Gök mü, ova mı, enerji mi

Güncelleme Tarihi:

Gök mü, ova mı, enerji mi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 1997 00:00

Haberin Devamı

Elektrik ihtiyacımızın sadece % 4’ünü karşılayacak ‘‘yeryüzü cenneti’’ ölüme biraz daha yaklaşıyor

Türkiye'nin yıllık elektrik ihtiyacı 100 milyar kilovatsaat. Gökova Termik Santralı'nın en fazla üreteceği elektrik ise 4 milyar kilovatsaat. Bu rakam elektrik ihtiyacımızın

sadece yüzde dördünü karşılıyor. Ve işte Gökova'nın fotoğrafı! Bugün temeli atılacak desülfürüzasyon sistemiyle santralın gelecekte ne kadar yararlı olabileceğine siz karar verin!

İLK ALTIDA Yapımına 1986 yılında başlandı. Gökova Körfezi'nde 4 bin 5 yüz dönüm alan üzerine kurulan santralı Polonya Electrim firması inşa etti. 300 metre baca yüksekliği santralın üç ünitesi 1994'te tamamlandı. Halen iki ünitesinde deneme üretimi yapılıyor. Şimdiye kadar Santral için 1 milyar dolar, temeli atılacak desülfürüzasyon sistemi için 84 milyon dolar harcandı. 400 işçinin çalıştığı santral, ulusal enerji sistemine enerji veriyor. Türkiye'nin altıncı büyük termik santralı olan Gökova Termik Santralı, tam kapasite faaliyete geçince yılda 21 bin ton kömür yakacak. Ve yılda 4 milyar kilovatsaat elektrik üretecek. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı olan 100 milyar kilovatsaat enerjinin sadece yüzde 4'ü karşılanacak.

Bugün 2 Kasım. Bugün tarihe geçecek bir gün. Çünkü bugün Gökova Körfezi'ne vurulacak kazma, dünyanın en güzel, en etkileyici körfezinin geleceğini belirleyecek. Kaptan Cousteau'nun‘‘Dünyada cenneti arayanlar boş yere vakit kaybetmesinler, Gökova'ya gitsinler’’ dediği mavi ile yeşilin birarada, bu kadar büyüleyici olduğu körfez, termik santralın baca gazını arıtacak desülfürüzasyon sisteminin temeli atıldıktan sadece birkaç yıl sonra yeni komşularıyla tanışacak. Kül Dağlarıyla! Ve zamanla küldağları ağaçları, bitkileri yok edip, oluşan asit yağmurları denizin rengini matem karasına dönüştürecek...

Abartmayın, demeyin. Çünkü desülfürüzasyon tesislerinin termik santral baca gazları için kesin çözüm olmadığı ispatlandı. Bu tesisler yapıldıktan sonra bile çevreye zarar vermeye devam ediyor. Baca külleri için yapılan elektrofiltreler ise ünitelerin herhangi birisinde arıza olduğu zaman, ünitelerin her devreden çıkışı veya girişinde çalıştırılmıyor. Böyle olunca da kömürlü küller bacalardan havaya yayılıyor. Bitkilerin fotosentezi güçleşirken, küller zamanla toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını değiştiriyor. Daha da kötüsü çevreye radyoaktivite yayılıyor. Gökova, tam kapasiteyle çalışmaya başladıktan sadece birkaç yıl sonra o turkuvaz mavisi denizde yüzülüp yüzülmeyeceğine kim karar verebilir? Asit yağmurlarıyla körfezin cehenneme dönüşmeyeceğine kim söz verebilir? Kül dağlarıyla mı ülkenizin anılmasını istersiniz? Yoksa masmavi kıyılarıyla mı?

Siz karar verin Başbakan Mesut Yılmaz bugün ‘‘karanlıkta kalmakla çevreyi kirletmek arasında bir tercih yapmak zorundayız ’’ diyor ve ikinci seçeneği uygulamaya sokuyor. Elektrik ihtiyacımızın sadece yüzde dördünü karşılayacak bir santral için Gökova'nın ölmesi gerekiyor mu? Buna siz karar verin...

Elektrik Mühendisleri Odası ülkemizin enerji sektörüyle doğrudan ilgili bir kamu kuruluşu olarak yıllardır Gökova'nın termik santral için yer seçiminin ekonomik, teknik ve çevresel bir felaket olduğunu vurguladı. Her hükümet döneminde siyasetçilere enerji bürokrasisini uyaran raporlar hazırladı. Ancak EMO'nun uyarıları her defasında gözardı edildi. Bürokratlar tarafından yönlendirilen siyasetçiler önemli bir bilgi üretim odağı olan meslek odalarını gözardı ederek Türkiye'de enerji ve çevre arasındaki köprüyü geçebilecekler mi? Buna siz karar verin...

