İlhami Paşa çok güzel dans ederdi

Güncelleme Tarihi:

İlhami Paşa çok güzel dans ederdi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2000 00:00

Haberin Devamı

Libya Büyükelçisi Bader, Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil'le ilgili anılarını anlattı.

Türkiye'nin ilişkilerinin iyi olmadığı Libya'nın Ankara Büyükelçisi Mansour Bader, hem Deniz Harp Okulu'nda hem de Harp Akademisi'nde aynı sıraları paylaştığı Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'le 1956'da tanışmış. Orduda yükseleceği daha o zamandan belliydi dediği İlhami Erdil'in, aynı zamanda çok iyi giyindiğini ve çok iyi dans ettiğini söylüyor. Bader'in en unutulmaz anısı ise Savarona gezileri...

Türkçe'yi son derece iyi konuşan, 1975 yılında Libya'da Deniz Yolları ve Ulaştırma Bakanı olarak görev yaparken, Türkiye ile Libya arasındaki deniz ulaşımı anlaşmasına da imza koyan Büyükelçi Bader, anılarını anlatırken kimi zaman duygulu anlar yaşadı. Büyükelçinin o dönemden unutamadığı tek şey ise, Atatürk'ün yatı Savarona ile çıktıkları seferler oldu.

Türkiye’ye 1954’DE GELDİM

Ülkesinin Milli Günü nedeniyle verdiği resepsiyonda konuklarını geleneksel kıyafetle karşılayan, FP Genel Başkanı Recai Kutan ve Yargıtay Başsavcısı Sami Selçuk'la birlikte Atatürk ve Kaddafi'nin posterlerinin önünde anı fotoğrafı çektiren Büyükelçi Bader, bu defa karşımızda takım elbisesi ile oturuyordu.

Kendi deyimiyle ‘‘Şark kültürünün bir parçası olan tespihini’’ ise, konuşmamız boyunca biran olsun elinden bırakmadı. İşte Büyükelçi Bader'in 1954 yılında Türkiye'ye gelişi ve 1956 yılında Deniz Harp Okulu'na girişiyle başlayan anıları:

ONA İLHAN DERDİM

- 1954 yılında Kara Harp Okulu'nda eğitime başladım. Burada Türkçe'yi öğrendim. 1956 yılında Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu'na geçtim. Şu andaki Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil ile dört yıl boyunca aynı sınıfta okuduk.

- Nedendir bilemem ama, ilk zamanlar ‘‘İlhami’’ diyemez ‘‘İlhan’’ diye seslenirdim. ‘‘İlhan’’ dediğim zaman, komutan kendisine seslendiğimi anlardı. Herhalde Türkçe'yi yeni öğrendiğim için dilim dönmüyordu. Şimdi bile baksanıza ara sıra yine ‘‘İlhan’’ diyorum.

- İlhami Paşa dahil, tüm sınıf için Atatürk'ün yatı Savarona ile sefere çıkmak ayrıcalıklı bir olaydı. Tüm Akdeniz'i dolaştık. Deniz bandosundan da arkadaşlar oluyordu. Akşamları, bandodaki arkadaşlar çok güzel müzik çalarlardı. Biz de müziğe uygun şekilde zamanın popüler danslarını yapardık. İlhami Paşa gerçekten çok güzel dans ederdi. Hepimiz ona hayran kalırdık. Savarona ile sefere çıkmak için sabırsızlanırdık. Muhteşem bir yattı Savarona, unutmak mümkün mü...

PAŞA JİLET GİBİYDİ

Paşa çok güzel yüzer. Tramplenden atlamada ise hepimiz biraz çekinirdik. En yüksekten atlama olduğu zaman ayaklarımız titrerdi. Ama daha sonra alıştıktan sonra denizden çıkmaz olduk. Önce İlhami Paşa atlar, bizler onu takip ederdik. Çivi gibi denize dalardık. Denize daldığımızda ‘‘culp’’ diye ses çıkar, etrafa dalga yaymazdık.

Komutan, sürekli sınıfın en çalışkanları arasında yer alırdı. Jilet gibi giyinirdi. Saygıda da kusur etmezdi. Askeriyede yükseleceği daha o zamandan belliydi. Bugün Türk Deniz Kuvvetleri her ülkeye nasip olmayacak bir komutana sahip.

Türkiye'deki harp okulları ile Harp Akademisi gerçekten çok kaliteli. Harp Okulu'nda öylesine kaliteli eğitim aldım ki, Libya'ya gittikten kısa bir süre sonra yarbaylık rütbesine yükseldim. 1968'te Akademi'de kurmaylık eğitimi almak için yeniden Türkiye'ye geldim. Akademide de İlhami Paşa ile birlikte okuduk. Türkiye'ye geldiğimde ben yarbayken, komutan yüzbaşıydı. Bu bile aradaki farkı göstermek için yeterli sanırım.

