Hastane polise kızgın

Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi Başhekimi Dr. Nezihe Baltalı, fuhuş yaparken yakalanan yabancı kadınların polis tarafından Emniyet Müdürlüğü'ndeki polikliniğe götürüldüğünü, tespit edilen hastalıkların bildirilmediğini ve yasaların çiğnendiğini öne sürdü.

FUHUŞ yaparken polis tarafından yakalanan yabancı hayat kadınları, Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda yetkili kılınan Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi'ne değil, Aksaray'daki Emniyet Müdürlüğü'nde polis ve yakınlarına hizmet veren polikliniğe götürülüyor.

Yabancı seks işçilerinden, muayene ve tedavileri için Polis Binalarını ve Karakollarını Yaptırma Yaşatma ve Yardım Derneği veya Vakfı adına bağış makbuzu kesilerek ücret alınıyor.

Vali Aktaş onayladı

Cankurtaran'da 1908'den beri deri ve zührevi hastalıklarla mücadele eden ve ‘Cancan’ olarak da adlandırılan Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ne 1998 yazına kadar yerli ve yabancı seks işçileri getiriliyor, burada tetkikleri yapılıyor, hasta oldukları belirlenenler tedavi ediliyordu.

Ancak son yıllarda polis, Polis Binalarını ve Karakollarını Yaptırma Yaşatma ve Yardım Derneği ile Vakfı'na gelir elde etmek istedi.

8 Haziran 1998'de İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, dönemin Valisi Kutlu Aktaş'a başvurarak, yabancı hayat kadınlarının Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi'ne değil, Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki polikliniğe götürülmelerini istedi. Özdemir, izin dilekçesinde, böylece yakıt, zaman ve personelden tasarruf elde edileceğini, Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi'ne ödenen ücretin, Polis Binalarını ve Karakollarını Yaptırma Yaşatma ve Yardım Derneği ve Vakıf adına makbuz karşılığı tahsil edileceğini, Emniyet'in polikliniğine bir gelir elde edileceğini belirtti.

Temmuz 1998'den itibaren yabancılar Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ne götürülmedi. Hastanenin Başhekimi Dr. Nezihe Dirlik Baltalı Sağlık Bakanlığı'na başvurunca bir süre durum düzeltildi. Ancak eylül ayında aynı sorun yeniden ortaya çıktı. Yaklaşık beş aydır polislerin yakaladığı yabancı hayat kadınlarının büyük kısmı kendi polikliniklerine, birkaçı da ‘sus payı’ olarak hastaneye götürülüyor.

Poliklinikte tedavi olmaz

Hastanelerine getirilen seks işçilerinin muayenelerinin yapıldığını ve bel soğukluğu, frengi, AIDS, hepatit ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların tarandığını belirten Dr. Baltalı, ‘‘Hastalık bulunmazsa, taburcu edilirler. Eğer hastalık belirlenirse tedavileri mutlaka yapılır. Biz, tek bir hap vereceksek bile takip ediyoruz’’ dedi.

Emniyet Müdürlüğü'ndeki poliklinikte tedavi yapılmasınını mümkün olmadığını da belirten Dr. Baltalı, ‘‘Zaten orası yataklı tedavi kurumu değil. Bize gelenler, hastalıklarına göre 3 gün-1 hafta kalıyorlar. Yatırılmazlarsa tedavilerini dışarıda yaptırmayacaklarını çok iyi biliyorum’’ diye konuştu.

Hastanelerine polisin geçen ay 3 haftada 3 yabancı hayat kadınını getirdiğini, bunlardan birinde HIV (+) bulunduğunu anlatan Dr. Baltalı, ‘‘Bu kadar az kişide bile 1 AIDS hastası yakaladık. Ancak eylül ayından beri polislerin polikliniğinden Sağlık İl Müdürlüğü'ne tek bir AIDS veya başka cinsel yolla bulaşan hastalık bildirilmemiş. Tamamen kontrol dışı’’ dedi.

Revülerde çalışan kadınlara gerekli testler yapıldıktan sonra çalışma karnelerini daha önce hastanelerin verdiğini, ancak artık polisten alındığını belirten Dr. Baltalı, ‘‘Polisler ‘bize geleceksiniz karne vermeyiz’ diyor. Artık bize gönderilmiyorlar’’ dedi.

Yasaya aykırı

Dr. Baltalı, ‘‘Yasalara aykırı işlem uygulanıyor. Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nda, zührevi hastalıklarla mücadelenin Sağlık Bakanlığı'nın önerdiği bir kuruluşta yapılması gerektiği açıkça belirtiliyor’’ diye konuştu.

Hastanelerinin hasta profilinin yüzde 95'ini yabancı uyrukluların oluşturduğunu söyleyen Dr. Baltalı, ‘‘Biz toplum sağlığına hizmet veriyoruz. Hiç olmazsa polisin yakalayabildiği kişilerin teşhis ve tedavisi yapılsın. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ciddidir. Tedavi gerektirir’’ dedi.