbadem'den arayan bir okurumuz, Çamlıca'da piknik yeri olarak düzenlenen yerde piknik manzaralarını aktardı bize:

‘‘Geçen Pazar gittim. Çamlıca'da 'O ağacın altı' diye bilinen bir yer var. Orayı piknik olanı olarak düzenlediler. Masa ve oturacak yerler var. Ancak o denli pis kullanılıyor ki. ortalığı çöp götürüyor. Bir görevli aradım, bulamadım. Ama görevli de olsa acaba fark edecek mi? Çöp bidonlarının fazla olmayışı da dikkatimi çekti. Ama zaten çok sınırlı sayıda çöp bidonu varken piknikçilerin davranışı da ayrı bir konu. İnsanlar bidonun yanından geçerken yiyecek çölerini bidona değil yere atıyorlar. Kimse de kimseyi uyarmıyor. ‘

Peki bize ne gerekiyor? Çöpümüzü bidona değil de yere atmamızı acaba ne önleyebilir? Uyarılmayı mı bekliyoruz? Peki bunun için uyarılmak hoş bir şey mi?

Bir okurumuz, bir önceki haftadan kalan piknikçi çöplerinin arasında ertesi hafta piknik yapanlar olduğunu söylemişti.

Bu işte gerçekten bir tuhaflık var. Bir tür mantık yanlışlığı gibi. Hani neredeyse piknik yapmak ‘‘zorunlu’’ hale getirilse, çöp konusunda şikayetçi olacağımız yetkilileri arayacakmışız gibi geliyor.

Yoksa biz herşeye razı mıyız?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!