Gözlüğü atmam vatan sevgimden

Güncelleme Tarihi:

Gözlüğü atmam vatan sevgimden
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 08, 1997 00:00

Haberin Devamı

Türkiye'nin en ‘‘has'' adamı Kadir Has'la, yardımseverlik, asabiyet ve memleket menfaatleri üzerine

Kadir Hasoğlu, 1921 yılında Kayseri'de doğdu. Liseyi İstanbul'da Boğaziçi Lisesi'nde okudu ve okul bittikten sonra da hemen evlendi. Eşi Rezzan hanımla 56 senelik beraberliği var. Bugün Türkiye'nin en zenginleri arasında. Adını, zenginliğinin yanısıra, yaptığı ‘‘hayırlı işler''le de duyurdu. Bu hafta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den aldığı madalya ile gündeme geldi: ‘‘Üstün Hizmet Madalyası''. O artık Türkiye'nin en ‘‘has'' adamı olarak biliniyor. Kadir Has'la özel hayatı, yardımseverliği, memleket sevgisi ve asabiyet üzerine konuştuk...

Bugüne kadar yaptığınız bütün hayırların, bağışların karşılığında Süleyman Demirel tarafından size ‘‘üstün hizmet madalyası'' verildi. O an neler hissettiniz?

- Sayın Cumhurbaşkanı tarafından üstün hizmet madalyası verildiği gün, benim hayatımın en gururlu, en iftihar ettiğim günüdür. Bu mutluluğu hak etmek zor. Böyle bir şeyi üç seneden beri bekliyorum. Cumhurbaşkanımla ben 35 seneden beri beraberim. Böyle bir şeyi ima ediyordu. Bu merasimden sonra 65 milyon beni unutmak istese de unutamayacak çünkü az faniye nasip olacak birgün yaşadım.

Çocukken nasıldınız? Bugünkü gibi yardımsever, cömert bir çocuk muydunuz?

- İlk mektebi Adana'da okudum. Sonra İstanbul'a geldim, Boğaziçi Lisesi'ni bitirdim. O tarihlerde, 1940'larda, babam Türkiye'nin en zengin adamlarındandı ve hayırsever biriydi. Ben bu hayırseverliklerimin çoğunu babamdan aldım. Benim ilham kaynağım oydu. Adana'da, Kayseri'de camiden okula kadar her şeyi yaptırdı. Babam dindar biriydi fakat çağdaş bir insandı. Her zaman için dinle memleket işlerini ayırt etmiş bir adamdı. Ben de bugün cami gerekiyorsa cami de yaptırırım ama daha ziyade memleketin eğitim ve sağlığına yöneldim. Her tarafta cami var zaten.

Önce okul ve sağlık

İbadet heryerde, evde bile yapılabilir ama eğitim, sağlık öyle değil diyorsunuz...

- Tabii ibadet her yerde yapılır. Ben bu camiler niye var demiyorum.

Size neden cami yapmıyorsunuz gibi tepkiler mi geliyor?

- Hayır. Türk vatandaşının aklı selimi yerindedir. Onlar diyor ki cami memleketin her köşesinde var ama eğitime, sağlığa yer verilmiyor. Ama önce okul ve sağlık. Cami Allah ile kul arasında kalır. Ama bizim dünya devletlerine erişebilmemiz için okullara ihtiyacımız var. Bir fakirin okuması çok önemli, hastane aynı şekilde. Zenginler nasıl olsa hastane bulur, tedavi yaptırabilir.

Tahsile çok önem veriyorsunuz ben sizin nasıl bir öğrenci hayatınız olduğunu merak ediyorum. Eğitimin önemini o zaman da farkında mıydınız, yoksa sonradan yaş ve tecrübeyle kazanılmış bir şey mi?

- Eğitimin önemli olduğunu okul yıllarında biliyordum fakat, yalanı sevmem, okulları sevmiyordum. Şu okullar bitse de kurtulsam, diyordum. İlk mektebi zor bitirdim, Boğaziçi Lisesi'ne gittim. Bitirdim ama o diplomayı nasıl aldığımı bir Allah bilir bir de ben... Tembelliğe rağmen çok güzel yıllarım geçti.

Yaramaz bir çocuk muydunuz?

- Çok yaramazım, ele avuca sığmazdım. Okul bittikten sonra o sevmediğim okul yıllarını aramaya, özlemeye başladım.

Peki arkadaşlarınızla diyaloğunuz nasıldı? Ben aslında o zaman da yardım sever biri olarak mı biliniyordunuz?

- Geçenlerde liseden birkaç arkadaşımla konuştuğumda bana ‘‘Sen lisedeyken de yardımseverdin. İmkanı az olan arkadaşlara hiç belli etmeden gereken yardımı yapardın'' dediler. Tabii önüme gelen kimseye değil sevdiğim insanlara... O zamanki yardımlar beraber sinemaya, yemeğe gitmek gibi ufak tefek şeyler.

Arabuluculuk görevi

Peki bugün yaptığınız yardımlar, para miktarı olarak neye ulaştı?

- İki trilyona yakın. Ama ben bütün servetimi şu anda vakfa (Türk Eğitimine Özgü Kadir Has Vakfı) bağışladım. Ben öldükten sonra yüzlerce sene devam eder.

Herkese yardım ediyor musunuz?

