Heykeli dikilecek kadın

Güncelleme Tarihi:

Heykeli dikilecek kadın
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

Aşk ve hüznün efsane kadını Ezo Gelin'in Suriye Bozhüyük tepesinde bulunan mezarı, Gaziantep Oğuzeli Kaymakamlığı tarafından Suriye BAB Mıntıka Müdürlüğü'nden resmen istendi. Halep ve Gaziantep Valileri arasında yapılacak görüşmede bu konuda karar verilmesi bekleniyor. Oğuzeli Kaymakamı Cemal Kansız Ezo Gelin'in mezarının verileceğinden umutlu. Verilirse, Dokuzyol Köyü'nde Ezo Gelin'e ait bir türbe ve bir de müze olacak. Ezo Gelin'in Gaziantep Kültür Parkı'na bir de heykeli dikilecek; bulunabilirse fotoğrafından, bulunamazsa anlatılanlardan yapılacak bir heykel... Mezarının getirilmesi ve efsanesinin yaşatılmasına adını Ezo'dan alan çorba fabrikalarının sponsor olduğu Ezo Gelin'in hüzünlü hikayesini hatırlıyor musunuz?

Ezo Gelin adıyla köyü Dokuzyol'u ve Barak kültürünü tanıtmak için belgesel hazırlattıran ve Ezo Gelin ile ilgili bilgi isteyen herkese yardımcı olan

Halef İşbilir, Dokuzyol'un kültür elçisi olarak anılmaya başlanmış. İşbilir sazıyla da yeri geldikçe Ezo Gelin türkülerini söylemekten geri kalmıyor.

OSMANLI Devleti'nin batıda ayaklanmalarla uğraştığı dönemde doğuda, Mezopotamya Bölgesi'nin Ayntab Sancağı (Gaziantep) Uruş Köyü'nde bir çığlık duyuldu. Çığlığın sahibi Zühre Kız'ın, yıllar sonra ‘‘Ezo Gelin’’ adıyla türkülere, belgesellere, Yeşilçam'a hatta çorbalara ilham vereceğini kim bilebilirdi?

Bozgeyikli aşiretinden Emir Dede ve Elif Ana'nın altı çocuğundan biri olarak dünyaya gelir Zühre Kız. Önceleri köydeki diğer çocuklardan farksızdır. Farkı, güzelliğiyle büyüdükçe ortaya çıkar. İsteyenlerin biri gider, biri gelir. Adı kısa zamanda ‘‘öz, benim’’ anlamına gelen ‘‘Özo, Özov, Özey, Ezov ve sonunda Ezo’’ya çıkar. Ezo'yu Uruş Köyü'ndeki bir düğünde gören Kara Şıhlı Aşireti'ne mensup Şido Hanefi de ona gönlünü kaptırır. Halasını Ezo'nun ağabeyi Zeynel Dede'ye veren Hanefi Açıkgöz, herkesin gönlünde taht kuran Ezo'yu Uruş'a 3-4 km uzaklıktaki köyü Beledin'e gelin getirir. Ama beraberlikleri kısa sürer. Güzelliği kadar gururu ile de tanınan Ezo, Şido Hanefi'yi eski sevgilisi Selvi ile çeşme başında görünce kararını verir. Sekiz ay birlikte olduğu Şido Hanefi'yi bırakarak köyüne geri döner. Ezo'ya karşılık Şido Hanefi'nin halası Hazzik Kadın'ı alan Zeynel Dede de töreye göre Hazzik Kadın'ı bırakmak zorunda kalır.

Aldatılmışlığı kendine yediremez Ezo. Kendisine yönelik tüm talepleri geri çevirerek, yedi yıl boyunca babaevinde dul oturur. Olgunluğu güzelliğine güzellik katar. Bir gün yoldan geçen bir kervancıya su vermesi adını iki köyün dışına taşımaya yetmiştir. Ezo, artık herkesin dilindedir.

SURİYE GÜNLERİ

O günlerde Suriye'de oturan Türkmen asıllı teyzeoğlu Abuzer Memey (Mehmet) de Ezo'yu ister. ‘‘Ekşi de olsa bizim bağın koruğudur. Yedi yıl dul oturulur mu? Gelip giden dünürcüden evimizin yolu Halep Yolu'ndan beter oldu. Evlen sen de kurtul, biz de kurtulalım’’ sözlerinden de etkilenen Ezo, Memey'e ‘evet’ der. Bir ilkbahar günü ikindi vakti Ezo Gelin akrabalarından birkaçıyla Suriye'nin yolunu tutar. Tilsevet, Zambır, Şibib ve Devehüyüğü köylerini geçerek akşamın alaca karanlığında Suriye sınırına ulaşır. Nihayet gece vakti Memey'in köyü Kozbaş'a gelir. Dul kadına düğün yapılmadığı için imam nikahıyla evlenir Memey'le. Kozbaş, beş-on haneli küçük bir ağa köyüdür. Memey ise köyün en yoksullarından birisi. Memey'in tek göz kerpiç evinde yaşamaya başlayan Ezo için zor günler gelmiştir. Memey geçimini sağlamak için bazen yarıcılık yapar (başkasının tarlasını ekip biçer yarısını alır), bazen de sınır boyunda kaçakçılık.

