İnşallah yağmaz!

Güncelleme Tarihi:

İnşallah yağmaz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Avcılar'da parkları ve yeşil alanları dolduran yaklaşık iki bin kişi artık evlerini değil, başlarını sokacak bir çadırı özlüyor. Sahilde yaşayan insanlar için Büyükşehir Belediyesi'nin sahra mutfağından kahvaltı ve akşam yemeği çıkıyor. Evsizlerin en büyük korkusu, bir çadır edinemeden yağmurların başlaması.

Günün erken saatlerinde, İstanbul'un son yıllardaki en hızlı gelişen ve depremde Bağcılar'la birlikte en çok hasar gören yeri olan Avcılar'dayız. Enkaza dönen binalarda çalışmalar sürüyor. Askerler, polisler, vinçler, kepçeler... Peki ya depremzede insanlar... Onlar neredeler?

Bunun için, deprem öncesi günlerde gecelerde büyüklerin dolaşmaya, gençlerin piyasa yapmaya, çocuklarına oyun oynamaya geldikleri Avcılar sahiline kadar uzanmak gerekiyor. Sahil aynı sahil, ama beş gün gibi kısa bir süre içinde bambaşka bir görünüm almış. Yeşil alanın üzerinde, üç dört tahta üzerine tutturulmuş çarşaflar ve bunların altına sığınmış insanlar yaşıyor artık gece ve gündüz. Kiminin evi yıkılmış, kimininki hasardan dolayı mühürlü. Bir de yetkililerin oturulabilir iznine rağmen, korkudan evine giremeyenler var.

Sayıları iki bini bulan sahil sakinlerine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Avcılar'da kurduğu sahra mutfağında 19 Ağustos Perşembe gününden beri sabah kahvaltısı ve akşam yemeği dağıtılıyor. Büyükşehir Belediyesi'nin Bayrampaşa'daki mutfağında hazırlanan yemekler, hasarlı evlerini terkedip Avcılar sahilindeki yeşil alana yayılan halkı doyuruyor. Beslenme konusunda bir sorun yaşanmıyor, ancak banyo ve çamaşır ihtiyacı had safhada.

Tuvalet ücreti

Evindeki hasar nedeniyle eşi ve üç çocuğu ile birlikte Avcılar'daki lunaparkta yatan Meral Ballı, beş gündür yıkanamadığını ve tek isteğinin bir banyo ve temiz çamaşır olduğunu söylüyor. İlk gün arabalarıyla sığındıkları lunaparkın işletmecileri, tuvaletten 100 bin lira para almak istemişler: ‘‘Beşimiz birden girsek 500 bin lira eder. ‘Almayın bu parayı’ dedik, ‘Hanımefendi, biz böyle günler için çalışıyoruz’ diye cevap verdiler. Neyse sonra zabıta geldi tuvalet ücretini kaldırdı.’’

Depremde Avcılar'daki doğalgaz bayii de yıkılan Meral Hanım, lunaparkçılara yine de kızgın değil, hatta yağmur yağdığı gece bilardo salonunu açıp sıcak çay ikram ettikleri için müteşşekkir. Depremin yıktığı İzmit bölgesi içinse üzgün: ‘‘Bugün evin oraya gideceğim, mahalledeki arkadaşlar yardım toplamışlar, onu yollayacağız. Bizim durumumuzda birşey yok, çok şükür’’ diyor.

Çadır sözü verdiler

Güneşle birlikte kalkıp saat 10.00'a kadar kahvaltının gelmesini bekleyen ailelerden biri de Taş Ailesi. Baba Müslüm Taş seyyar satıcılık yapıyor. Evlerine giremediklerini söyleyen Şükrü Bey, şunları söylüyor: ‘‘Etrafında yüksek binalar var. Her an yıkılabilir diyorlar, kapısında asker bekliyor. Eşyalarımız içeride, ama eşya umurumuzda değil. Bize çadır versinler yeter.’’

Burada herkesin ortak isteği başlarını sokacak bir çadır. Sekiz nüfuslu ailesiyle sokakta kalan baba, eşten dosttan bulduğu çadıra çok seviniyor. Diğerleri ise umutla yardım bekliyor: ‘‘İlk günlerde çadır sözü vermişlerdi. Hálá getirmediler. Evlerimize üzülmüyoruz, sadece çadır istiyoruz.’’

Demirel'in Avcılar incelemesi, sokak sakinlerini menun etmek bir yana öfkelendirmiş: ‘‘Geldi, 10 dakika kaldı, caddenin karşı tarafındaki binalara baktı, ‘Devlet yaraları saracak’ deyip gitti. Yolun bu tarafına geçip de bir geçmiş olsun demedi. Hiç gelmeseydi de olurdu yani.’’ diyorlar. Avcılar'da yaşayanlar depremden sonraki hayata ‘‘alışmış’’ görünüyor. Kim depremden daha az zarar gördüyse, acısı daha büyük olanlara bakıp, bir yandan suçluluk duya duya haline şükrediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!