Her fotoğrafın öyküsünü biliyor

Güncelleme Tarihi:

Her fotoğrafın öyküsünü biliyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 1997 00:00

Haberin Devamı

Onu tanımak istedi, hakkında dört bin kitap okudu. Ona dokunmak istedi, öldüğü gün üzerinden çıkan ropdöşambr ve çoraplarına sahip oldu. Onu anlamak istedi, kişisel mektuplarını ele geçirdi. Onu görmek istedi, yaklaşık altı bin fotoğrafını topladı. Hatta bir gün aynaya bakınca ona benzediğini farkedip onun gibi giyinmeye başladı. Ama tüm bunlar yeterli değildi. Onu tekrar canlandırmak istedi ve bambaşka bir yönteme başvurdu. Bugün 61 yaşında olan Eriş Ülger tutkunu olduğu Atatürk'ün hiç yayınlanmamış fotoğraflarını Digital CD'lere yükletmeyi başardı.

Onunla karşılaşması tesadüfler sonucu oldu. Annesi yedi yaşındayken elini tutup kaydını onun adını taşıyan okula yaptırdı. Ortaokul ve lise öğrenimini onun adını taşıyan okullarda bitirdi. Bütün öğrencilik yaşamı boyunca ders kitaplarından çok annesinin anılarından öğrendi onun hayatını. Yine bir tesadüf eseri Atatürk'ün naaşının Ankara'ya taşındığı gün okullar arasında bir yarışma düzenlendi. Henüz 13 yaşındayken, Türkiye çapında düzenlenen bu yarışmayı kazanıp, 10 Kasım 1953'te Anıtkabir'in önünde o çok sevdiği insanın Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okudu.

Atatürk'e ilgisi zamanla bir tutkuya dönüştü Eriş Ülger'in. Onu tanımak istedi ve hakkında dört bin kitap okudu. Ona dokunmak istedi ve Kurtuluş Savaşı'nda kullandığı silahını, Feride Hanım'a yazmış olduğu özel mektupları, gözlüğünü ve hatta öldüğü gün üzerinde olan robdöşambrını, çoraplarını elde etti.

Mimar olup ilk yurtdışına çıktığında ‘‘Bu kadar hayran olduğum kişiyi çok mu abartıyorum?’’ diye Avrupalılar'ın gözünden tanımaya çalıştı onu. Ne de olsa hiç görmediği bu insana tarif edilmez bir hayranlık besliyordu. Atatürk, hayatı boyunca Eriş Ülger için hep özel biri oldu. Avrupalılar'ın Atatürk'ü nasıl gördüğünü merak ettiği için başladı kütüphaneleri taramaya. 1970 yılında Zürih'te bir kütüphanede bulduğu kitabı diğerleri takip etti. ‘‘Avrupa basınının Atatürk hayattayken onu nasıl takip etmiş diye düşünüp başladım araştırmaya. Almanya, Avusturya, İngiliz ve Fransız arşivlerine girdim.’’

YILLARCA ARADI

1972'den bu yana 386 doküman elde etti ve bunları ‘‘Avrupa Basını'nda Mustafa Kemal Atatürk’’ adıyla kitap haline getirdi Ülger. 1994 yılında kitabının ikinci cildini çıkardı. ‘‘O dokümanlarda gördüm ki Avrupalı bizden önce hem Atatürk'ü hem de onun düşüncelerini keşfetmiş. Biz O'nu büyük asker, büyük kahraman olarak vasıflandırırken onlar Atatürk'ü Jean Jacques Rousseau, Eflatun gibi bir düşün adamı olarak görmüş.’’

Ülger, Atatürk'ü diğer liderlerden ayıran en önemli özelliğin düşüncelerini gerçekleştirmek olduğunu söylüyor. Alman Tarih Profesörü Herbert Mersik'in ‘‘Biz Mustafa Kemal'i Avrupa'ya geldiği zaman keşfetmiş ve O'nun bir gün düşünceleriyle bir toplumdan başka bir toplum yaratacağını görmüştük’’ sözlerini aktarıyor. ‘‘Atatürk Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun medeniyet sembolüydü’’ diye devam ediyor.

