Güvenlik görevlisi neyi korur?

Güncelleme Tarihi:

Güvenlik görevlisi neyi korur
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

Klasik İngiliz modasının önde gelen isimlerinden olan Burberrys, dünyaca ünlü ama özellikle ülkemizde geniş bir kitleyi giydiriyor. Burberrys deyince akla ilk olarak, içi kahverengi, bej ekose astarlı pardesü ile aynı desenden fular, şal, şemsiye ve çantalar geliyor (Hatırlayınız; Emire Kalkancı röportajları). Boyut Yayın Grubu Genel Müdürü Nilgün Özükan da 25 yıllık Burberrys müşterisi. Ama onun başına, Londra'daki son Burberrys alışverişinden hemen sonra öyle birşey geldi ki, bir daha oradan giyinmek bir yana, adını bile duymak istemiyor. Mağazanın ve güvenlik görevlilerinin gözü önünde saldırıya uğrayan ve yardım görmek yerine yüzüne kapılar kapanan Özükan, hastanelik oldu. Şimdi de Burberrys'le mahkemelik olmaya hazırlanıyor.

Nilgün Özükan bir Londra düşkünü. Londra Üniversitesi Kilburn Politeknik İş İdaresi Bölümü'nden 1975 yılında mezun olan Boyut Yayın Grubu Genel Müdürü Özükan, öğrencilik yıllarından bu yana hep bir bahane yaratarak Londra'ya kaçıyor.

Nilgün Özükan'ın hiçbir marka düşkünlüğü yok. Hatta eşi ve iki çocuğu ile birlikte ailece marka olayına karşılar. Ama ilk gençliğinden bu yana Burberrys'ten alışveriş ediyor. Özellikle de trençkot ve çantalarına hayran. Marka diye değil, tarzı olduğu için.

İşte sevdiği bu iki şey, geçtiğimiz günlerde biraraya geldi ve Özükan'ın hayatının ortasına yerleşiverdi; ama bir ‘‘kabus’’ olarak! Londra'daki Burberrys fabrika mağazasından çıktıktan sonra yaşadıkları, onu Londra'yı ve Burberrys'i bir daha hatırlamak bile istemeyeceği iki şey haline getirdi. Bundan sonra -kendisinin ve yakın çevresinin de- Burberrys'in dünyadaki herhangi bir mağazasına gireceğini hiç sanmıyor. Londra'ya gelince... Şimdilik gitmek zorunda, tedavisi ve açacağı dava için...

Özükan'ın bu yazıya konu olan hikayesi, geçen ayın sonlarına doğru yine Londra'ya kaçmasıyla başlar. Kente vardığının ertesi günü, orada yaşayan bir kadın arkadaşıyla birlikte Burberrys'in doğu Londra'daki fabrika mağazasına gider. Bir-iki saat mağazada kalır ve iki büyük çantayı dolduracak alışverişini yapar. Korkunç olay, arkadaşının mağazanın iki çıkış kapısının tam ortasına parkettiği otomobiline doğru yürüdükleri sırada meydana gelir. Güvenlik görevlileri arkalarındayken!

İLK SALDIRI DİŞLERLE

‘‘Önce biri koluma dokunur gibi oldu, yardım istiyor sandım, dönecektim ki, korkunç bir acıyla sarsıldım. Adam kolumu ısırıyordu. Acıyla bağırdım. O sırada müthiş bir tokat yedim ve yere uçtum. Diğeri de arkadaşıma bir tokat patlattı, dudağı morardı, dişi sallanır hale geldi.’’

Yere düşen Özükan'ın gözü o sırada, az önceye kadar kolunda olan saatine takılır. Yerde kopmuş bir şekilde durmaktadır. Gösterişli olmayan ama altın bir saat. Cartier marka. 13 bin dolar değerinde. Başına gelenlerin sebebi. Sonradan, saat hırsızlarının ‘‘sipariş üzerine çalıştığını’’ öğrenecektir.

Canı çok yanmaktadır; arkadaşının ve siyah olan saldırganlardan birinin saate atladığını, saldırganın saati kaptığını; arkadaşının da onun arkasından koştuğunu görür. ‘‘Lütfen geri dön’’ diye can havliyle bağırır, onu bıçaklayacaklarından korkar. Bu arada, arkadaşı mağazanın kapısında durup olayı seyretmekte olan güvenlik görevlilerine seslenir, ‘‘Lütfen yardım edin...’’ Aldığı cevapla şaşkına döner: ‘‘Biz polis çağırdık’’ diyen ‘‘güvenlik’’ görevlisi, içeri girerek kendini ve mağazayı güvenceye alır. Kapı kapanır.

‘‘Kolum korkunç görünüyordu. Kemikler dışarı fırlamıştı. Kanıyordu’’ diye devam ediyor Özükan. Sol bileği, tam üç yerden ciddi bir şekilde kırılmıştır. Kendini toparlamaya çalışır, o sırada dışarı çıkan Burberrys güvenlik görevlilerinden su ister. Kimse su filan getirmez. Özükan, ‘‘Lütfen bir bardak su verir misiniz?’’ ricasını, iki kez daha tekrarlayacak ama orada su içemeyecektir.

Arkadaşı eli boş, gözleri yaşlı ama en azından sağ olarak geri döner. Ambulans gelir. ‘‘Hastaneye gittik, üç saat kaldık, ameliyat dediler. Geçici alçıya aldılar ve ertesi gün ameliyat ettiler. Kemiklerin içinden 10 cm.'lik iki tel geçirdiler, şimdi alçıda, 1,5 ay sonra bu tellerin çıkması için de ameliyat gerekebilirmiş.’’

