Hasta şirketlerin doktoru Türkiye’de

Güncelleme Tarihi:

Hasta şirketlerin doktoru Türkiye’de
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2002 15:31

30'dan fazla ülkede 'Fortune 500' sıralamasında yer alan birçok şirketin danışmanı olan, eğitimci, yazar Manfred Kets De Vries Türkiye'ye geliyor. Sabancı Üniversitesi'nde 'Liderliğin Gizemi' adlı bir konferans verecek olan De Vries psikanaliz yöntemini iş dünyasına nasıl adapte ettiğini ve liderliğin ana hatlarını anlattı.

Liderler, yöneticiler, çalışanlar, takım çalışmaları, iş birlikleri, çekişmeler, çelişkiler ve ortaya konan ürün... Bir bütün olarak bakıldığında iş hayatı işleyişiyle insanların iç dünyasına benziyor. Bu nedenle ortaya çıkan problemler ve çözümler de benzer olabiliyor. Bundan yola çıkan eğitimci, yazar ve danışman Manfred Kets De Vries bireylerin iç dünyasını çözümlemeye yarayan psikanalizi iş dünyasındaki problemleri çözmekte kullanıyor.

Liderlik konusunda dünyaca ünlü bir otorite olarak kabul gören Kets De Vries liderlik ve örgütsel değişimin dinamikleri konularına değişik bir bakış açısı getiriyor. Ekonomi, yönetim ve psikanaliz konuları üzerine çalışıyor. Uluslararası yönetim, psikanaliz, psikoterapi ve psikiyatri arasındaki ilişkileri inceliyor. 30'dan fazla ülkede yönetimsel gelişim, örgütsel tasarım ve değişim konusunda çoğunluğu 'Fortune 500' içinde yer alan Alcatel, Lego, Lufthansa Unilever, Volvo, Shell, Novartis, Nokia, Heineken gibi birçok şirketin danışmanlığını yapıyor. Aynı zamanda liderlik alanında etkin 19 kitabın yazarı ve editörü.

Kets De Vries, Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU) tarafından düzenlenen 'Liderliğin Gizemi' konusunda bir konferans vermek üzere 31 Ekim 2002'de İstanbul'a gelecek. 'İş yaşamı ve yönetim de kendi içinde bir organizmadır' diyen Kets De Vries ile psikanaliz, iş dünyası ve liderlik üzerine konuştuk.

İş yaşamı ve uluslararası yönetimde psikanalizden nasıl yararlanıyorsunuz?

- Psikanaliz adından anlaşılacağı gibi bir analiz yöntemidir. Orijinal olarak, bireylerin iç dünyasının karmaşıklığını çözümler. Ancak, daha da önemlisi bu karmaşalarının farkında olmasını sağlar. Farkındalık ise karmaşanın çözümüne yönelik fırsatlar sunar. Bu noktada önemli olan bu fırsatlardan yararlanabilmektir. İş yaşamı ve yönetim kendi içinde bir organizmadır. İnsan organizmasındaki gibi çok sayıda ve birbiriyle sıkı sıkıya ilişkili, birbirini tamamlayan fonksiyonlardan ibarettir. Bunu iş yaşamı ve uluslararası yönetimle sınırlandırmamak gerekir. Yönetim olmadığı sürece iş yaşamından bahsetmek mümkün değil. Yönetim varsa eğer, bir yerlerde işleyen bir 'iş' vardır. Psikanalizi yani 'klinik yaklaşımı' işin veya yönetimin, yani organizmanın nasıl işlediğini anlamak için kullanıyorum. Bu sayede daha etkili ve kendi içinde uyumlu bir işleyiş sağlama imkanı doğuyor.

Organizasyonların bu yaklaşımla incelenmesi ne gibi sonuçlar veriyor?

- Bileşenlerini ve fonksiyonlarını ayırt ederek görebilmemizi sağlıyor. Bu fonksiyonlar yetersiz işliyor olabilir. Klinik yaklaşım birbirleriyle ilişkisinin farkında olmamızı sağlıyor. Yetersiz işlemekte olan bir fonksiyon, yapısı sağlam olan, dolayısıyla da iyi işleyebilecek bir birimin fonksiyonlarını etkileyerek onu da yetersiz ya da bozuk hale getirebilir. İşte böyle bir şeyi kolaylıkla ayırt etme ve esas sorunun nerede olduğunu anlayabilme imkanına kavuşuyoruz. Yani önce teşhis ediyoruz.

