Halepçe'ye döneriz

Güncelleme Tarihi:

Halepçeye döneriz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 1998 00:00

Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, ABD'nin Irak politikasını oluştururken Türkiye'ye danışmamasını içine sindiremediğini söyledi. ABD'yi, Türkiye'yi ‘‘çantada keklik’’ görmekle suçlayan Ecevit, kimyasal bombaların imhası halinde Güneydoğu'da oluşabilecek felakete de dikkat çekti, ‘‘Allah korusun, Halepçe'ye döner’’ dedi. Ecevit'in açıklamaları özetle şöyle:

ESNEKLİK GÖSTERİLMELİ

Bana göre, Saddam Hüseyin bu silahların denetimi konusunda tatmin edici ölçüde geri adım atmayı içine sindirmiş gibi görünüyor. Ancak, kendi kamuoyu önünde kendisini angaje edecek ölçüde çıkışlar yaptı. Bölgemiz öyle bir bölge ki, onur yüzünden cinayetler işleniyor, intiharlar oluyor. Eğer geri adım atmaya gerçekten hazır ise bunu bir onur meselesi yapmamasını sağlayacak bir takım davranışlarda da bulunmak gerekir.

BAHANE ARIYOR

Amerika kararlı görünüyor. O kadar kararlı görünüyor ki, Saddam Hüseyin ne dese, nelere peki dese, yine ‘ama şu var, bu var’ diyerek bahane bulacak. Bu da, Körfez Savaşı'ndan sonra Amerika'nın oluşturduğu politikalarının başarısız kaldığını gösteriyor. Bu politikanın tıkandığı noktada yeniden silaha başvuruyor.

PLANINI SAKLIYOR

Her askeri harekatın öncesinde ve sonrasında bir politika bulunması gerekir. Bütün dünyanın edindiği izlenim, ABD'nin böyle bir politikası yok. İzlenim diyorum, çünkü bunun gerçek olması aklın alacağı bir iş değil. Bir süper gücün hiçbir planı olmadığı izlenimini inandırıcı bulamıyorum. Yoksa dünya çok büyük bir tehlike içinde demektir.

BİZİMLE SAPTAMALI

Irak'la ilgili politikanızı bizimle birlikte saptamalısınız. Yoksa siz bir politika belirleyeceksiniz, biz gözü kapalı arkadan sürükleneceğiz... Bunu bizden beklemeye hakkınız yok.

UZAKTAN TAMTAM ÇALMAK

İngiltere ve Almanya da Amerika'ya destek vereceklerini açıkladılar. Bu ülkeler, savaş alanı olarak seçilen ülkeden binlerce kilometre uzaktalar. Tabii, binlerce kilometre uzakta savaş tamtamları çalmak kolay. Onlar, kendi çıkaracakları savaşı binlerce kilometre uzakta elleri ateşe değmeden, televizyon ekranlarında seyredecekler. Biz ise, can evimizde duyacağız bunu.

SAVAŞIN İÇİNDE

Amerika şu ana kadar çok şükür bizden bir katkı istemedi. Sadece ‘siyasi destek istiyorum’ dedi. İnşallah o kadarla kalır. Ancak, Amerika bizden birşey istemese bile, biz harekata doğrudan, dolaylı katkıda bulunmasak bile, ateşin bize de sıçrama tehlikesi var. İncirlik'ten kalkan bir Amerikan uçağı, ‘Irak uçaksavarının radarı üzerime kilitlenmişti. Mecbur kaldım’ diyebilir. Bu andan itibaren kendimizi savaşın içinde bulabiliriz.

GÜNEYDOĞU'YU ZEHİRLER

ABD, Irak'ın elinde kimyasal ve biyolojik silah bulunduğunu söylüyor. Doğru da olabilir, yanlış da olabilir. ‘Ben oraları bombalayacağım’ diyor. Böyle depolar varsa ve bombalanırsa, bütün çevrenin, bu arada Güneydoğu Anadolu'nun ciddi bir çevre zehirlenmesiyle karşılaşma olasılığı var. Amerika, 1991 savaşında bombaladığı bir yerden yayılan zehirli havanın binlerce Amerikan askerini hasta ve sakat duruma getirdiğini, yıllarca sakladıktan sonra itiraf etmek zorunda kaldı. Allah esirgesin, aynı şey yeniden olabilir. Bir Amerikan bombardımanı, bir yeni Halepçe'ye dönüşebilir. Bundan Kuzey Irak halkı kadar, kendi halkımız da zarara uğrayabilir.