Bu haftaki Gazete Pazar'da Kemal Anadol Termik Santrali çalıştırma gayretlerine bir cevap olarak Gökova Gerçeği'ne değiniyor: ‘‘Cumhurbaşkanı Demirel ‘Gökova'ya termik santral kurmak cinayettir' dedi ve 1992'de katıldığı Rio Dünya Çevre Zirvesi'nde santralı çalıştırmayacaklarını söyledi. İnşaat bitti ancak bu kez yasalara aykırı biçimde deneme üretimi adı altında çalıştırılmaya başlandı. Denizden soğutma suyu alınıyor, sıcak ve kirli atık su geri bırakılıyor, denizin ısısı bir derece yükseliyordu. Bu durumda çevrecilerin eylemi sürpriz olmadı. Yapılan açlık grevinde komaya giren Gökova Sürekli Eylem Kurulu Sözcüsü Saynur Gelendost, hastaneye kaldırıldı. İzmir Barosu Çevre Hareketi Avukatları santralın kapatılması istemiyle dava açtılar. Aydın İdare Mahkemesi 1993/781 sayılı davada, 20 Mayıs 1996 günü ‘‘yürütmeyi durdurma’’ kararı verdi. Anayol Hükümeti'ni oluşturan Bakanlar Kurulu aldığı ‘‘prensip kararı’’ ile mahkeme kararını fiilen yok saydı. 12 Eylül 1996 tarihinde aynı işlemi Refahyol hükümeti tekrarladı. Mahkeme santralın kapatılmasına ilişkin nihai kararını 1997 Mayısı'nda taraflara tebliğ etti. Gerekçede bu santralın kapatılması ile doğacak ekonomik zararla, çalıştırılması durumunda orman, tarım, turizm, çevre ve insan sağlığı bakımından uğranılacak kamusal zararın birbiriyle kıyaslanamaz olduğu belirtiliyordu.’’

Yargı kararına uyulsun Enerji gereksinimini karşılamak için Türkiye’nin hızla gelişen gelir kaynaklarından biri olan turizmi feda etmek mi gerekiyor? Buna siz karar verin.

Yargı kararına rağmen, bugün Gökova Termik Santrali'ni sürekli çalıştırmak amacıyla desülfürüzasyon temeli atılıyor. Başbakanımız, artık Türkiye'nin mahkeme kararlarını uygulamayan bir ülke olduğunu bugün yapacağı temel atma töreniyle dünyaya gösterecek. Mahkeme kararı şu anda temyiz incelemesi için Danıştay'da. Ancak Kemal Anadol yazısında, iktidarın bu süreyi beklemeye bile tahammülü olmadığını belirtiyor.

Bir ülkede yargı kararlarına uymayan hükümetler varsa o ülkenin insanları Gökova'nın geleceğinden çok kendi geleceklerinden endişe etmeye başlamazlar mı? Buna siz karar verin...

EN ÇOK EYLEM GÖKOVA İÇİN YAPILDI

Gökova'da yaşayan halk termik santralın açılmasını istemiyor. Körfez yıllardır seri eylemlere sahne oluyor.

İlk eylem santralin şantiyesi kurulurken gerçekleşti. Türkevleri köyü kadınları yaklaşık 50 gün boyunca yol kesti, şantiyeye iş makinelerinin girmesini engelledi.

Dönemin Başbakanı Turgut Özal, Bodrum'da bir grup gazeteci tarafından ziyaret edildi ve santralın turizme, doğaya zarar vereceği belirtildi.

Özal gazetecilerle Gökova'ya gitti ancak halkın muhalefetiyle karşılaştı.

Çevreciler Gökova'da kamp kurdu. Türk ve Avrupalı çevrecilerin işbirliğiyle eylem organize edildi.

Gökova sürekli eylem kurulu oluşturuldu. Kurulun sözcüsü Saynur Gelendost, ölüm orucunda fenalaşınca İzmir'de tedaviye alındı. Süleyman Demirel ‘‘santral çalışmayacak’’dedi ve ölüm orucu bitti.

Greenpeace, Gökova Körfezi'ne tekneyle çıkartma yaptı. Pankart açıldı.

Türkiye'den 80 bilimadamı, Gökova'da çevre sempozyumuna katıldı.

Balonlu deneyler yapılarak santralın bacasından çıkan zehirli dumanın hangi bölgeleri etkileyeceği tespit edildi. Balonlar, Antalya kıyılarına kadar ulaştı.

İzmirli Çevre avukatları ve Muğla Barosu santralın çevreyi zehirleyeceği gerekçesiyle dava açtı. Kazandılar.

Yararlanılan kaynaklar: EMO yayın koordinatörü Metin Çiftçi

Türkiye'de Çevre Ve Siyaset: Semra Somersan

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!