Nörotik organizasyonlar nelerdir? Nörotik organizasyonların özellikleri nelerdir?

- Nörotik organizasyonlar 'sürprizlerle dolu' ya da beklenmeyen davranışları sergileyen organizasyonlardır. Başka bir deyişle, somut durumla uyumlu davranış sergilemeyen organizasyonlardır. Biraz karmaşık bir yapıdır ve bu yapının anlaşılması her zaman o kadar kolay değildir. Ancak, her nörotik organizasyon 'hasta' anlamına gelmez. Bu bir değer yükü değil, yalnızca bir yapı tanımı. Bazı yapılarda 'duygu durumu' sık sık hızla değişebilir. Bazı şirketlerin koşullarla baş edebilmek için bir dereceye kadar dramatik, kuşkucu ve paranoyak bile olması gerekebilir. O organizasyondaki anahtar rolleri üstlenen oyunculara ve bunların birbirlerini nasıl tamamladıklarına bakmak gerekir. Eğer taşıdıkları unsurlar giderek birbiriyle alakasız hale geliyor ve birbirini tamamlayamaz bir kitle haline dönüşüyorsa, o organizmada bir sorun var demektir. Her hastalıklı örgütlenmenin ardında o şirketin kurucularının gölgesi yatar. Örgütlenmeler kuralları, değerleri, davranış biçimlerini ve gizli varsayımları yansıtırlar. Kurumsal kültür, kurucularla birlikte start alır ve yavaş yavaş kemikleşmeye başlar.

Büyük bir liderin en önemli özellikleri nelerdir?

- Organizasyonel ya da psikolojik baskı altındayken fonksiyonlarını kaybetmemek büyük bir liderin en önemli özelliği olabilir. Bu son derece önemlidir, çünkü lider dediğimiz kişinin karar verme becerisine her zaman sahip olması gerekir. Lider, üstlendiği çeşitli rolleri arasında etkili bir koordinasyon sağlayabilmelidir.

Kadınların liderlikte doğal avantajları var mı? Gelecekte daha çok kadın yöneticiyle karşılaşacak mıyız?

- Gelecekteki yapılanmalar daha küresel ve hizmet odaklı olacak. Bunun için birden çok kültürlü, farklı kişiliklere sahip yapılara uyum yeteneği önem taşıyor. Halen yüksek pozisyonlarda çok az kadın yönetici görüyoruz. Genel olarak erkekler kadın bir patronla veya üst düzey yöneticiyle çalışma konusunda rahatsızlık hissediyor. İskandinav ülkeleri bu konuda daha az problem yaşayan bir istisna olarak görülebilir. Ayrıca, birçok şirketin kadınlara ailedeki görevleri, çocuk sahibi olmaları gibi alanlarda çok da dostça yaklaşmadıkları görülüyor. Bunun sonuçlarından biri de birçok kadının kendi şirketini kurması oluyor. Böylelikle, yine uzun saatler çalışsalar da oluşturdukları yeni ortamda çalışma saatlerini kendileri ayarlayabiliyorlar. Bu durum, dikkate değer bir değişime ve iş yaşamında yepyeni davranış biçimlerine neden olacak.

Üniversite-iş dünyası buluşması

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU), Türkiye'ye ilk kez gelen Liderlik Gelişimi Klinik Profesörü Manfred Kets De Vries'nin 'Liderliğin Gizemi' başlıklı konferansı ile açılıyor. Sabancı Üniversitesi, lisansüstü eğitim veren Yönetim Bilimleri Fakültesi bünyesinde, yöneticilere özel eğitim programları düzenliyor. Yönetici Geliştirme Birimi, EDU (Executive Development Unit) adını taşıyan bölüm, katılımcıların bütün ihtiyaçlarını karşılamak ve eğitim odaklı çalışmaların daha verimli olmasının sağlanmak amacıyla bir eğitim-kent olarak kuruldu. Strateji, liderlik, yenilik, değişim gibi yönetim konularına ve yerel, bölgesel, uluslararası ve global yaklaşımlara odaklanıyor. İş dünyasından gerçek projeler ve örneklerle yürütülen uygulama odaklı eğitim anlayışı yöneticilerin bilgiyi eyleme dönüştürebilme yetisini geliştirmeyi hedefliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!