Hizbullah'tan "kan dökeriz" tehdidi

Güncelleme Tarihi:

Hizbullahtan kan dökeriz tehdidi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2000 00:00

Haberin Devamı

Hizbullah davası kapsamında yargılanan Hacı İnan bugün mahkemede tehditler savurdu ve "Şeriat istiyoruz. Gerekirse kan da dökeriz. Bizim hasımlarımızın dünyayı sevdiği kadar, biz davamız uğruna şahadeti severiz. İslam'da kan dökme yoktur diyenler, Kuran'a, Peygamber'e iftira ediyorlar" dedi.

Hizbullah terör örgütü lideri Hüseyin Velioğlu'nun polisle girdiği çatışmada öldüğü Beykoz'daki operasyondan sonra yakalanan, ve örgütün askeri kanat sorumlusu olduğu öne sürülen Hacı inan ile İstanbul sorumlusu İlyas Kutulman'ın da aralarında bulunduğu 11 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 5 No'lu DGM'deki duruşmaya, tutuklu sanıklardan Hacı İnan, İlyas Kutulman, Abdülsettar Yıldızbakan, Mehmet Bayram Eren, Sebahattin Alkan ve Burhan Ekineker katıldı. Davanın diğer tutuklu sanığı Enver Kılıçarslan ile tutuksuz sanıkları Ahmet Kontuk, Abdullah Beldek, Salih Kişi ve Benan Kutulman ise duruşmaya gelmedi.

Mahkeme heyeti, Hacı İnan ve Abdülsettar Yıldızbakan hakkında aynı mahkemede açılan başka bir dava dosyasını, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle bu davayla birleştirdi.

Sorgusunda öğretmen olduğunu belirten sanık Hacı İnan, ''Hizbullah cemiyeti''nin İran ve Lübnan'da bulunan Hizbullah örgütüyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek, ''Cemiyetimiz, müstakil bir cemaattir. Tarihçesini Kuran'dan aldık. İnsan nesli bulundukça da bu dava devam edecektir'' dedi.

Kuranıkerim'in bu coğrafyada ve tüm dünyada yaşatılması için Hizbullah'ı ortaya çıkardıklarını söyleyen İnan, komünizmle idare edilen sistemlerde yapılmamasına rağmen Kuranıkerim'in öğretilmesinin Türkiye Cumhuriyeti'nde yasaklandığını iddia etti.

''Camilerin Hizbullah'ın karargahı gibi kullanıldığı'' yolundaki iddiaları da cevaplandıran Hacı İnan, ''Bizim inancımıza göre cemaatle kılınan namazın tek kılınan namaza göre sevabı 27 kat fazladır. Kulluk görevimizi ifa etmek için camilere gidiyoruz. Diğer amacımız ise camide Kuran öğrenmek ve öğretmektir. Camilerde yaptığımız faaliyetler bununla sınırlıdır'' dedi.

Cemaat olarak ihtiyacı olan kişiler için aralarında para toplayarak zekat verdiklerini belirten İnan, ''Bizim modelimiz İran değil, Kuran'dır. Orada emrediliyorsa, onların yaşatılması, yasaklananların ise yasaklanmasını sağlamaktır. Kuran bize yeter. Başkasına ihtiyacımız yok'' şeklinde konuştu.

İslam'ın yaşatılmasını istedikleri için yargılandıklarını savunan İnan, ifadesini şöyle sürdürdü:

''Biz gafil avlanmadık. Bunları bile bile bu yola koyulduk. Hicret, memleketlerinden çıkarılma, vurma, vurulma... Bunların hepsini biliyorduk. Takiyeye gerek yok. Biz kana susamış değiliz. Biz fazla kan dökmedik. Bizim kanımız döküldü. Fakat, gerekirse kan da dökeriz. Bizim hasımlarımızın dünyayı sevdiği kadar, biz davamız uğruna şahadeti severiz. İslamı yaşamaya ve yaşatmaya kararlıyız. Aynı ideali düşünenler, yapılacakları göze alamadıkları için takiye yapıp 'biz Hizbullah değiliz' diyorlar. İslam'da kan dökme yoktur diyenler, Kuran'a, Peygamber'e iftira ediyorlar.''

Kartal'da cesetlerin bulunduğu evde kalmadığını ve herhangi bir bilgisinin bulunmadığını söyleyen İnan, ''Hizbullah cemaatinin böyle bir şeyle ilgisi olamaz'' dedi.

Örgüte özgeçmiş bilgisini vermediğini, örgüte girmek için de herhangi bir kayıt yaptırmaya gerek olmadığını anlatan İnan, ''Şehit rehberi'' olarak tanımladığı Hüseyin Velioğlu ile 1997'de Ulukışla'da tanıştığını, daha sonra Konya'daki evine gelen Velioğlu'nun ihtiyaçlarını giderdiğini ve Emin Ekici ile aralarında kuryelik yaptığını bildirdi.

''Korkağın teki'' olmakla suçladığı Emin Ekici'nin askeri kanatta yer alacak biri olmadığını söyleyen İnan, ''O birini öldüremez. Adam öldürmek cesaret ister. Casusluk ve ajanlık yaparak bilgilerimizi dışarı çıkaranlar, sorgulanır da, infaz da edilir'' dedi.

Silahlarını birtakım olaylar dışında devlete doğrultmadıklarını söyleyen Hacı İnan, şeriata dayalı devlet kurma isteklerinin ise doğru olduğunu savundu.

Sanıklardan Abdülsettar Yıldızbakan da, ''Kürt devletine karşı olduğu için Hizbullah örgütüne üye olduğunu'' belirterek, Emin Ekici'nin baskı altında veya kendisine beslediği husumetten dolayı verdiği ifade neniyle şu anda sanık olarak yargılandığını söyledi. Yıldızbakan, Hacı İnan'dan aldığı dini bilgiler dışında örgütsel faaliyeti olmadığını savundu.

Sanık Sebahattin Alkan ise ''terör örgütü PKK halkı haraca bağladığı için Hizbullah'a üye olduğunu'' söyledi.

İlyas Kutulman da, örgüte üye olmadığını ve özel bir görev almadığını iddia etti.

Mehmet Bayram Eren de, Hacı İnan'ın yardımcısı olduğu yolundaki iddiayı reddederek, ''Emniyet'te bana yapılan işkence, Hortum Süleyman'ın yaptığı işkenceye rahmet okutur cinstendi'' dedi.

Sanık Burhan Ekineker de, İlyas Kutulman'ın evinde bulunduğu sırada gözlem altına alındığını, ancak evde gömülü bulunan cesetten kendisinin haberi olmadığını ifade etti.

Sanıkların tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.

İddianame

İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz'daki villaya düzenlenen operasyonun ardından yakalanan sanıklardan Hacı İnan'ın, terör örgütü Hizbullah'ın askeri kanat, İlyas Kutulman'ın da İstanbul sorumlusu olduğu, Abdülsettar Yıldızbakan, Burhan Ekineker, Mehmet Bayram Eren ve Sebahattin Alkan'ın da askeri kanat içerisinde yer alarak birçok adam kaçırma ve sorgulayarak öldürme eylemlerine karıştıkları belirtiliyor.

Bu 6 sanığın ''Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak'' suçundan TCK'nın 146/1. maddesi uyarınca idam cezasına çarptırılması istenen iddianamede, Enver Kılıçarslan, Abdullah Beldek,Ahmet Kontuk, Salih Kişi ve Benan Kutulman'ın da ''Yasadışı örgüt üyesi olmak'' suçundan 15 ile 22.5'ar yıl ağır hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!