Güncelleme Tarihi:
“Zamana karşı yarışımızda kazanan taraf olmak istiyorsak, yeşil ekonomiye geçişi hızlandırmalıyız. Yeşil bir ekonomiyle gelir ve istihdamı arttırabiliriz. Bugün yakın geleceğimizle ilgili çizilen felaket senaryolarını tersine çevirmenin bir yolu varsa, o da yeşil ekonomiye geçiştir. 2019 yılı sonu itibarıyla, 25 bin binada sıfır atık uygulamasına geçme hedefi koymuştuk. Bu hedefimize 2 ay önceden ulaştık. Bu hız, sıfır atık hedeflerimizin geleceği hakkında bir teminat niteliğindedir. Sıfır atık yönetim sisteminin, 2023 yılına kadar tüm ülkede uygulamaya konulmasını, yıllık 20 milyar lira ekonomik kazanç sağlanmasını, 100 bin kişiye istihdam getirmesini ve yüzde 35 oranında geri kazanımı hedefliyoruz. Bu hedeflerimizi eksiksiz olarak tutturacağız.
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLARI UNUTMALIYIZ
Yeşil ekonomiye geçişte tüm tarafların işbirliğini mutlaka sağlamalıyız. Bundan sonra yol haritamızın güzergâhı, yeşil ekonomiye uygun teknoloji ve projelerin üretilip yaygınlaştırılması olmalıdır. Elbette gerek yeşil ekonomiye geçmenin, gerekse sıfır atık hareketinin bir başarı hikâyesi olmasının anahtarı, vatandaşlarımızın gönüllerini kazanmakta yatıyor. Şimdi en zor olanı, yani doğru bildiğimiz yanlışları unutmayı başarmamız gerekiyor.” m ANKARA
ATARKEN DÜŞÜN
- “Kullan at değil, ‘kullan ve atma’ yeni prensibimiz olmalı. Bugün her 1 dakikada okyanuslara 1 çöp kamyonu plastik atık boşaltıyoruz. Şayet böyle devam edersek, 2050’de her 1 dakikada tam 4 çöp kamyonu plastik atık okyanuslara boşaltılacak. Köpük bardaklar için 50 yıl, içeceklerin teneke kutuları için 200 yıl, sigara izmaritleri için 1 ile 5 yıl, olta misinaları için 600 yıl, çocuk bezleri için 450 yıl kadar süre gerekiyor. Biz içtiğimiz bir tek suyun şişesini denize atsak şu dünyadan göçüp gittikten sonra bile, yüzyıllar boyunca çevreye zarar vermeye devam edeceğiz. Türkiye’nin tüm sektörleriyle yeşil ekonomi alanında dünyada bir başarı hikâyesi olarak anlatılacak işlere imza atmasını temenni ediyorum.”