Suriye'de yaşadığı 16 yıl içinde köyüne fırsat buldukça gider Ezo. Yokluk ve sefalet içinde yaşamasına rağmen bunu hiç belli etmez köyünde. Kozbaş'tan Lüle Köyü'ne taşınan Ezo, altı kız çocuğu doğurur.

SON PİŞMANLIK

Ancak bunlardan sadece Celile yaşar. Bu arada kocası Memey kaçakçılıktan yakalanarak hapse girer. Ezo tüm zorlukları tek başına göğüslemeye çalışır. Genç yaşta gözleri de iyi görmeyen Ezo'nun rengi günden güne solar ve zayıflar. Ezo ‘ince hastalığa’ yakalanmıştır. 18 Mart 1952'de öldüğünde vasiyeti üzerine Bozhüyük Köyü'nün tepesinin Türkiye'ye bakan tarafına defnedilir. Çok sevdiği vatanına hasret gitmiştir Ezo.

Ezo Gelin'in hüzünlü öyküsü dilden dile değişe değişe bugüne kadar gelir. Kimine göre Ezo, törelerin kurbanı olmuştur, kimisi gururuna bağlar Ezo'nun ‘‘bahtı karalığını’’. Kimisine göre de ‘‘kaderin cilvesi’’dir, yaşadıkları. Önce ilk eşi Şido Hanefi pişman olur yaptıklarından. Birkaç yıl önce yaşamını yitiren Şido Hanefi pişmanlığını türkülere, ağıtlara döker. Ezo'nun çocukluk arkadaşı Bağdat Nine ise son pişmanlığını şöyle anlatıyor Hürriyet'e:

‘‘Benim kardeşim alacaktı Ezo'yu. Ama o zaman değişik yapmak zorundaydık. Ben de Ezo'nun kardeşine gidecektim. Biz kardeşi Zeynel Dede'yi beğenmedik. Onun yüzünden Ezo'yu da almadık. Böyle olacağını bilseydik alırdık Ezo'yu’’.

Şimdiki adıyla Dokuzyol Köyü'nde yaşamını sürdüren Uruşlu 85 yaşındaki Bağdat İşbilir, tek göz evindeki sobanın karşısında yaşadıklarını tekrar geçiriyor gözünün önünden:

‘‘Suriye'ye gelin gittikten sonra buraya geldi bir kez. Geldi yanıma oturdu, hoşbeş ettik. ‘Kız sen çok zayıflamışsın' dedim. ‘Ben Suriye'de çok eziyet çektim' dedi. O konuşmayla kaldık. Sonra ölüm haberi geldi. Çok üzüldük. Vatana hasret gitti Ezo. ‘Beni ülkemi gören yüksek bir yere gömün. Ben gidemedim bari mezarım Türkiye'yi seyretsin' demiş son nefesinde.’’

Sibel Can ile Songül Karlı'ya benzetiyor Ezo'yu Bağdat Nine. Dolgun yanakları, endamı ile Can'a, iri siyah sürmeli gözleri ile Songül Karlı'ya. ‘‘Bir yaş küçüktü benden Ezo. Birlikte oduna gider, ekmek ederdik. Onurluydu. Herşeye gönül indirmezdi. Çok kişi istedi onu. Ama onun istediği yoktu. Hiç anlatmazdı. Erkekten çekinmezdi. Serbest konuşurdu’’ sözleriyle anlatıyor Ezo'yu Bağdat Nine. ‘‘Hiç kıskanır mıydınız’’ sorusuna da biraz mahçup cevap veriyor: ‘‘Kıskanmazdım.’’

Ezo'nun kapı komşusu Hattuş Ana (Hatice Yılmaz) ise küçük bir sır veriyor konuşurken: ‘‘Şido Hanefi ile Ezo'nun arasını Bakan Mustafa Yılmaz'ın ninesi Zübeyde Kadın yaptı.’’

Bütün köy ona aşıktı

Ezo'yu tanıtım için gösterdiği çaba nedeniyle adı ‘‘Dokuzyol'un Kültür Elçisi’’ne çıkan Halef İşbilir köyde bir ‘‘Ezo Gelin düğünü’’ yapmaya hazırlanıyor. İşbilir yapacağı düğünü ‘‘Mesela akşam ışık yaktırmayacağım. Eskiden düğün öncesi bir hafta odun toplamaya gidilir, düğünde meydanın ortasında bu odunlar yakılır, halaylar bu ateşin etrafında çekilirmiş. Barak kıyafetleriyle bu düğün tekrarlanacak’’ sözleriyle özetliyor. Ezo'ya köyün tüm delikanlılarının aşık olduğunu söyleyen İşbilir de Ezo'ya yakılan türkülerden örnekler veriyor:

Aksaya giymiş kenarı nakış

Öldürdün kız öyle bu nasıl bakış

Evlerinin önü de bir incecik yokuş

Çıkamadım yokuşu kaldım orada

Başına bağlamış da al ile mordur

Kınamayın a dostlar ayrılık zordur

Ellerin ayrılığı üç-beş gün sürer

Bizim ayrılık hayli zamandır



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!