PKK uyduruyor

Büyükelçi Bader, terör örgütü PKK'nın sözcülüğünü yapan ve Özgür Politika gazetesindeki yazısında, gelen davet üzerine Libya'ya gittiğini belirten Yaşar Kaya konusuyla ilgili şunları söyledi:

‘‘Ben de bazı gezetelerde bu yönde haberler okudum. Sizi temin ederim ki, bunlar PKK'nın kendi uydurmaları. Yaşar Kaya'yı Libya'da kimse davet etmemiştir. Yok böyle bir şey. Libya PKK'ya ne maddi, ne de manevi destek veriyor. Libya'nın en kapsamlı desteği, 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye'ye olmuştur.’

İşbirliği şart

Büyükelçi Bader iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da artırılması gerektiğine inanıyor. Libya'nın 10 yıl süren ambargo nedeniyle çok zor koşullar altında yaşam savaşı verdiğini belirten Bader'e göre, Türkiye bu fırsatı kaçırmamalı:

‘‘Ambargo kalktıktan sonra yabancı firmalar ülkemizde yatırıma geldiler. Toprak olarak büyük, nüfus olarak küçük ve zengin petrol yataklarına sahip bir ülkeyiz. Türk firmaları bu fırsatı kaçırmamalı. Çölde şu anda petrol sondaj çalışmalarını TPAO yapıyor. Ne kadar güzel bir gelişme değil mi? Libya da, Türkiye de ekonomik olarak birbirlerine muhtaçlar. Ama bu, dostça işbirliği yapabilmek için, güzel bir ihtiyaç.’’

Sezer’e övgü

Libya'da Ulaştırma Bakanlığı yaptığı sırada, o dönemin Türkiye'sinde aynı görevi yapan Nahit Menteşe ile de dostluğunun sürdüğünü belirten Büyükelçi Bader Özal için ‘rahmetli büyük adamdı’ diyor. Bader, Turgut Özal'la birlikte Türkiye'nin çehresinin değiştiği görüşünde.

Büyükelçi, yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer için de şunları söylüyor:

‘‘Hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye inanmış bir kişi. Göreve gelir gelmez, liderimiz Kaddafi kendisine çok güzel bir tebrik mesajı gönderdi. En kısa sürede Libya'yı ziyaret etmesini diliyoruz.’’

Erbakan da gelsin

Bader, kendi ifadesiyle ‘‘bir dost ülke’’deki iç siyasi gelişmelere değinmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Bu nedenle Refahyol döneminde zamanın Başbakanı Erbakan'ın Libya'ya yaptığı geziyle ilgili soruları yanıtsız bırakmayı tercih etti. Büyükelçi Bader, ‘‘Erbakan, ceza aldığı zaman Libya kendisine kucak açar mı?’’ sorusuna da şu yanıtı verdi:

‘‘Libya'nın kapıları şartları yerine getiren her Türk vatandaşına açık. Bunu Erbakan'a endesklemeyin lütfen. Sayın Erbakan iki ülke ilişkilerine önem veren bir şahsiyettir.’’

Kaddafi’nin en sevdiği ülke Türkiye

Büyükelçi Mansour Bader en büyük arzusunun, ‘‘ikinci vatanım’’ dediği Türkiye ile Libya arasındaki ilişkileri yeniden düzelmesine biraz olsun katkı sağlamak olduğunu söylüyor. Türkiye ile Libya arasında 400 yıllık tarihi bağın koparılmasının başkalarının işine yarayacağını savunan Bader, Kaddafi'nin Türkiye'ye bakışı ile ilgili olarak da şu iddialarda bulundu:

‘‘İnanmayacaksınız ama, liderimiz Kaddafi'nin en çok sevdiği ülkeler arasında Türkiye ilk sırada yer almaktadır. Evet doğru, Kaddafi'nin bazı sözleri Türkiye'de olumsuz tepki buldu. Ama inanın ki, bunları bazı liderler gibi iki yüzlü olmadığı için sadece 'Dost, dosta doğruyu söylemeli'den hareket ederek ifade etti.’’

Büyükelçi Bader, Libya halkının Atatürk'e olan hayranlığının her geçen gün arttığını söylüyor. Hem Kaddafi'nin, hem de Atatürk'ün kendi uluslarının kurtarıcıları olduğunu ifade eden Bader, Atatürk'ün Trablusgarp cephesinde çekilmiş fotoğrafını çok sevdiğini belirtiyor. Bader, ‘‘İşte bundan dolayı milli günümüz nedeniyle verdiğim resepsiyonda hem Atatatürk'ün, hem de Kaddafi'nin posterlerini yanyana koyduk. Bundan dolayı bazı çevreler tarafından hiç de haketmediğimiz şekilde eleştirildik.’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!