- Günde 30-40 tane mektup, telefon geliyor. Ben gücüm yettiği kadar gerekli gördüğüm mevzulara ancak yardım yapabiliyorum. Her sene gelirimizin bir kısmını hayır işine ayırıyoruz.

Siyasi hayatta da etkin bir rolünüz var. Geçtiğimiz yıl bu hükümet krizi sırasında size bir de bu hayırseverliliğin yanında ‘‘arabulucu'' ünvanı takıldı. Neden arabulucu olarak siz?

- Arabuluculuk görevi bana verildi, kendim arzu ettim. Gerek Sayın Erbakan ile gerek Sayın Tansu Çiller ile Sayın Ecevit ile muhtelif görüşmelerim oldu. Çünkü her şeyden evvel benim kafamda memleketin menfaatleri gelir. Memleket hükümetsiz kalmasın, dedik yollara düştük, uğraştık. Neyse ondan sonra olanları herkes biliyor. Bir de ben oradaki grupları yakından tanıyordum ve benim dürüst olarak arabuluculuk yapacağımdan emindiler. Zig zag sevmem ben, direk düşündüğümü söylerim.

Özel hayatınızda da arabulucu musunuz?

- İtimad edin ki bugünkü gördüklerinizden daha arabulucuyum. Dargınları barıştırırım. Mesut Yılmaz ile Cumhurbaşkanı ile kırgınlar vardı hepsini barıştırdım. İnsanların dargın kalmalarını sevmem.

Şimdi biraz özel sorulara geçelim. Eşinizle nasıl tanıştınız?

- Ben liseyi bitirdim, biliyorsunuz Anadolu'da adet, hemen evlendirirler. Okul bitince biz de gittik Adana'ya. Babam sana bir kız buldum, evlenmelisin, dedi. Kayseri'nin tanınmış ailelerinden Germirli Ailesinin çok güzel bir kızı var, dedi. Ben daha çiçeği burnunda bir delikanlıyım, eşim de maalesef çok küçük o zaman. Kayseri'ye gittik, baktım fena değil. Ufak tefek ama güzel bir kız. Hala her tarafta hanımınızın güzelliği diye bahsediliyor. 55-56 senedir evliliğim devam ettiğine göre iyi bir izdivaç yapmışım.

Benim sözüm geçer

Peki evde kimin sözü geçiyor?

- Kayıtsız şartsız benim sözüm geçer. Şimdi bunu duyan hanımların kimisi bana kızacak, beyler gülecek. Neden benim sözüm geçer çünkü her şeyin en iyisini arar bulurum. Kendisinin de yükselmesini isterim, onore etmek isterim. Hep bunları yapan bir koca olarak da söz hakkının bana verilmesini isterim.

Karınızı kıskanır mısınız?

- Çook. Kıskanç yaratılmış bir insanım. İlk evlendiğimiz zaman fazla kısa kollu giyinse kapattırırdım. Davete filan gitsek masanın altından ayağına vurur uyarırdım.

Cumhurbaşkanlığındaki madalya töreni sırasında yanlış gözlük verildi diye, gözlüğünüzü yere fırlattınız. Hep sinirli misiniz?

- Sinirliyim ama sakin olmaya kendimi zorlarım. Beni rahatsız edecek konulardan kaçarım. Sinirlendiğimde kim olursa olsun cevabı hemen veririm. Tören sırasında gözlüğü atmam da vatan sevgimden geliyor. Güzel bir şeyler okumak istedim olmayınca sinirlendim.

Yardım sevmeyen, cimri insanlara çok sinir oluyor musunuz?

- Bütün vatandaşların yardım yapması için devamlı mesaj veriyorum. Biliyorum bu arada zenginlerden bana belki küfredenler de oluyor ama ben herkesin hayır işi yapmasını istiyorum.

Ben hep iyilerin kazandığı filmleri seyredip mutlu olurum. Siz de iyilik yapmayı seven ‘‘iyi'' bir insansınız. Gerçek yaşamda da iyiler kazanıyor mu?

- İyiler hayatta kazanıyor ve kötüler ister zengin olsun ister olmasın mutlaka kaybediyor. Onlar yalnızca ceplerini doldururlar ve kaybetmeye mahkumdurlar.

İki trilyonluk bağış

Kadir Has ve eşi Rezzan Has tarafından bugüne kadar gerçekleştirilen bağışlar, para miktarı olarak bugün iki trilyona ulaştı. Hepsini bu sayfaya sığdırmak mümkün değil. Bazıları şöyle:

İstanbul'da Kadir Has Lisesi, Rezzan Has Lisesi ve Kadir-Rezzan Has Lisesi'nin yapılması.

Kadıköy Sağlık Eğitim Merkezi Vakfı tarafından yapılan öğretmen dinlenme evine 80 milyar bağış.

Erciyes Üniversitesi Nuri Has Enstitüleri binasına 1996 yılında 75 milyar bağış.

Marmara Üniversitesi Başıbüyük Mevkii'indeki hastane inşaatına 300 milyar lira yardım.

Kayseri'deki Nuri Has İlkokulu'nun tamiri için 4,5 milyar yardım.

Eğitim Gönüllüleri Vakfı Kurucu Mütevelli Üyesi olarak 100 bin dolar karşılığı Türk Lirası bağış.

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile işbirliğiyle fuar alanında gerçekleştirilecek kültür merkezine 250 milyar lira yardım.

Erciyes Üniversitesi Kadir- Rezzan Has Merkez Kütüphanesi'ne 75 milyar lira bağış.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!