İstanbul'dan Umman'a çini

Güncelleme Tarihi:

İstanbuldan Ummana çini
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 1999 00:00

Haberin Devamı

1958'den beri seramik üreten Gorbon, Umman Sultanı'nın yaptırdığı caminin duvar karolarını hazırlıyor

Gorbon ailesi seramiğe mimar olan baba Rebii Gorbon'la başladı. Rebii Gorbon'un hobi olarak yaptığı seramik 1958'de profesyonelleşti. İlk önce sofra eşyası ürettiler. 1965'de karo üretime geçtiler, ama sofra ve ev eşyası üretimini hiç bırakmadılar. 1985'de Rebii Gorbon şirket yönetimini oğlu Aziz Gorbon'a bıraktı.

Gorbon ailesi nasıl girdi bu sektöre?

Babamın hobisiydi seramik. Evimizin bahçesinde fırın vardı, orada pişiriyordu yaptıklarını. Hobisinden kaynaklanan aşırı merakı ve devamlı yenilik arayışı onu bu işi profesyonelce yapmaya itti. 1985'de yönetimi ben devraldım. Babamın döneminden beri sofra eşyası üretiyoruz. Renkli, el dekorlu sofra eşyası. Babam bu işe el atmadan önce sadece münferit sanatçılar tarafından yapılıyordu. Duvar panolarını büyük ölçekli uygulayan babamdı. İlk dekorlu duvar fayansını da o yaptı. Yine yer seramiğini ilk yapan Gorbon. Bunlar küçük ölçekli yapılıyordu. 1965'te karo üretimine geçtik.

Endüstriyel seramik alanına siz de girdiniz. Mecburiyet mi sizce?

Hayır. Ama seramik öyle bir işkolu ki, muhtelif dallarına girmek önüne geçilmez bir tutku haline geliyor. Babamın fayans üretimine geçmesinde bu var. Ayrıca o zaman Sanayi Kalkınma Bankası teşvik veriyordu. Biz o zaman fayans ve karo üretimini butik tarzında yaptık. Yani özel sipariş üzerine çalışılıyordu. Banyo yaptırmak isteyenler bize gelip arzularını söylüyor, biz de sadece onlara has banyo yapıyorduk. 65'te fayans üretiminin ardından yer karosu üretmeye başladık. 1985'de fayans üretimini durdurduk ve bütün ağırlığımızı obje seramiğine yönelttik. İhracat ağırlıklı.

En çok hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?

İhracata yönelme nedenimiz o günkü ekonomik şartlardı, Bugün üretimimizn yüzde 80'ini ihrac eder hale geldik. Avrupa ülkeleri ağırlıklı olmak üzere, Japonya, Kanada, Avustralya, Kuveyt, Umman, Arjantin gibi bir çok ülkeye mal ihrac ediyoruz. Almanya birinci sırada.

Türkiye bir seramik ülkesi, İstanbul'da başkenti olacak deniliyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Eğer dışarıdaki ülkelerin seramik merkezlerini düşünecek olursak, bilhassa İtalya gibi seramiğin bir numarası olan ülkeleri, gerçekten oralarda yoğunlaşmış bir seramik var. Ama onlar yıllardır bu işle uğraşıyor. Bir başkent olsun diye suni kararlar verilmemiş. Birikimi var. Yüzyıllar önce başlamış seramik sanatı orada, zamanla gelişip endüstrileşmiş ve ana endüstri dalı olmuş. Türkiye'de de bunu mukayese edebileceğimiz bazı yörelerimiz var. Kütahya, İznik, Menemen gibi. Ama ben İstanbul'un seramik başkenti olabileceğine inanmıyorum. Türkiye'nin genel olarak seramik konusunda dünya çapında iddialı bir ülke olacağına inanıyorum. Ama bunu İstanbul gibi somutlaştırmak doğru değil.

Bir ülkenin seramik ülkesi olabilmesi için ne gerekir? Endüstriyel anlamda gelişmesi mi yoksa sanatçılarının çokluğu mu gösterir?

Hammaddenin olması gerek. Sanatçısının da olması lazım ama asıl seramik ustasının olması gerek. Mesleğini seven ve çalışan ustaların olması gerek. Türkiye'de kısmen var diyebiliriz. İznik seramik kültürüne baktığımız zaman onların 15'inci yüzyılda yaptıkları çiniler bugün hala dünyada konuşuluyor, bu da teknik ve sanatsal becerinin ne kadar üst düzeyde olduğunu gösterir.

Çinicilikle seramiği ayırıyor musunuz?

Hayır bizim çini üretimimiz de var. Eski İznik çinilerinin bugünkü röprodüksiyonları diyebilirim. İznik desenlerine sadık kalmak suretiyle, el dekorlu, kaliteli çiniler üretiyoruz. Kullanım alanları da, bilhassa yurtdışındaki saraylar, camiler ve oteller. Mesela şu anda Umman Sultanı kendi adına bir cami yaptırıyor, içini süsleyici duvar karolarını biz yapıyoruz.

Eleman sıkıntısı çekiyor musunuz? Seramik eğitimi alanlar bu alanda çalışmıyor neden?

Yetişmiş tecrübeli eleman sıkıntısı çekiyoruz. Meslek lisesinden stajyer olarak gelen talebeler oluyor ama mezun olduktan sonra onların bizde işe devam edenlerinin oranı yüzde 20'yi geçmiyor. Bir kısmı üniversiteye devam etmek istiyor. Teknik kadrolarımızda ve daha çok da sanatçı kadromuzda üniversite mezunu elemanlarımızın sayısı çok. Ama yetişmiş ve tecrübeli eleman kadrosu bulmak çok güç.

Koleksiyon nasıl hazırlanıyor?

Yabancı ve Türk tasarımcılardan oluşan bir tasarım ekibimiz var. Onlar fuarları ve önümüzdeki yılın moda renklerini belirliyorlar. Satılabirlilik ve maliyeti de düşünerek tasarlıyorlar. Konsantrasyonları çok yüksek. Şimdi 2000 yılı için çalışıyorlar.

2000 yılının rengi nedir?

Buz size neyi hatırlatıyor? Ben sorduğumda böyle cevap vermişlerdi.

SAYILARLA GORBON IŞIL

Gebze ve ve Alemdağ'da iki tesisleri var.

Toplam 350 kişi çalışıyor.

Günde 20 bin adet üretiyorlar. (fincan, tabak...)

Yüzde 80'i ihrac ediliyor

Şu anda iki tane kendi mağazaları, ve toplam 24 tane de satış noktası var. Bu yılın hedefi bu rakamı 48'e çıkarmak. Nişantaşı, Galleria ve Ankara'da da yeni mağazalar açılacak. Mağazacılıkta girişimcilere fırsat yaratmak istiyorlar. Franchising sistemine geçecekler.

Gorbon'un alt markası olan Hyp sadece hipermarketlerde satışa sunuluyor. Orta ve alt kesime hitab ediyor. Mağazalardan daha düşük fiyata satılıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!