Her sayfada başka bir tarih

Güncelleme Tarihi:

Her sayfada başka bir tarih
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kadın Kütüphanesi'nin 2000 Ajandası, Türkiye'de kadın hareketinin 100 yılını konu alıyor.

2000, pek çok açıdan önemli bir tarih. Ancak Türkiye'nin ilk ve tek Kadın Eserleri Kütüphanesi için ayrı bir önemi var. Çünkü Kütüphane, 14 Nisan 2000'de 10. yaşını kutlayacak.

Kuruluşundan bu yana her yıl, Kadın Ressamlardan Bir Kesit, Kadın Heykeltıraşlar, İstanbul ve Kadın gibi kadın temalı, şık ajandalar yayımlayan Kütüphane'nin 2000 ajandasının konusu ‘‘Türkiye'de Kadın Hareketinin Yüzyılı.’’ Ajandanın her haftasında, 1900'den bugüne, kronolojik bir sıra içinde, farklı bir konu işleniyor ve tarihi fotoğraflara, orijinal belgelere yer veriliyor. Yani ajanda, yoğun bir emeğin ürünü, saklanacak bir belge-kitap, aynı zamanda.

Meryem Turan, Hülya Gülbahar, İmren Sipahi, Serpil Çakır ve Aslı Davaz Mardin'in imzasını taşıyan ajanda, ‘‘geride bıraktığımız yüzyılın kadınlar tarafından, kadınlar için yaratılan tarihine, bu tarihi yaratan kadınların emeğine, kadın mücadelesine ajanda sınırları içinde de olsa bir göz atmayı’’ amaçlıyor.

KADIN TARİHİ NEDEN ZOR

Toplam 280 sayfa olan ajandanın sonunda 50 sayfalık bir kronoloji yeralıyor. Bu bölümde, 1850'lerden bugüne kadar gerçekleşen kadın eylemleri, kadınların kurduğu dernekler, kadın dergileri, kitapları, kadınları ilgilendiren tüm yasa maddeleri, önemli basın açıklamaları yeralıyor.

Ajandayı yaratanlar, kronolojiyi hazırlarken oldukça zorluk çektiklerini anlatıyor; bunu anlamak ise hiç zor değil! Çünkü, ‘‘Erkekler geçmişi öncelikle (ve genellikle sadece) yer, tarih ve olay olarak; biz kadınlar ise genellikle bir duygu, bir izlenim olarak hatırlamıyor muyuz? Erkekler yaşadıkları olayları belgeleyip bütün bir tarihe maletmekle uğraşırken, biz sadece kendimize saklamak ya da yakın çevremize aktarmakla yetinmiyor muyuz? Onlar tarihi yapmak ve yazmak, bizler tarihin edilgen bir izleyicisi ya da nesnesi olmak üzere yetiştirilmiyor muyuz?

‘‘Oysa bu ikileme mahkum değiliz. Kişisel tanıklıklarımızı, duygularımızı, düşüncelerimizi kayda geçirebiliriz. Yaşadığımız deneyimleri, küçük-büyük, önemli-önemsiz ayrımı gözetmeden not edebiliriz.’’

İşte bu yüzden son bölümdeki iki sayfa, altındaki makas işaretiyle boş bırakılmış. Ajandayı alan kadınların, o bölümü 'kendi tarihleriyle' doldurup, kütüphaneye göndermeleri için!

YÜZYILDAN KESİTLER

Ve ajandanın sayfalarını karıştırıyoruz:

Bir sayfada, Beyaz Konferanslar ışıldıyor; yıl 1911. 300 kadın, defalarca İstanbul'da bir konakta toplanıyor. Konağın salonu, kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunlar, nedenleri, çarelerinin konuşulduğu bu konferanslar için duvarlardan iskemlelere, perde, döşeme ve tavana kadar beyaz döşenmiş.

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri Kadın Dergileri ajandadaki haklı yerlerini alıyorlar: Terakki-i Muhadarat, Şüküfezar, Hanımlara Mahsus Gazete, Mehasin, Demet, Kadın, Kadınlar Dünyası, Hanımlar Alemi, Seyyale, İnci, Firuze, Süs, Hanımeli, Moda Albümü, Ana, Türk Kadını bunlardan bazıları...

SAVAŞTA VE SANAYİDE

Kadınlar Kurtuluş Savaşı'nda, çoğu tarih kitaplarında yazıldığı gibi, sadece bomba taşıyıp, yara sarıp, yemek yapmadılar. Milli Kongre'nin kurucusu 50'den fazla örgüt arasında 10'u aşkın kadın örgütü vardı. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin birçok şubesi açılmıştı. Başta, milli mücadelede onbaşı rütbesi alan Halide Edip olmak üzere, mitinglerde en etkili konuşmaları kadınlar yaptılar. Pek çok kadın çarpışmalara katıldı. Bunlardan biri de Erzurumlu Kara Fatma ve silah arkadaşlarıydı.

