Her yıl daha büyük bir özlemle anılıyor

Güncelleme Tarihi:

Her yıl daha büyük bir özlemle anılıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 24, 2003 00:00

"DaÄŸ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeÄŸimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken, bizler bir mum ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaÅŸayan binlerce yoksulun yüreÄŸini, yüreÄŸimizde yaÅŸayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük, dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi"Cumhuriyet Gazetesi'nin 25 AÄŸustos 1975 tarihli sayısında yayınlanan ''SesleniÅŸ'' baÅŸlıklı makalesinde, halkına bu satırlarla seslenen gazeteci-yazar UÄŸur Mumcu'nun katletiliÅŸinin üzerinden 10 yılgeçti. Ancak, insan ömrü için uzun sayılabilecek bu sürede, bu sesleniÅŸe kulak veren halkı, demokrasi ÅŸehidini asla unutmadı, ona duyulan büyük özlemde en küçük bir azalma yaÅŸanmadı.  Türkiye tek yürek halinde, bedeni Karlı Sokak'ta uÄŸradığı bombalı suikastta parçalanmasına raÄŸmen, fikirleri sonsuza kadar yaÅŸayacak olan Mumcu'yu, çeÅŸitli etkinliklerle anıyor, anmaya da devam edecek.  BÄ°R AÄžUSTOS AYINDA DOÄžDUAilesi Ankaralı olmasına karşın UÄŸur Mumcu, babasının görevi nedeniyle bulundukları KırÅŸehir'de, 22 AÄŸustos 1942'de doÄŸdu. Tapu kadastro memuru Åžinasi Hakkı Bey ile Nadire hanımın dört çocuÄŸundan üçüncüsü olarak dünyaya gözlerini açtı.  Mumcu, babası Ankara'ya atanınca, Ulus'taki balıkpazarında bulunan Devrim Ä°lkokulu'nda baÅŸladığı ilköğrenimini, 1954 yılında Bahçelievler'deki Ulubatlı Hasan Ä°lkokulu'nda tamamladı. Cumhuriyet Ortaokulu'ndan (1957) sonra Deneme Lisesi'ni bitiren Mumcu, Ankara Ãœniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi (1961). Hukuk fakültesini bitirmesinin (1965) ardından kısa bir süre avukatlık yapan Mumcu, dil öğrenmek için gittiÄŸi Ä°ngiltere dönüşünde, Prof. Tahsin Bekir Balta'nın asistanı oldu.  Daha öğrencilik yıllarındayken, ''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağına'' karar veren Mumcu, henüz 20 yaşındayken ''Türk Sosyalizmi'' baÅŸlıklı yazısı ile ''Yunus Nadi Makale Yarışması''nı kazandı.  ''SAKINCALI PÄ°YADE'' ASKERDEDoÄŸan AvcıoÄŸlu yönetimindeki Yön Dergisi'nde 29 yaşında bir öğretim görevlisi olarak yazmaya baÅŸlayan Mumcu, askerliÄŸini yapmaya hazırlandığı sırada, ''Orduya hakaret'' etmek suçundan tutuklanarak, Mamak Askeri Cezaevi'ne konuldu.  Açılan davada 7 yıl hapis cezasına mahkum edilen Mumcu, ''Komünistdüzenin getirilmesinde bayrağın soldan saÄŸa sallanacağını belirtmektedir'' gibi ifadelerin yer aldığı mahkeme kararının Yargıtay'ca bozulmasının ardından, bir yıla yakın kaldığı cezaevinden çıktı.  Serbest kalmasının hemen ardından Mumcu, askere alındı. Tuzla Piyade Okulu'ndaki üç aylık eÄŸitimden sonra, okul yönetiminin hakkında verdiÄŸi rapor nedeniyle ''Er'' çıkan Mumcu, ''Sakıncalı piyade'' olarak askerliÄŸini AÄŸrı'nın Patnos Ä°lçesi'nde tamamladı.  Adeta bir düşünce üretim merkezi olan Mumcu, bu dönemde yaÅŸadıklarını ''Sakıncalı Piyade'' adlı yapıtında, esprili bir tarzla anlattı. Aziz Nesin'in, ''Bizi acı acı güldürdü'' diye önsözünü yazdığı ''Sakıncalı Piyade'', daha sonra tiyatro oyunu haline getirildi ve yüzlerce kez sahnelendi.  