Hayatı zaman belirliyor
Ünlü bilim ve devlet adamı Benjamin Franklin ‘‘Zaman, paradır’’ demişti. Ancak bu, tarihte her zaman böyle değildi. Örneğin, Sanayi Devrimi'nden önce zaman ile ‘‘iktidar’’ın özdeşleşmişti. Romalılar, bir dönem bütün Avrupa'ya ve Akdeniz havzasına egemen olduklarında, kendi zaman ve takvim kavramlarını toplumlara kabul ettirmişlerdi. Türkiye'nin en çok okunhan bilim dergilerinden Focus, nisan sayısında ‘‘Zaman’’ dosyası açtı. Zaman nedir, zaman neden geçmişten geleceğe akar, nerelerde ne kadar zaman harcıyoruz?... Bunlar ve benzeri sorular Focus'ta yer alıyor.
Zaman, hakkında en çok konuşulan ve bir o kadar da bilinmez olyan bir kavram... Einstein'dan kahvedeki insana kadar herkesi de meşgul ediyor...
Hıristiyanlıkla birlikte zamanın İsa'nın doğumu olan milat etrafından şekillendiği söylenebilir. Ama milattan önce (MÖ) ve milattan sonra (MS) kavramları, kuşkusuz Polinezya Adaları'nda yaşayan yerliler için pek büyük bir şey ifade etmiyor...
Zamanın ‘‘kilise’’ egemenliğinden çıkması ‘‘ticaret’’in gelişmesiyle paralellik taşıyor. Mallarını belli depolarda stoklayan ve belli bir süre geçmeden pazarlamak zorunda kalan tüccarlar için MÖ ya da ‘‘dini esaslar’’a dayalı takvimlerin geçerliliği yoktu. Onlar, malın gideceği noktada da geçerli olan evrensel bir zaman anlayışı peşindeydiler ve ticari çıkarları için bu hayati önem taşıyordu.
Ancak, zaman henüz ‘‘para’’ kadar değerli değildi. Tüccarlar onun önemini biraz daha ön plana çıkarmışlardı, ama asıl peşinde koştukları, evrensel ve dünyanın her yerinde geçerli olan bir zaman anlayışıydı. Örneğin, birbirinden kilometrelerce uzakta yaşayan Müslüman ve Çinli tüccarlar için zaman, dinsel temeller üzerine değil, işlerin başladığı ana, yani güneşin doğuşuna göre düzenleniyordu.
SERİ ÜRETİM
Benjamin Franklin'in sözünün geçerlilik kazanması için 20. yüzyılın başlarına, sanayinin dev adımlarla gelişme gösterdiği günlere gelinmesi gerekti. Onun kehanetini ilk ciddiye alan kişi, daha sonra ‘‘Taylorizm’’ adı verilen sistemin yaratıcısı olan John Taylor oldu. O ve onun izinden giden ünlü işadamı Ford, zamandan en iyi şekilde yararlanmak için ‘‘seri üretim’’ kavramını geliştirdiler. Üretim, kısa ve birbirini tamamlayan sekanslara bölünmüştü. Artık üretilen mallar değil, bunun için harcanan süre hesaplanıyordu. Böylece, sanayinin gelişmesiyle birlikte insanoğlu, ‘‘çalışma saati’’ denilen yeni bir kavramla tanıştı.
ÇALIŞMA SAATİ
Zamanın bu yeni tanımlanması, yavaş yavaş toplumun tüm alanlarına yayıldı ve hızla ağırlığını hissettirdi. Gün, hatta hayatın ta kendisi ‘‘çalışma saati’’nin çevresinde biçimlenmeye başlamıştı. Günlük zamanın dinlenmeye, eğlenceye, tatile, entelektüel faaliyetlere ayrılan süresi hep bu ‘‘çalışma saati’’ tarafından belirleniyor ve sanayinin ilk gelişme günlerinde, sürekli ön plana çıkıp diğerlerinin süresinden çalıyordu.
Ancak bugün, durum tam tersine dönmüş bulunuyor. Özellikle sanayileşmiş ülkeler, hızlı makineleşmenin sonunda artan işsizlik nedeniyle bugün ‘‘iş saati’’ni azaltmaya çalışıyorlar.
Ne var ki, bilim adamları, özellikle de psikologlar ‘‘çalışma saati’’nden çalınan sürenin çok da iyi kullanılmadığını söylüyorlar. Nitekim, bugün insanoğlu daha fazla boş zamana sahipken, dünden daha fazla mutlu değil... Bu nedenle, ünlü Fransız sosyolog Jacques Attali, boş zamanlarında ne yapacağını bilmeyen insanlardan oluşan bugünkü toplumu ‘‘uykusuzlar toplumu’’ olarak tanımlıyor.
Neye, ne kadar zaman harcıyoruz?
Günaydın demek için 8 gün
Eğlenmek için 1 yıl 248 gün
TV izlemek için 6 yıl
Oto kullanmak için 5 yıl
Oturmak için 17 yıl
Yürümek için 16 yıl
Yemek yemek için 6 ile 7 yıl
Rüya görmek için 4 yıl
Yemek pişirmek için 1 yıl 195 gün
Koşmak için1 yıl 75 gün
Okumak için 250 gün
Sevişmek için 110 gün
Telefon etmek için 180 gün
Ağlamak için 50 gün
Diş firalamak için 92 gün
Saate bakmak için 3 gün
Okula gitmek için 1 yıl 40 gün
Eğlenmek için 1 yıl 10 gün
Nezle için 1 yıl 135 gün
Uyumak için.............................................23 yıl
Zaman için ne dediler
Geçmiş,gelecek ve şimdiki zaman arasındaki fark, sadece bir göz yanılsamasından ibarettir. (Albert Einstein)
Büyük Patlama'dan sonraki yarım saniye kimin umurunda!.. Asıl çıldırtıcı olan, patmlamadan yarım saniye öncesi... (Fay Weldon)
Sonsuzlukta her şey başlangıçtır. (Nobel ödüllü yazar Elias Canetti)
Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle