Garibanizmin ülkeyi getirdiği nokta

Güncelleme Tarihi:

Garibanizmin ülkeyi getirdiği nokta
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2002 00:00

YILLARDIR süren ve giderek yaygınlaşan bir hortumlama türü, artık sürdürülemez hale geldi. Hırsızlama ve kaçak elektrik kullanımının tutarı, yılda 1.5 milyar dolara ulaşınca, Enerji Bakanı bu kokuşmaya karşı cihat açtı. Muhtemelen fazla bir başarı kaydedemeyecek. Bundan önce de ‘‘etekli’’ kamyonlarla yurda kaçak sokulan mazotun, Hazine'ye yılda 2 milyar dolar gelir kaybına sebebiyet verdiği kamuoyuna açıklanmış, ancak bu, fakir bölgelere, zengin bölgelerden gelir transferidir diye bizzat devlet tarafından meşrulaştırılmıştı. Büyük şehir çevresinde kamuya ait araziler üzerinde kaçak inşa edilen gecekondular, sol hakimiyetindeki medya tarafından ‘‘devrimci fidanlığı’’ kuruluyor diye himaye edildi. Faşist (!) kolluk kuvvetlerinin kaçak inşaat yıkma girişimleri, aynı kişilerce yerin dibine batırıldı. Sonunda buralar, devasa ‘‘gündüz-kondu’’larla doldu. Ortaya, gericilerin at oynattığı düzensiz ve çirkin yerleşim merkezleri çıktı.Sosyal Güvenlik Bakanı, on binlerce kişinin hakkı olmadığı halde, emekli maaşı aldığını haykırıp duruyor. Sosyal güvenlik kurumlarının yılda 3 milyar doları aşan finansal açıkları, makro dengeleri zorluyor. Şehirlerde yollar, kaldırımlar alt ve üstgeçitler; semt pazarlarından, işportadan, büfeden ve kaçak inşa edilmiş dükkánlardan geçilmiyor. Bütün bu ‘‘mekán rantı yağması’’ da bizzat belediyelerin himayesinde hayata geçiriliyor. İstanbul'a ‘‘yeşil kuşak’’ inşa ediliyor diye doldurulan Anadolu yakası sahil şeridinde mülkiyeti Hazine'ye ait araziler, yine belediyeler eliyle haraç mukabilinde ‘‘kaçak inşaata’’ açıldı. Halk çok memnun oldu. Yüz binlerce görevli istihdam edip, insanları bir gün evlerine kapatıp, doğru bir sayım yapalım, şu ülkenin neresinde kaç kişi yaşıyor bilelim dedik; ‘‘katılımcı sahtekárlık’’la bu emeği de boşa çıkardık. Demokratik bir yönetim altında, dürüst bir sayım bile yapamayan bir toplum olduğumuz gerçeğiyle yüz yüze geldik. Sadece benim bildiğim bu ve benzeri yalan dolanın tamamını anlatmaya kalksam, sayfalar yetmez. Bilmediklerim de işin cabasıdır.* * *Uzun yıllar Amerika'da yaşamış, Türkçe telaffuzu biraz komikleşmiş Asım Can Gündüz adında bir genç müzisyen, bundan on beş yıl kadar önce İstanbul'a gelmişti. Bir söyleşi sırasında ‘‘Türkiye çağ atladı dediler, kalktım ülkeme geldim. Bir de ne göreyim; meğer çağ atlıyoruz diye, herkes birbirine atlamış’’ dedi. Sesi hálá kulaklarımdadır. Suiistimal, rüşvet, irtikap, hortumlama hepimizin bildiği gibi sadece ‘‘güçlü’’ insanların işlediği bir suç serisi değildir. Güçsüz insanlar da gücü yettiği ve fırsat bulduğu kadar kamu kaynaklarını hortumlar. Üstelik güçsüzler, hem gariban oldukları, hem de ‘‘kişi başına’’ az hortumladıkları için, kendi yaptıklarının suç olmadığına inanır.* * *Bir toplumun ve onu yönetenlerin, güçsüzlerin suç işleme imtiyazı olduğunu kabul etmesine, ‘‘garibanizm’’ denir. İşin ilginç yanı, hemen hepsi, özünde birer ‘‘garibanlar ayaklanması’’ olan yeni dinlerin ortaya çıkışı süreçlerinde, vücut bulan hiçbir kutsal kitapta ‘‘fakirlerin çalması suç değildir’’ diye bir hüküm yoktur. Hırsızlık, her dinde günahtır. Çünkü ilahi nizamın diyalektiği, hırsızlığın, zenginleşme değil, fakirleşme getirmesini amirdir. Fakirleşme ise, garibanlığı hem yaygınlaştırır, hem de kalıcı kılar.SON SÖZ: Garibanı seven, garibanizmden nefret eder.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!