KAMUOYUNU HAYALÄ° Ä°HRACAT KAVRAMIYLA TANIÅžTIRDIMumcu, askerliÄŸinin tamamlamasıyla birlikte gazetecilikte karar kılar ve üniversitedeki görevinden ayrılır. Yön, Kim, Türk Solu, Ortamgibi çeÅŸitli dergilerle, AkÅŸam, Milliyet ve Yeni Ortam gazetelerinden sonra uzun süre Cumhuriyet'te yazan Mumcu, Anka Ajansı'nda çalışırken Altan Öymen'le birlikte izlediÄŸi Yahya Demirel'e iliÅŸkin, ''Mobilya Dosyası'' adlı bir kitap oluÅŸturdu. Bu kitap sayesinde, kamuoyu da, ''Hayali ihracat'' kavramıyla ilk kez tanışmış oldu.  UÄŸur Mumcu, 19 Temmuz 1976'da Güldal Homan ile evlenir ve bu evlilikten 1977'de oÄŸlu Özgür, 1981'de kızı Özge doÄŸar. ''Susmayı, kendi kabuÄŸunun içine çekilmeyi'' çağın suçu olarak gören Mumcu, ''Cesur bir kere, korkak bin kere ölür'' diyerek, karanlıkta kalan dosyaların üzerine gitmeye baÅŸlar.  Ä°PEKÇİ CÄ°NAYETÄ°NDEN, ''RABITA''YA...Gazetecilik ve yazarlık hayatı boyunca, katilleri yakalanmayan gazetecilerin, bilim ve sanat adamlarının kanlarının yerde kalmaması için adeta savaÅŸ veren Mumcu, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın iç ve dış iliÅŸkilerinden papa suikastına, hayali ihracat dosyalarından Abdi Ä°pekçi cinayeti, ''Rabıta'' ve Susurluk'taki kazada ölen AbdullahÇatlı'ya kadar birçok konuda yazdığı yazılarla kamuoyunu aydınlattı.  Türkiye'de araÅŸtırmacı gazeteciliÄŸin öncüsü olan Mumcu, tam bir Ankara sevdalısıydı. Ankara onun için sadece yaÅŸadığı kent deÄŸil, laikcumhuriyetin de bir simgesiydi. Mumcu, Ankara'ya karşı olan sevgi ve hassasiyetini, yazılarında sık sık, ''Ankara'nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Uyan uyan Gazi Kemal / Åžu feleÄŸin iÅŸine bak'' dizelerini kullanarak gösteriyordu.  ALDIÄžI ÖDÃœLLERAnkara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenen ''Sakıncalı Piyade''adlı oyunu büyük ilgi ve baÅŸarı kazanan Mumcu, ilk ödülünü, 1962'de ''YunusNadi Makale Yarışması'nı kazanarak aldı. 1979 yılında, Türk Hukuk Kurumu'nca ''Yılın Hukukçusu'', aynı yıl ÇaÄŸdaÅŸ Gazeteciler DerneÄŸi tarafından ''Yılın Gazetecisi'' seçilen Mumcu, 1980, 1982, 1983, 1987 ve 1993 yıllarında Ä°stanbul Gazeteciler Cemiyeti'nin inceleme ve röportaj dallarındaki ödüllerine layık görüldü. 1984, 1985 ve 1987 yıllarında Nokta dergisi Mumcu'ya ''Yılın Doruktaki Gazetecisi'' ödülünü verdi. 1980'de (Cüneyt Arcayürek'le birlikte) ve 1988'de Sedat Simavi Vakfı Kitle HaberleÅŸme ve Gazetecilik ödüllerini aldı.  YaÅŸamı boyunca, makale ve yapıtları çok sayıda ödüle deÄŸer bulunanMumcu'ya, ölümünden sonra da ödül yaÄŸdı. Halkı, ''Kendisi gibi yaÅŸayanbinlerce yoksulun yüreÄŸini yüreÄŸinde yaÅŸayarak o büyük kavgaya katılan'' demokrasi ÅŸehidini asla unutmazken, çok sayıda basın kuruluÅŸu, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri, 1993-1997 yılları arasında Mumcu'yu ödüle layık bularak, halkın bu hislerine adeta tercüman oldu.  BOMBA SADECE ONU DEĞİL, HALKIN YÃœREĞİNÄ° PARÇALADIUÄŸur Mumcu, 51 yıla sığan yaÅŸamı, 24 Ocak 1993'te Ankara'da oturduÄŸu Karlı Sokak'ta arabasına konulan bombanın patlamasıyla son buldu. Sadece Mumcu'yu deÄŸil, halkın yüreÄŸini parçalayan bombayı koyanlar, asla hedeflerine ulaÅŸamadılar.  