General Özkök'ün görüşleri

Güncelleme Tarihi:

General Özkökün görüşleri
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2003 00:00

SONDAN söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim.Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün görüşlerine katılmıyorum.Bilhassa da, Kıbrıs'a ilişkin olanlara baştan sona ve tüm olarak katılmıyorum. Fakat burada, ‘‘şekil’’ açısından önce şunu belirteyim.* * *ŞÜPHESİZ, ilke ve etik açısından bakıldığında, ‘‘cihet-i askeriye’’nin Türkiye' deki gibi hemen her konuda ‘‘görüş beyan etmesi’’ ve de üstelik bu ‘‘görüş’’leri káh MGK, káh ‘‘andıç’’ aracılığıyla fiilen uygulattırması, demokrasi teamüllerine aykırıdır.Ancak, göreve geldiği günden beri ‘‘legalist’’ bir komutan kimliği sunan Genelkurmay Başkanı'nın dünkü ‘‘çıkış’’ını daha farklı bir çerçeveye oturtmak gerekiyor.Zira, madem ki Özkök TSK'nın temel sorumlusudur ve değindiği güncel konular da ‘‘ulusal güvenlik stratejisi’’ dahil Türkiye için hayatiyet arzeden noktaları içermektedir, dolayısıyla, Orgeneral'in, diğer dünya medyasında da başka gazeteci örnekleri olduğu gibi, Türk basınında Mehmet Ali Kışlalı'nın şahsında hayat bulan bir ‘‘kışla aracısı’’ vasıtasıyla ‘‘mesaj’’ iletmesini ‘‘doğal’’ karşılamak gerekir. Bu, ‘‘şekli - legalist’’ bab'da, en azından Türkiye şartlarında ‘‘normal’’ sayılır.‘‘Normal’’ addedilemeyecek şeyi, Genelkurmay Başkanı böyle dedi diye sivil hükümetin hemen ‘‘emir komuta zinciri’’ne uyup onları harfiyen uygulaması olur ki, henüz orada bulunmadığımıza göre, faraziye hakkında fikir yürütmek abes kaçar.Zaten aslına bakarsanız da, Özkök'ün aynı ‘‘emir komuta zinciri’’ni ve ordu hiyerarşisini yansıtır biçimde açıklama yapması, her apoletlinin zırt pırt konuşmasıyla derhal başlayan ‘‘aman, iyi saatte olsunlar’’ spekülasyonlarından bin kat daha iyidir. Fakat dediğim gibi, şekli itirazı izafileştirmem esasa ilişkin itirazımı yok etmiyor. Düşünen bir sivil olarak da bunları dile getirmek yükümlülüğünü taşıyorum.* * *İLKİN, Hilmi Özkök Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığını ‘‘uluslararası anlaşmaya istinaden’’ cümlesiyle açıklıyor. Kastettiği, 1964 Londra ve AGSP anlaşmalarıdır.Oysa, buradaki ‘‘istinaden’’ göndermesi ancak bir yorumdur! Üstelik de, yalnız ve yalnız Ankara'nın dile getirdiği süper öznel, süper göreceli ve süper elastiki bir yorumdur. Dünyada başka hiç kimse kabul etmemektedir.Aksi takdirde, o ‘‘uluslararası arenanın’’ temel forumunu oluşturan BM'de Türkiye'nin İsrail'den sonra en çok kınanan ikinci ülke olmasını nasıl açıklayacağız? Güvenlik Konseyi kararlarını reddederken yine İsral'i izlememize ne diyeceğiz?* * *ZATEN görünen köy kılavuz istemiyor. Ama biz onu görmekten hálá kaçıyoruzVe bunun içindir ki, hep kendimize yonttuğumuz o ‘‘uluslararası anlaşmaya istinaden’’ yorumunu dost - düşman; İslam - Hıristiyan, yerkürede tek bir Allah'ın kulu onaylamadığından, fasulyeden Çad bile söz konusu Güvenlik Konseyi'nde üye olurken, biz kırk yıldır üyeliğe adaylık başvurusu yapmaya dahi cesaret edemiyoruz.New York'tan çok daha önemli Brüksel AB'sini ve fasoyu fisoyu geçiyorum.Oysa, yukarıdaki durum ‘‘öznel’’ değil ‘‘nesnel’’ bir vakıadır! Yorumsuzdur!Tıpkı, Ankara hariç, bırakın ‘‘KKTC’’ denilen o ‘‘sui generis’’ ve ‘‘devlet’’i tek bir başkentin tanımamasını; onun rumuzunun dahi yine dünyada kimse tarafından telaffuz edilmemesinin de ‘‘nesnel’’ ve ‘‘yorumsuz’’ bir vakıa olması gibi.Dolayısıyla, yalnız Türkiye'de geçerli bir ‘‘uluslararası anlaşmaya istinaden’’ yorumunu, adı bile göz çıkartıyor, ‘‘uluslararası’’ addetmek maddeten imkansızdır.Orgeneral Hilmi Özkök'ün görüşlerine ilişkin eleştirimi yarın da sürdüreceğim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!