İki Michelin yıldızlı teknoloji sohbeti

Güncelleme Tarihi:

İki Michelin yıldızlı teknoloji sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 30, 2008 00:00

Yemek ve teknoloji kültürünü harmanladığımız, bir yandan keyifli bir yemek yerken diğer yandan teknoloji konuştuğumuz iş yemeklerimizin bu seferki mekanı yine çok ünlü bir restoran: San Fransisko’nun iki Michelin yıldızlı sadece altı restoranından biri olan Michael Mina. Michael Mina’nın iki Michelin yıldızlı bir restorana yakışmayacak kadar gürültülü salonunda Intel Kurumsal İş Geliştirme Müdürü Yalım Eriştiren, Turkcell Katma Değerli Servisler Yönetimi'nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cenk Serdar ile Yurtsan Atakan İnternet ve mobil dünyayı konuştular.

Yurtsan Atakan (Y.A): Tabakları sedefli ama burası iki yıldızlı bir restoran için büyük, garsonlar da serviste aksıyorlar doğal olarak.

Yalım Eriştiren (Y.E): Aynı markanın Las Vegas’ta da bir restoranı var. Las Vegas’taki favori restoranlarımdan biridir.

Cenk Serdar (C.S): Ekmek ve yağ gerçekten çok güzel. Ekmekle doyacağız.

Y.A: Bir restoranın en iyi göstergesi önden gelen ekmektir. Ekmeğin güzelliği gelecek yemeklerin güzelliğinin habercisidir çoğunlukla.

C.S: Yeme içme dahil genelde sektörel pazarlar tüm dünyada büyüyor. Üreticilerin ve distribütörlerin her sene yayınladığı rakamlar büyüdüğünü gösteriyor. Türkiye’de de bunun yansıması var. Ama genel olarak bakıldığında Türkiye’de bir durgunluk var. Bu konuda ciddi bir yavaşlama var.

Y.E: Birkaç tane etken var. Bunlardan biri, Türkiye’de bazı şeylerin dönemsel olarak çok hızlı büyümesi. Ondan sonra da o dönem geçince çok yavaş büyüme başlıyor. Mesela bilgisayar pazarına baktığınız zaman sektörü büyüten yabancılar yeni servisler alıyor ve pazar büyüyor. Kullanıcılar belli bir süre bu servislere ilgi gösteriyor ama sonrasında hiç kullanmıyor, sektör de büyüyemiyor.

C.S: Türkiye’de en yaygın servislerden bir tanesi genişbant İnternet erişimi. Türkiye’de geçtiğimiz 2-3 sene içerisinde üreticilerin işlerini büyüten en büyük etken budur. Burada ADSL’i kast ediyorum. Çok ciddi anlamda pazarı büyüttü. ITU’nun tanımına göre 2 megabitin üstü genişbant oluyor.

Y.A: Türkiye’deki önemli bağlantıların büyük bir kısmı 1 megabit. Hadi buna genişbant diyelim. Genişbant ile beraber insanlar hangi servisleri kullanmaya başladı?

C.S: Pek çok servis daha yaygın kullanılmaya başladı. Örneğin Garanti Bankası’nın en bilinen özelliklerinden birisi İnternet bankacılığıdır. Gençler için Facebook gibi sosyal siteler var. Özellikle 19-25 yaş grubu televizyon seyretmekten daha çok İnternet’i takip eder oldu. Bilgilendirmeyi ve eğlenceyi de İnternet üzerinden alıyorlar. Bu Türkiye’nin de bir gerçeği olmaya başladı.

Mobil tarafta ise 2008’in ilk çeyreğiyle beraber dünyadaki ekonomik durgunluk Türkiye’ye de yansıdı. Buna rağmen mesajlaşmanın dışında 2008’le beraber 2007’nin ilk çeyreğine göre veri trafiği 3 kat arttı. 3K yok, mobil genişbant erişimi yok yine de insanlar İnternet’i cep telefonundan ya da bilgisayardan mobil olarak kullanmaya başladı.