SİLAHI ONLAR VERDİ

Irak'ta kitlesel imha silahlarının üretimini sağlayanlar yine bu Batılı devletler. Bunu açıkça kendileri de itiraf ediyorlar. Yanlız bu silahları vermekle kalmadılar, bu silahları Irak'ın üretebilmesi için gerekli teknolojiyi de aktardılar.

ABD, Kürt devleti kurdurmak istiyor

Başbakan Yardımcısı Ecevit, ABD'nin amaçlarından birinin de Irak'ı bölerek bölgede uydu bir Kürt devleti kurmak olduğunu savundu. Ecevit, şöyle devam etti:

Amerika, Irak'ın fazla güçlenmesini istemiyor. Irak'ı bölerek kuzeyde bir uydu Kürt Devleti kurmak, tamamen Amerikan ve İngiliz hegemonyası, himayesi altında yapay bir Kürdistan Devleti kurma planı olduğu belliydi. Kuzey Irak'ın, Irak'tan ayrılmasının olumlu sonuçlar vermesi Amerika bakımından orada bir Kürdistan Devleti kurulmasına yönelikti. Eğer o bölgedeki klanlar aralarında anlaşabilselerdi, şimdiye kadar böyle bir devlet kurulmuştu. Ve şimdi Türkiye'ye yönelik talepleri büsbütün artırmış olacaktı. Bence bu amaç değişmiş değil.

IRAK'I ÜÇE BÖLMEK

Belki Irak'ı üçe bölecekler. Fakat üçe bölme, İran'ın etkisi ve ağırlığının artması sonucunu doğuracak. Onun için o konuyu belli bir ölçü içinde tutarlar. Güney değil ama, Kuzey'de planların ne olduğu belli. Eğer değilse, planların ne olduğunu bize söylemeleri gerekir.

İRAN VE SURİYE SİLAHLARI

Bölgede bu silahları açıkça Türkiye'ye karşı ürettiği belli olan ülkeler var; İran var, Suriye var ve şimdi Güney Kıbrıs var. Bunlara ses çıkarılmıyor.

PETROL FİYATINI YÜKSELTMEK

Irak’a baskının bir nedeni de petrol fiyatlarıyla ilgili. Irak tam üretime geçerse, petrol fiyatları düşecek. Bundan diğer petrol üretcisi Körfez ülkeleri bir ölçüde zarar görecek. Tabii, çok uluslu Amerikan petrol şirketleri ve diğer Batılı petrol şirketleri zarar görecek.

ALBRIGHT NEDEN ARAMADI?

ABD bizden gizli olarak, bizden sakladığı bir takım politikaları kapalı kapılar ardında oluşturacak, biz de gözü kapalı bunlara uymak mecburiyetini duyacağız... Bunu içime sindiremiyorum.

ABD Dışişleri Bakanı Suriye'ye kaç kere gitti? Albright bu son krizde, son aşamada bütün Arap Körfez ülkelerini dolaştı, Türkiye'ye gelme ihtiyacını bile duymadı. Önceki gün ABD Büyükelçisi Mark Parris’e dedim ki; ‘‘Cem, çok önemli bir görev gezisinde bulundu Bağdat'a. Ama sizin Dışişleri Bakanınız Cem'i arayıp, ‘Ne konuştunuz, ne izlenimler edindiniz?' diye sorma gereğini duymadı.’ O da, ‘‘Biz raporlarımızda Türkiye'nin ne düşündüğünü bildiriyoruz Washington'a’’ demekle yetindi.

BİZE SADDAMCI DİYORLAR

Türkiye’yi çantada keklik olarak görüyorlar. İhtiyaç duymuyorlar. Çünkü biraz bu konularda direnelim, Amerika'ya hatırlatmalarda bulunalım dediğimiz vakit, Türkiye'de bazı kesimler, DSP dahil, Saddamcı ve Amerikan düşmanı veya Amerika'ya karşıymışız gibi bir iddia altında kalıyoruz.

YILMAZ'LA AYNI GÖRÜŞTEYİZ

Irak'ın bu kitlesel silahlardan arınması için ikna edilmesi konusunda, Sayın Yılmaz'la aramızda görüş ayrılığı yok. Irak'ın silah denetimine kapıları açmasını istiyoruz. ABD'nin de Irak böyle bir tutum içine girdiği takdirde savaştan vazgeçmesini istiyoruz. Bunların karşılığında da, ambargo kaldırılsın. Türkiye'de herhalde buna da karşı çıkacak kimse yok. Yani hangi konuda anlaşmazlık olacak aramızda? Ancak bir söylem farkı bir süre için oldu.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!