Günlerin Köpüğü

Güncelleme Tarihi:

Günlerin Köpüğü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 1999 00:00

Aylin LİVANELİ
Haberin Devamı

Manhattan’da yaşamak

Bir arkadaşım, aylardır Manhattan'da ev arıyor.

Bebeği 2 yaşına bastığı için kocasıyla, şimdi oturduklarından daha büyük bir eve geçmek istiyorlar, ama ne mümkün.

Burada ev bulmak öyle zor ki...

Bir kere bizim alıştığımız ebatlarda, normal sayılabilecek büyüklükte ev bulmak neredeyse imkánsız.

Dünyanın en pahalı semtlerinden sayılan Manhattan'da sefertası büyüklüğündeki evlere dünyanın parasını ödüyorsunuz.

Ama burada ev almanın (tabii gücü yetenlere) iyi bir tarafı da var!

BANKA KREDİSİYLE EV

Mortgage denen bir sistemle işiniz çok kolaylaşıyor.

Yani bizdeki gibi peşin parayla ev almıyorsunuz.

Bankalar kredi veriyor.

Baştan, ödeyeceğiniz fiyatın yüzde 20'sini ya da 30'unu alıyorlar.

Sonra bankaya her ay kira öder gibi, belli bir miktar yatırıyorsunuz.

Yüzde 6.5 civarında bir faizle, yaklaşık 30 yılda bir evi ödüyorsunuz.

Ayrıca, her ay ödediğiniz miktarı da vergiden düşebiliyorsunuz.

Arkadaşım da bu sisteme güvenerek başladı evi aramaya.

Ama evler o kadar küçük ki, ödediği paraya değmeyecek.

En sonunda istediği yerde, istediği ebatta bir ev buldu.

Epey pahalıydı ama ödeme 30 yıla bölüneceği için alabileceğini düşündü.

Tabii Manhattan'da ev almak için sadece paranın yeterli olmadığını henüz bilmiyordu.

Tam evi satın almak için başvuruyordu ki, önüne bir yığın şart koyuverdiler. Şartlar aynen şöyle:

1. Evi satın alacak kişi Harvard mezunu olmalı. (Yani arkadaşımın okuduğu, Amerika'nın en iyi üniversitelerinden M.I.T. mezunu olmak yetmiyor.)

2. Bilmem hangi kulüplere üye olmalı.

3. Şu insanları tanıyor olmalı.

OKUL MU,

BUCKINGHAM SARAYI MI?

Ve arkasından ev sahibi adayının tanıması gereken önemli kişilerin bir listesi.

Arkadaşım gülsün mü ağlasın mı şaşırdı.

Ve tabii ki sonunda gülmeye başladı.

Ama bir baktı ki evi gösteren emlak komisyoncusu gayet ciddi, ‘‘Sakın gülme. Çocuğunu okula yazdırdığın zaman bu adresi vermen senin ve çocuğun geleceği için çok önemli!’’

Komisyoncunun ne demek istediğini anlamayan arkadaşım, bazı okullarla konuşmaya başladığında, (Amerika'da iyi okullara, çocuk en fazla 2 yaşındayken başvurmak gerekiyor) sadece başvuru formu alabilmek için ‘‘iyi’’ bir adres vermesi gerektiğini;

Kendisinin ve eşinin üniversite belgelerinin istendiğini;

Hangi özel kulüplere üye olduklarını belirten bir form doldurduktan sonra da çocuğa zeká testi yapılacağını öğrendiğinde az daha bayılıyordu.

Büyük konuşmak

BAZEN büyük konuşmak başımıza ne işler açar.

Aşağıdaki sözlerin sahipleri, şimdi yaşasalardı ne düşünürlerdi acaba?

‘‘Radyonun geleceği yok!’’

Lord Kevin (İskoçyalı fizik alimi)

‘‘Artık yeni hiçbir şey yok. İcat edilebilecek her şey icat edildi.’’

Charles H.Duell (Amerikan Patent Dairesi Başkanı- Yıl 1899)

‘‘Denizaltıların savaşta ne işe yarayabileceğini anlayamadım. Olsa olsa mürettebatın boğularak ölmesine neden olabilir.’’

H.G.Wells (Yazar- Yıl 1901)

‘‘Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir.’’

(Henri Ford'un kredi talebi üstüne, otomotiv sektörünün geleceği konusunda rapor veren bir banka müdürü. - Yıl 1903)

‘‘Uçaklar hoş oyuncaklar, ama askeri bir değerleri yok.’’

Mareşal Ferdinand Foch (Birinci Dünya Savaşı'nda Fransız Orduları Başkomutanı- Yıl 1911)

‘‘Artistlerin konuşmalarını kim duymak ister ki?’’

Harry M.Warner (Film endüstrisi yöneticisi. - O sıralarda yeni icat edilen sesli film hakkında- Yıl 1927)

‘‘Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemez.’’ (İşte bunda yanılmış. A.L.)

Daryik F.Zanuck- Twentieth Century Fox'un Başkanı- Yıl 1944)

‘‘Bilgasayarlar gelecekte sadece 1.5 ton ağırlığındı olacaklar.’’

Popular Mechanics dergisi (Yıl 1949)

‘‘Sound'larını beğenmedim. Ayrıca gitar gruplarınn modası geçti.’’

‘‘Decca Reords’’ plak firması yöneticisi. (Beatles hakkında- Yıl 1962)

‘‘İnsanların büyük çoğunluğu için tütün tüketimi gayet sıhhi bir şeydir.’’

Doktor Ian G.MacDonald (Operatör- Yıl 1963)

‘‘İnsanların evlerinde bilgisayar bulundurmaları için herhangi bir neden göremiyorum.’’

Kenneth Olsen (Digital Equipment Corporation adlı bir bilgisayar firmasının başkanı- Yıl 1977)

Ayşe Porcaro'ya teşekkürler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!