Türkiye’de İnternet kullanıcısı 20-25 milyon ama evinde bilgisayarı olmayan ya da kullanmayan insanlar bile elinde cep teflonuyla İnternet’e girmeye başladılar. Mesela cep telefonundan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir hizmeti var. İstanbul trafiğini cep telefonundan takip edebiliyorsunuz. Bu servise başlayalı daha birkaç ay oldu. 200 bin farklı kullanıcısı var. Hepsi şu anda İstanbul trafiğini cep telefonundan takip ediyor. Ayrıca MSN’yi cep telefonuna taşıdık. Toplam 4 milyon cihaz destekleyebiliyorduk. MSN lansmanından sonraki 2,5 ay içerisinde 1,1 milyon farklı kullanıcı cep telefonuyla MSN’yi kullandı.

Y.A: Intel olarak bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Y.E: Ayrılmayan bir parçasıyız. Bizim ürettiğimiz ürün bilgisayarın, cep telefonun, PS’nin içine giriyor ve hem genişbant hem de mobil İnternet erişimini destekliyor. PS gibi cihazlar son kullanıcıya servisleri ve hizmetleri doğru bir şekilde ulaştırmak için genişbant teknolojisi kullanılıyor. Bizim üstünde durduğumuz konu platformların üzerine servislerin olması, servislerin birtakım yazılımlara destekleri olması. Önemli olan kullanıcıya fayda sağlamak. Herkese sorduğun zaman "Televizyon zararlı benim çocuğum izlemesin" diyor. Ama çocuğuna yemek yedirmek için televizyon izlettiriyor. Çünkü televizyon bir fayda sağlıyor. Aynı şekilde İnternet’te de zararlı zararsız gibi tartışmalar yerine faydaya odaklanmak gerek. Önemli olan İnternet’ten bir fayda sağlamak. İnternet bankacılığı bir fayda. Bankaya gidip beklemektense zaman tasarrufu olduğu için insanlar İnternet bankacılığı kullanıyorlar. Bankacılıkta da "Benim şifrem öğrenilir mi? Param çalınır mı" gibi korkular var. Ama fayda olduğu için insanlar kullanıyorlar.

Y.A: Hangi ana etkenler son dönemde İnternet kullanımını sürüklüyor?

C.S: İnternette en çok kullanılan şeyler e.pazar yerleri. Tüm e.pazar sitelerinin hızlı bir şekilde büyüdüğünü görüyoruz. Bunlar da son tüketiciye hitap eden tüketicinin İnternet’i kullanması için sebep oluşturan şeyler aslında. Diğer önemli bir konu da World of WarCraft, Knight Online gibi oyunlar. Knight Online’ın toplam 16 milyon oyuncusu var. Bunun 3.5 milyonu Türkiye’de.

Mobil tarafa baktığımız zaman gelişmeleri daha iyi gözlemliyoruz. Turkcell 200’den fazla iş ortağıyla çalışıyor. Bu iş ortakları ile beraber 600’den fazla servisimiz var. Bu servislerin bir kısmı bireysel bir kısmı kurumsal. Bu hizmetlerin içinde mobil ödeme ve mobil pazarlama var. Bankacılıktan lojistiğe kadar her türlü sektör için servislerimiz var.

Y.E: İnternet’in kullanım modellerinden bahsederken bizim için çok önemli olan noktalardan bir tanesi eğitim. İnternet’in eğitim dünyası içerisine girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gördük ki öğretmenleri İnternet konusunda, bilgisayar konusunda öğrencilerin saygı duyacağı seviyeye getirmezsek öğrenci onu dinlemiyor. O yüzden biz ilk başta öğretmenleri belli bir seviyeye getirmek zorundayız. Milli Eğitim Bakanlığı ile konuştuk. Onlarla projeyi paylaştık.

İkinci adım olarak öğretmenlerin benzer değerlere sahip bir grup olduğunu düşünerek onlar için bir senaryo tasarladık. Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte projenin görsel tasarımlarını hazırladık. Hindistan’dan Çin’den Amerika’dan bütün uzmanları getirdik. Öğretmenlerin de kendilerince bir şeyler katabileceği bir içerik nasıl oluşturulur? Bunu onlarla paylaştık. Yaşayan bir içeriği sağlayabilmek için, yaklaşık yüzde 30’unun öğretmenler tarafından yüzde 30’unun Milli Eğitim tarafından hazırlandığı, yüzde 30’unun ise profesyonel olarak eğitim ve içerik firmaları tarafından üretildiği bir model ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı şu anda bu projeyi oluşturuyor. 2010 yılına kadar 500 bin öğretmeni hedefliyoruz. Şu ana kadar 100 bine geldik. Bu İnternet’in faydalı yanlarını öğrencilere anlatabilecekleri en doğru yol.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!