İstanbul'u dinliyorum

Güncelleme Tarihi:

İstanbulu dinliyorum
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 1999 00:00

Nilgün GEDİKOĞLU
Haberin Devamı

BU OLAYIN TAKİPÇİSİYİZ

Seçim ıstıraba dönüştü

Türkiye'nin birçok büyük kentinde olduğu gibi pazar günü İstanbul da yine büyük bir seçim ıstırabına sahne oldu. Saatlerce kuyruklarda bekleyen seçmenler, sabaha kadar korkunç kalabalıkların içinde itiş kakış sandık pusulalarını teslim etmeye çalışan görevliler, işi başından aşmış saymanlar...

Bu konuda çok telefon aldık. Seçimde görev yapan pek çok kişi basın mensuplarına da sitem etti: Görevli bir kişi, ‘‘Oy pusulalarının teslim sürecinde yaşanan saçmalığı, ıstırap haline gelen teslim işleminde sabahın dördünde çektiklerimizi ne görüntüleyecek, ne de okurlara aktaracak tek bir gazeteci göremedik’’ diyordu.

Ancak bizler de gözlemci olduğumuz yerlerde uygulamalara tanık olduk. Bunlardan biri de Gaziosmanpaşa ilçesiydi. Gaziosmanpaşalılar yaklaşık iki bin sandıkta oylarını kullandılar. Kullanılan oyların kayıtlara geçirilmesi için adliye binası seçilmiş. İlçenin dört ayrı bölgesi için görevli dört hakim de seçim kurullarının başına getirilmiş. Ancak bu hakimlerin aldıkları garip bir karar yüzlerce insanın saatlerce eziyet çekmesine neden oldu.

Kürsü hırsı

Adliye binasının, oy torbalarını getiren sandık görevlilerinin rahatça sığabileceği çok uzun ve geniş koridorları var. Sayımları üstlenen bilgi-işlem şirketi bunu göz önüne alarak sistemlerini koridorların en sonuna kurmuş. Ancak hakimlerin isteği üzerine bütün sistemler sökülüp, koridorun ortasındaki duruşma salonlarına alınmış. Gerekçe mi? Hakimlerin oturdukları kürsüden sonuçların girildiği bütün bilgisarları görmek istemeleri.

İş böyle olunca da kocaman adliye koridorlarının yarısından fazlası atıl duruma geldi ve kalan yarıya yığılan insanlar adeta birbirini çiğnedi. Saatlerce kımıldamanın imkansız olduğu koridorlarda kan ter içinde bekleşen sandık görevlilerinin ve partililerin protestoları da boşunaydı, çünkü biz basın mensupları bile kalabalığı yarıp da bir üst ya da alt kata ulaşamadık. Bulunduğumuz katlarda uzun süre mahsur kaldık.

Görevliler arasında hanımlar ve yaşlı insanlar da vardı. Kimisi sıcaktan ve kalabalıktan bayılmanın eşiğine gelirken, biraz daha genç ve dayanıklı olanları sinirlerini diğer görevlilerden çıkardı, kavgalar çıktı. Ama varsın olsundu, hakimler duruşmalardan kalma alışkanlıklarını devam ettirmişlerdi ya bu kafiydi.

Sistemi kuran şirketin sorumluları da bu yersiz karara bir anlam verememişlerdi. 'Fazladan malzemeye ve zaman kaybına neden oldu, üstelik bunca işimizin arasında bir de bu sıkışıklık çıktı başımıza' diyen bilgisayar uzmanları gerektiği anlarda diğer katlarla bağlantı kuramamaktan şikayet ediyordu. Kalabalık nedeniyle, üst kattaki bilgisayarlaradan disketlere yüklenen bilgilerin merkeze gelmesi en azından yarım saat sürüyordu!

Bir garip inat koskocaman bir ilçede seçim sayımını ıstırap haline getirdi. Hadi hata yapılmış bir kere, peki bunun için onca insandan bir özür dilenecek mi? Dilenecek olursa yayınlayacağız.

YÖNETENLERİN DİKKATİNE

DENİZYOLLARI

Sefer sayısı artmalı Bostancı'da oturan ve iş yeri Cağaloğlu'da olan okurumuz, ulaşımda deniz yolunu kullanıyor. Eminönü'nden Bostancı'ya akşamları sadece 18.30'da vapur kalkmaktaymış. ‘Tıklım tıklım bir yolculuk ediyorsunuz; eğer yetişemezseniz bu kez de saatlerce yollarda kalıyorsunuz,’’ diyen okurumuz, vapur seferlerinin artmasını istiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!