Özükan, ifadelerini alan polisten, mağazadaki alışverişleri boyunca tam dört siyah kişinin kendilerini takip ettiğini, kasada ödeme yaparken birinin tam arkasında durduğunu ve herhangi bir şey almadan, para ödemeden ondan önce mağazadan çıktığını, kendilerine kapının önünde aynı kişilerin saldırdığını öğrenir. Çünkü bütün bu anlatılanlar, kapının önündeki saldırı dahil, mağazanın güvenlik kameralarınca tespit edilmiştir! Ama Burberrys güvenlikçileri, müşterilerini uyarmadığı gibi, saldırı olurken yardımcı olmayı da aklından geçirmemiştir. Çünkü Özükan'a göre onlar sadece mallarının güvenliğinden sorumludur, müşterilerinin değil! Polise, ‘‘Madem kameralar gördü, neden bizi uyarmadılar?’’ diye sorar, aldığı cevap da ilginçtir: ‘‘Dört kişiyi takip etmekle çok meşguldüler...’’

Özükan, güvenlikçilerin kapıyı kapatıp içeri girmelerine, özellikle de su vermemelerine çok takıldığını söylüyor. Polise, ‘‘Bu kaldırımlar kime ait, Burberrys'e mi, yoksa başka bir kuruma mı? Ona göre dava açacağım’’ demiş. Polis, ‘‘Bu konuda görüş bildirme yetkim yok, ama eğer sorun para ise bu ülkede beni polis korumadı diye, şu polis departmanına başvurabilirsiniz’’ diye cevaplamış bu soruyu da. ‘‘Ama benim derdim para değil ki’’ diyor.

Kameraların tespit etmesine rağmen, saldırganlar bugüne kadar yakalanmış değil. ‘‘Çünkü polis, günlük sıradan bir olay gibi bakıyor. Hastanede çok vaka vardı. Genç bir Türk’tü, evine girerken cep telefonu için -ki orada inanılmaz ucuz cep telefonları- kafasına öyle çok vurmuşlar ki, beyin sarsıntısı geçiriyordu. O hafta, metroda bir başkasının boynundaki zinciri çekmişler, damarı kesilmiş, ölmüş.’’

BENİ ALDATTILAR

İngiliz yasalarına göre, bütün bu olanlar başına o ülkede geldiği ve acil bir durumda hastaneye kaldırıldığı için beş bin pound'luk tedavi masrafları, İngiltere tarafından karşılanıyor. Ama sürekli kontrole giderken yaptığı yol ve konaklama masrafları tamamen kendine ait. ‘‘Altı ay boyunca yoğun bir fizyoterapiden geçmem gerekiyor. Bilek olduğu için yeniden o hareketleri yapabilmem çok zor olacak. Yüzemeyeceğim, yumruğumu sıkamayacağım, birşey kaldıramayacağım. Şu anda saçımı yıkamak dahil, pek çok gündelik işimi yapamıyorum. Çok yoğun bir çalışma tempom ve sorumluluklarım var, çoğunu yerine getiremiyorum. Sadece acil işler ya da moralim bozulmasın diye işe geliyorum, araba kullanamıyorum. Ve altı ay sonra kolumun eski haline döneceği garantisini de vermiyorlar. Ayrıca psikolojik olarak da çok etkilendim.’’

İşte bütün bu nedenlerle ‘‘Burberrys Security’’ aleyhine bir dava açmaya hazırlanıyor Nilgün Özükan. Artık Londra'ya sadece doktor kontrolü değil, avukat randevusu için de gidiyor. İngiltere için artık, ‘‘Medeni görünen medeniyetsiz ülke’’ tanımlamasını yapıyor. 25 yıllık ciddi bir Burberrys müşterisi olarak kendini aldatılmış hissettiğini söylüyor. ‘‘O markaya güvendim, kumaşı, dikişi için değil, geleneksel, köklü bir kuruluş. İşini iyi yapıyorsa, bütün bu olayları da kapsamalı. Ama beni aldattılar. Bu fiziksel acıdan da çok canımı yakıyor. Ben alışveriş yapmamış olabilirim, yoldan geçiyor olabilirim, yardım istiyorum. Nasıl kapıyı yüzüme kapatabilirler? Saat bulunsa ne olur, bulunmasa ne olur, bir daha takar mıyım, bilmem.’’

Burberrys: Ona kibar davrandık!

Nilgün Özükan'ın Burberrys'in Londra'daki fabrika mağazasının çıkışında vahşi bir saldırıya uğraması olayına, mağazanın güvenlik görevlileri hiç yabancı değildi. Her gün binlerce turistin akınına uğrayan, müşterileri arasında en fazla Japon ve Türkler'in bulunduğu fabrikanın bulunduğu semt gerçi Londra'nın kenar mahallelerinden biriydi. Ancak Burberrys, bu tür olaylardan ve fabrikadaki hırsızlıklardan, kendi bünyesinde kurduğu özel güvenlik ekibiyle korunuyordu. Burberrys Genel Sekreter Yardımcısı Ian McDonald, olay konusunda şu açıklamayı yaptı: ‘‘Saldırıda yaralanan hanımın güvenlik elemanlarımızla ilgili sözlerine çok şaşırdık. Yaptığımız araştırmada o gün görevli emniyet mensuplarının Türk hanıma karşı çok kibar davrandığını öğrendik. Fabrikamızda görevli güvenlik ekibi, Burberrys'in elemanları değil. Kontrat karşılığı bir güvenlik firması bu görevi yerine getiriyor. Türk hanımın fabrikamız aleyhine dava açacağı konusu tamamen kendine ait. Bu konuda bir yorumda bulunamam.’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!