İki dakikalık rolle daire aldım

Büyük çoğunluk bilmez, ama Haluk Bilginer, yurtdışında pekçok TV dizinde ve Hollywood yapımında rol almış bir aktör. Türk televizyonlarında da gösterilen ‘‘Ishtar’’ filminde oynadığı iki dakikalık rolün parasıyla kendine Londra'da daire satın almış. Zuhal Olcay ise bir doğal gıda tutkunu. Doğal vitaminler, haplar içinde yüzüyor adeta. Çiftin ortak yanları, ikisinin de ‘‘fobi’’ sehibi olması. Biri yüksekten, diğeri asansörden korkuyor.

Adjani'nin dedesi İstanbullu'ymuş

1977'den beri birçok İngiliz TV dizisinde, dört Hollywood filminde rol aldım. Drama School'u bitirdikten sonra 15 yıl yaşadım, tiyatro yaptım Londra'da. İki yıl aralıksız BBC'nin ünlü dizisi ‘‘Eastenders’’da oynadım, herhalde 250 bölüm filan. Dizide Londra'da yaşayan Mehmet Osman adlı bir Türkü canlandırdım. Kumarbaz, çapkın bir adam. Bölüm başına 300 sterlin alıyordum, iyi paraydı, maaş gibiydi, ama aynı şeyi yapmaktan sıkılıp bıraktım. Düşün, hayatı boyunca Mehmet Osman'ı oynamış bir adam, o bir iş, kendime nasıl aktör diyebilirim ki? Londra'da gezerken insanların sessizce yanıma yaklaşıp elimi sıkmaları, imza almaları çok hoştu. 1987'de ‘‘Isthar’’ filminde bir gerilla liderini oynadım. Başrollerde Dustin Hoffman, Warren Beatty, Isabella Adjani vardı. İki dakikalık bu rol için 100 kişi arasından seçildim. Bunun için filmin çekildiği Fas'ta iki ay kaldım. Bu rol için bana 50 bin dolar verdiler, onunla da Londra'da ilk evimi aldım. Benim sahnelerim hep Isabella Adjani'yleydi, bence çok iyi bir oyuncu. Çekim aralarında bana dedesinin İstanbullu bir Ermeni olduğunu anlattı. 1992'de Indiana Jones dizisinde ben İsmet bey'i, Zuhal de Halide Edip'i oynadı. Başrolde Catherine Zeta-Jones da vardı. Ne yazık ki biz kendimizi seyredemedik, kaydı bile yok. Son Holyywood filmim ‘‘Buffalo Soldiers’’ oldu. Filmde Almanya'daki Amerikan üslerinde dönen üçkağıtlar anlatılıyor. Ed Harris başrolde. Ben de filmde Almanya'da üslenmiş bir silah ve uyuşturucu kaçakçısı mafya liderini oynadım. Temmuz ayında da İngiliz ITV'nin ünlü polisiye dizisi ‘‘The Bill’’de konuk sanatçı olarak Olly adlı bir İtalyan mafia liderini canlandırdım. Çok ilginçtir, diziyi tanıtmak için Prens Charles'a örnek kopya olarak benim oynadığım bölümü gönderilmiş.

Hayatım boyunca muhalif kalacağım

Sol düşüncedeyim ama, hiçbir parti üyesi değilim, sadece oy verdiğim partiler var. Mesela ÖDP'nin başkanı Ufuk Uras'a ‘‘Size oy verebilirim ama, partinize üye olmam, tek başına iktidara gelirseniz size de muhalif olacağım’’ dedim. Ben siyasete girmem. Çünkü siyasetçinin amacı iktidar olmaktır, benim amacım ise muhalif olmak. Böyle olmak zorundayım, insan olarak daha iyiye gidebilmem için. Her yapılana muhalefet etmekten değil, pozitif muhalefetten söz ediyorum.

İKİSİ DE KORKUYOR

Zuhal Olcay: Asansör ve metroya binemem

Benim klostrofobim var. 1976'da yataklıyla Ankara'dan İstanbul'a turneye giderken tren kazası geçirdik, iki arkadaşımız öldü. Kazadan sonra büyük bir ruhsal sarsıntı geçirdim, sağ kürek kemiğim kırıldı. Geç anlaşılıp, yanlış kaynatıldığı için de orası hálá ağrır. Devrilen trenden çıkmak için camları kırdık, çok korkunç bir kazaydı. Ondan sonra kapalı yerde duramama başladı. Asansör, metro dahil. Eğer alkollü ve çok yorgunsam Londra'da metroya biniyorum, ama yanımda birisi olacak. Tek başına binmem mümkün değil. Bilmediğim asansöre binmem, merdivenleri kullanırım. Tren korkusunu da yeni yeni atıyorum. Çok uzun yıllar burnuma mazot kokusu geldi. Otururken birdenbire ‘‘Mazot kokuyor’’ diye başlıyordum. Bu yüzden uzun süre psikoloğa da gittim.

Haluk Bilginer: Yükseklik korkum Eyfel’de ortaya çıktı

Bende yükseklik korkusu olduğunu Eyfel'in tepesinde fark ettim. Bu korku bize milyonlarca yıl öncesi ağaç tepelerinde yaşayan atalarımızdan kalmaymış. Klostorofobi de doğum anından kalma bir sıkıntı. Mesela sezaryenle doğanlarda böyle bir sıkıntı yok.