Kadınların sanayiye girişlerine ilişkin ilk veriler 1913-15 sanayi sayımlarına dayanıyor. 1913'te sanayide çalışanların yüzde 20'si, 1915'te yüzde 30'u kadındı. Kadınlar aynı zamanda grevlerde de ön saflardaydı. Kadınlara doğum öncesi ve sonrasında sekiz haftalık izin verilmesi, işyerlerinde emzikhaneler açılması kararları, 17 Şubat 1923 İzmir 1. İktisat Kongresi'nde kararlaştırıldı.

PARLAMENTOYA GİRİŞ

Kadınlar Halk Fırkası 15 Haziran 1923'te kuruldu. Başkanı Nezihe Muhittin'di. Ancak kadınların henüz seçme ve seçilme hakkı yoktu! Bu yüzden parti kuruluş aşamasında kaldı ama kadınlar amaçları doğrultusunda Türk Kadınlar Birliği'ni kurdular. Seçme seçilme hakkı, onların 1924'ten itibaren sürdürdükleri çalışmalar sonucunda alındı.

‘İLK' KADINLAR

Eğitimci Belkıs Şevket, İslam dünyasında ilk kez uçak kullanan (1913) ve fotoğrafı yayımlanan kadın.

Fatma Aliye (1862-1936), hakkında monografi yazılan ilk kadın yazar.

Şair Nigar Hanım (1856-1918), kadın salonlarının ilk uygulayıcısı. İlk edebiyat salonunun sahibi.

Yaşar Nezihe Hanım, toplumsal sorunları şiirilerine konu eden ilk kadın şair.

Türkiye'de ilk 8 Mart kutlamasını düzenleyenler, Cemile Nuşirvanova, Rahime Selimova ve Naciye Hanım. Yıl 1921.

Saadet, Suat ve Fosforlu Cevriye

‘‘Cevriye onu tanımadığı için sevemediği anasının, hayali kalbinde ölmemiş olan, geldiyse kendisinin tanımadığı kardeşlerinin, hiçbir zaman bir genç kız olmadığı için karşısına çıkmamış bulunan nişanlısının, kendisine hiç de kısmet olmayacak kocasının yerine sevmişti. Onu hepsi için ve hepsi kadar sevmişti.’’ Bu satırların yazarı, 1905'te İstanbul'da doğan, 1935'te Kadın Varlığı derneğinin kurulması çalışmalarına katılan, aynı yıl Serbest Cumhuriyet Fırkası'ndan yerel seçimlerde aday olan, 1941'de Yeni Edebiyat Dergisi'ni çıkaran Suat Derviş (Saadet Baraner). Kapatılan Yeni Edebiyat Dergisi nedeniyle tutuklanan ve Babıali imzasına kapanan Derviş, takma isimlerle yazılar yazar. 1953'te eşinin tutuklanmasından sonra on yıl Avrupa'da yaşasa da, 1970'te Türkiye Devrimci Kadınlar Derneği'ni kurar. Romanları çeşitli dillere çevrilir ama, en önemli romanlarından biri olan Fosforlu Cevriye, Türkiye'de ancak 1968'de geniş okuyucu kitlesine ulaşır. Neredeyse yazarından daha ünlü olan Fosforlu, Türk Sineması'nda Neriman Köksal'la anılır.

İKİNCİ FEMİNİST DALGA

Ve daha yakın geleceğe geliyoruz: Edebiyatta kadın, toplumsal eylemlerde kadın ve 1980'lerde kadınlar... Yazko Konferansları, Kadın Çevresi - Feminist Dergisi, Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü; Bağır Herkes Duysun, Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği, Kariye Şenliği Geçici Kadın Müzesi, Sosyalist Feminist Kaktüs Dergisi...

Yıl 1989. Kadınlar, ‘‘Bedenimiz bizimdir, cinsel tacize hayır’’ diyorlar ve Mor İğne Kampanyası başlıyor. Yollarda mor iğneler dağıtılıyor, tacizde bulunan erkeklere batırılması için!

İffetli Kadın Vesikası çıkarılıyor. Fuhuş yapan kadınlara tecavüzde ceza indirimi getiren TCK.'nın 438. maddesine karşı, yoğun bir kampanya başlatılıyor. 438 bu mücadelenin sonunda tarihin tozlu dehlizlerine gönderiliyor.

1980'lerden itibaren 100'ün üzerinde kadın dergisi çıkıyor. Bunlar arasında farklı sesler ve farklı dergiler de var: Kadınlara Mahsus Gazete Pazartesi, Çağdaş Kadın, Emekçi Kadınlar Bülteni, Sosyalist Kadın, Uçan Haber, Dolaşan Mavi Çorap, Bihter, Mektup, Gacı...

Aile içi şiddete karşı kadın sığınakları kurulmaya başlanıyor. Bu konuda başı Mor Çatı Vakfı çekiyor.

Kadın Eserleri Kütüphanesi Türkiye'nin ilk ve tek kadın kütüphanesi olarak kuruluyor. Kadın Araştırma Merkezleri doğuyor.

Medeni olmadığı açıkça belli olan Medeni Kanun değişikliği için meclise 100 bin imza sunuluyor.

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği KA-DER kuruluyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!