Eriş Ülger yazılı belgelerle, gazete kupürleriyle yetinmemiş, vaktinin büyük bir bölümünü Avrupa'yı dolaşarak Atatürk'ün hiç yayınlanmamış fotoğraflarını aramakla geçirmiş. O fotoğraflardaki insanların kim olduklarını, hangi nedenle böyle bir fotoğraf çekildiğini de araştırmış, o insanların torunlarına kadar giderek ilginç anekdotlar elde etmiş. ‘‘Elimdeki her fotoğrafın öyküsünü biliyorum’’ diyor.

DİMAGE İLE TANIŞMA

Eriş Ülger'in arşivinin büyük bölümü cam filmlerden oluşuyor. 1934'den sonra çekilenler ise 24x36mm'lik filmler. Zamanın tahribatı çok fazla. Tam onları artık nasıl koruyacağını düşünürken tanışmış Dimage'la... Böylece hem arşivini koruyabileceği, hem de geleceğe taşınabileceği bir yol bulmuş: Nadide Atatürk fotoğraflarının tek tek CD'lere kaydedilmesi...

Bugün 61 yaşında olan Eriş Ülger Atatürk'ten çok fazla etkilendiğini saklamıyor. Onun gibi giyinmeye özen gösteriyor ve giysilerini özel olarak diktiriyor. ‘‘Atatürk bir matematik adamıydı, asla hayal kurmazdı’’ diyor. Atatürk duygusal yaşamında neden başarılı olmadı sorusuna ise verdiği yanıt ilginç: ‘‘O his adamı olacak vakit bulamadı.’’

İki bin fotoğraf tek CD’de

Dıgıtal CD bilgisayarlarını ilk kullanan firma olan Dimage, birçok yeniliğe imza attı. Hasan Baltaoğlu öncelikle Kodak'la lisans anlaşması yaparak bu sistemi oluşturduklarını söylüyor. ‘‘Öncelikle her tür görüntüyü bilgisayar ortamına kopyalıyor, Kodak PhotoCD Workstation'larda gerekli düzeltme ve kontrolleri yaparak bu görüntüleri televizyon ekranına ya da kartlara yansıtabiliyoruz. Hem de orijinal görüntüsünde hiçbir değişiklik olmadan.’’ Masaüstü yayıncılıkta çıkış boyutuna göre PhotoCD'ye kaydedilen görüntüler, her kullanımda yeniden taratmaya gerek olmadan istenen çözünürlükte kullanılabiliyor. Çok hızlı, ekonomik ve kaliteli olarak tüm görüntüleri photoCD'lere kaydetmek mümkün. Aynı zamanda istenilen kısımları alıp kullanmak ve görüntünün üzerindeki yıpranmaları yok etmek de... ‘‘Yakın zamanda bu teknolojiyle birlikte gazetelerin dev dia arşivlerinde saklanan filmlere bilgisayar ortamında sadece birkaç saniyede ulaşmak mümkün olacak.’’

Hasan ve Haldun Baltaoğlu bu teknolojinin yaygınlaşmasını sağlamak için ülkemizde bir misyon üstlenmiş. Değerli fotoğraf ve belge arşivi olan insanlara yardımcı olarak bu arşivlerin korunması için Digital CD'leri harekete geçirmişler. Eriş Ülger'le 1995 yılında tanışan Baltaoğlu kardeşler, Ülger'in Atatürk'ün hiç yayınlanmamış fotoğraflarından oluşan dev arşivini Photo CD'lere yüklemişler.

Şu anda yaklaşık iki bin fotoğraf tek bir PhotoCD'de toplanmış durumda. Fotoğrafların tahrip olmuş görüntüleri bilgisayarda düzeltilmiş. ‘‘PhotoCD'lerde orjinalinden çok daha iyi görüntü elde etmek mümkün’’ diyor Hasan Baltaoğlu. Bu CD'leri satmayı düşünmediklerini de belirtiyor. Bunun nedeni ise çok açık: Atatürk'ü ticari meta olarak kullanan bir firma damgası yememek için...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!