İran'dan hakaret

Güncelleme Tarihi:

İrandan hakaret
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 1998 00:00

Haberin Devamı

İran, bir yandan Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istediğini söylerken, diğer yandan İran İslam Cumhuriyeti'nin Sesi Radyosu da Türkiye aleyhtarı yayınlarıyla tam bir ‘Kara ses’ oldu. Kısa dalga üzerinden yaptığı Türkçe yayınını, günde 2 saatten 3 saate çıkarma kararı alan İran İslam Cumhuriyeti'nin sesi Radyosu, Kuran-ı Kerim ve Türkçe mealinin okunmasıyla başlayan yayınında, Türkiye'deki gelişmeleri çarpıtarak veriyor. Türkiye'nin ‘TC’ Güneydoğu'nun ‘Kürdistan’ olarak tanımlandığı, bazı kişilerin hedef gösterildiği haber bülteninde yer alan haberlerden bazıları şöyle:

* Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye'nin suç raporunu açıkladı. Buna göre Türkiye'de gasp, öldürme ve fuhuş olayları arttı, tüm çabalara rağmen suç oranı 1997'ye oranla yüzde 1 azalabildi. Buna karşılık fuhuşta yüzde 23, kumarda yüzde 45'lik artış oldu. 75'inci yasına girmekte olan TC'nin bu acı tablo ile karşı karşıya bulunduğuna işaret eden siyasi gözlemciler, Türkiye'nin bu bataklıktan kurtulması için ülke yetkililerinin İslam'la mücadele etmek yerine İslam'a dönmeleri gerektiğini önemle çiziyorlar.

* Batı Çalışma Grubu'nun henüz feshedilmediği ve hızlı biçimde faaliyetlerini sürdürdüğü ortaya çıktı. BÇG tarafından lise ve dengi okullarda verilen Milli Güvenlik derslerine giren subaylara dağıtılan formlarda subay öğretmenlerin, öğretmenler, öğrenci ve velilerini takip etmesi ve irticacı olduğu öne sürülen kişileri takip ederek düzenli BÇG'ye bildirilmesi istendi. Öğretmen subaylara, kütüphanedeki kitaplardan, okula gelen ziyaretçilere kadar bir dizi konuda ajanlık dayatmasında bulunuyor.

* Afyon'daki üniversitenin yeni Rektörü Can Özalp'in yeni uygulamaları tepki topladı. Özalp'in göreve başlamasından sonra başörtülü öğrenciler derslere alınmadı, üniversitedeki mescit kapatıldı.

İran'ın devlet radyosu, ‘Haftanın Gündemi’ isimli programında ise kimliği açıklanmayan ‘Ortadoğu uzmanı’nın ağzından Türkiye'yi karalamayı sürdürdü. ‘Ortadoğu uzmanı’nın bazı değerlendirmeleri şöyle sıralandı:

* Türkiye'deki hükümet seçimle işbaşına gelmediği halde demokratik parlamenter hukuk sisteminden söz ediliyor. Seçimle işbaşına gelen Erbakan-Çiller hükümeti yerine ortada atama ile işbaşına gelen hükümet var.

* Başörtüsü zulmü Atatürk devrimleri ile başladı. Cumhuriyet döneminde İslam günlük hayattan uzaklaştırıldı, İslamsız müslüman toplum yaratılmak istendi. Sonuçta bugün ortada boynu, ayakları kırılmış bir leylek var.

* Hükümet dayatmacı. Türkiye'de demokrasi yerine ‘Türkokrasi’ işliyor.

* Suriye krizi başörtüsü eylemini unutturmak için çıkarıldı. Bini aşkın kişi tutuklandı.

* Başörtüsü zulmüne, Allah'ın emrine karşı hiç bir devlet kuruluşu ‘Bunlar neden tutuklanıyor ?’ demedi. Gerçi bunun hesabını şu veya bu grup yarın soracaktır. Bir insan ya müslümandır, ya laiktir. Dini eve, kışlaya, okula kadar getirip sonra tatile çıkarıyorum diyemezsiniz.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!