Yazar Sevgi Özel, Bilgi Yayınları'ndan bu ay çıkan ''UÄŸur Olsun! Bir Devrimcinin Öyküsü'' adlı kitabında, suikast anını şöyle anlatıyor:  ''Güldal da, çocuklar da alışmıştı artık, onun hepsinden önce arabaya yönelmesine. EÅŸine (Ben çıkıyorum, sen de çabuk gel) dedi. Güldal hızla mantosunu giydi, eÅŸini bekletmemek için merdiveni koÅŸarakçıktı. Özge evde yalnız olduÄŸu için apartmanın dış kapısının iyi kapanmadığını düşünerek geri döndü. Kapıyı çekti, bir adım atmışken duydu, o korkunç gümbürtüyü. Arkasından bir kez, bir kez daha. Karlı Sokak'taki trafo mu patlamıştı yoksa? Gökgümbürtüsü dese deÄŸil, kıyamet koptu dese yeriydi.  Bir duman sarmıştı her yeri. Gözüne araba iliÅŸti, tanınmaz durumdaydı. Demir, sac, boya...Karmakarışık bir metal yığını...(UÄŸur) diye bağırdı. Gördü onu. Yer yer karla kaplı olan karşıki su deposununbahçesindeydi. Oraya nasıl gitmiÅŸti? Ve kulaklarında o korkunç gümbürtü...BaÅŸka ses yoktu Ankara'da...Kulaklarında arka arkaya bombalar patlıyordu. Önce büyük bir patlama, sonra bir kez daha...Sonra yine, yine...''  Kitapta, UÄŸur Mumcu'nun oÄŸlu Özgür'ün yazdığı bir ÅŸiir de yer alıyor. Türk halkının tek vücüt halinde sahip çıktığı babasının ölümünün yarattığı ruh halini Özgür, ÅŸiirinde şöyle anlatıyor:  ''O öldü / Onlar öldü / Bileylendi yürekler saçım uzadı / Altıncı hissim oldu yaÄŸmur / Uzakta yangınlarda külü savruldu sığlıkların / Gündüz koptu dalından / Tutsak, ham bir yaÅŸam oturdu boÄŸazıma / Saçım uzadı / Tüm göçmenlerin yakasına hüzün iliÅŸtirildi / O öldü / Onlar öldü / Büyüdü kalabalık / Büyüdü sesler / Korteje katıldı, sokaktan gözü yaÅŸlı kediler.''  MUMCU'NUN FÄ°KÄ°RLERÄ°, UM:AG'DA HAYAT BULUYORGazeteci-yazar UÄŸur Mumcu'nun, Atatürkçü, tam bağımsızlıktan yana,araÅŸtırmacı ve emekten yana kiÅŸiliÄŸi ve düşüncelerinin gelecek kuÅŸaklara aktarılması amacıyla, ailesi tarafından 1994 yılında ''UÄŸur Mumcu AraÅŸtırmacı Gazetecilik Vakfı (UM:AG)'' kurulur.  EÅŸi Güldal Mumcu ile çocukları Özgür ve Özge'nin yönetim kurulunu oluÅŸturduÄŸu UM:AG'ın danışma kurulunda ise Ä°lhan Selçuk, Metin Akpınar, Oktay EkÅŸi, YiÄŸit Gülöksüz, Selim Ä°lkin, Altan Öymen, Ä°lhan Tekeli, Ali Sirmen ve Ercüment Ulay yer alıyor.  Bakanlar Kurulu tarafından 1997 yılında ''Vergi muafiyeti'' saÄŸlanan vakfın en önemli programlarından birini ''AraÅŸtırmacı gazetecilik eÄŸitimi'' oluÅŸturuyor.  ''Dünya ve Türkiye'yi bilen, geliÅŸmeleri doÄŸru algılayan, sorgulayan ve deÄŸerlendiren, meslek ilkelerine ve topluma saygılı, toplumsal sorumluluk taşıyan, UÄŸur Mumcu'nun araÅŸtırmacı çizgisinden ayrılmayacak olan gazeteciler yetiÅŸtirmek'' amacıyla düzenlenen program, iki aÅŸamalı olarak uygulanıyor.  Programın birinci aÅŸaması yoÄŸun bir kuramsal eÄŸitimi, ikinci aÅŸaması ise gazetelerin Ankara bürolarında uygulanan stajları kapsarken, ilk aÅŸaması 1995 yılında baÅŸlayan programa, yükseköğrenim görmüş 83 öğrenci arasından seçilen 9 öğrenci katılır. Bir ay süren kuramsal eÄŸitimin ardından, çeÅŸitli gazetelerde staj yapan bu öğrenciler eÄŸitim programının da ilk mezunları olurlar.  UM:AG, ''AraÅŸtırmacı gazetecilik eÄŸitimi''nin yanı sıra meslekiçi eÄŸitim programları da düzenliyor.  Çalışan gazetecilerin kendilerini yenileme olanaklarının genel anlamda çok sınırlı olduÄŸu düşüncesinden hareketle gerçekleÅŸtirilen meslekiçi eÄŸitim programlarına, Anadolu Ajansı da, merkez ve bölge müdürlüklerinde çalışan profesyonel muhabirleri göndererek katıldı. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!