Galata bekleme salonunda çürüyor

Güncelleme Tarihi:

Galata bekleme salonunda çürüyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2000 00:00

Haberin Devamı

Max Radt İstanbul doğumlu genç bir Alman mimar. Bu yıl Berlin Teknik Üniversitesi'nden mezun oldu. Bitirme tezi ise Galata'daki bir arsa üzerinde yapılacak bir kültür merkezi idi. Babasının görevi gereği 28 yıl önce geldiği İstanbul'da liseyi bitirene kadar yaşayan, Berlin'de üniversiteyi bitiren ve bundan sonraki yaşamını da Barcelona'da sürdürmek isteyen Radt'la Galata, hazırladığı proje, yeni kentler ve binalar tasarlamak gibi konularda sohbet ettik.

Kaç yıldır Türkiye'desiniz?

- Babam 28 yıl önce Türkiye’ye gelmiş ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nde çalışmaya başlamış. Ben ve kardeşlerim İstanbul’da doğduk. Alman İlkokulu ve Alman Lisesi’nde okudum. Lise bittikten sonra Almanya’ya gittim.

İstanbul’da nerede oturdun?

- Ayaspaşa’da oturduk hep. Galata ile ilişkim lise yıllarında başladı. O zaman Galata’da Toytonya diye bir Alman Kulüp binası vardı ve boştu. Okulun tiyatro kolu ile birlikte salon da yeniden kullanılmaya başlandı. Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’nı Almanca olarak sahneye koyduk. İlk seneden sonra tiyatro salonunu yeniden boyadık, biraz restore ettik. Ayrıca Doğan Apartmanı'nda da resim hocası olan amcam oturuyordu.

Galata üzerine tez hazırlamaya nasıl karar verdiniz?

- Almanya’da mimarlık diploma tezi hazırlamam geriyordu. Konu arıyordum. Aslında Berlin’de bir konu bulmayı tasarlıyordum ama ama hoşuma giden, ilgimi çeken bir yer bulamadım. Yılbaşı tatili için İstanbul’a geldim kız arkadaşımla. Galata Kulesi’ne çıktık. Alman Lisesi'nin ilk binası oradaydı. İstanbul’a gelen bütün arkadaşlarıma o binayı gösterirdim. Ama binayı bulamadım. 95'de duruyordu okul ama artık yıkılmıştı. Arkadaşım, projemi neden burada yapmadığımı sordu. Ben de burada yapmayı karar verdim.

Tarihi bir bölgede yeni bir bina yapmak bir mimar için nasıl bir anlam taşıyor?

- Aslında bir handikap olarak düşünülebilir ama benim için ilginç. Galata’nın bugünkü durumu üzüntü verici, eski binalar yıkılıyor yavaş yavaş. Mimarisi kayboldukça özelliği de kayboluyor. Ve gelecekte hiçbir şeyi kalmayacak gibi görünüyor. Bence yeni kullanımlarla ve yeni binalarla da kurtarmak mümkün Galata'yı. 92’deki olimpiyatlardan önce Barcelona’nın merkezi de problematik bir yerdi. Fakir insanlar oturuyordu, binaların bazıları yıkılıyordu, geceleri oralara tehlikeli olduğu için girilmiyordu. Olimpiyatlarda yıkımlar yapıldı ama çok mantıklı bir şekilde.

Nelere dikkat edildi?

- Mesela yıkımları yaparken semtin özelliğinin bozulmaması için önemli yerleri yıkmadılar. Zaten yıkık olan binalar ya da diğer binaların ışığını ve havasını kesen binalar yıkıldı. Yeni meydanlar yaptılar. Belediye kamu alanlarının düzenlenmesi işini üzerine aldı; arsalar ve binalar değer kazanınca sahipleri de bir şeyler yapmaya çalıştı. Restorasyon için de çeşitli krediler verildi. Şimdi eski merkez çok önemli bir eğlence, ticaret, kültür ve konut merkezi oldu.

Barcelona’nın tam tersi

Aynı gelişme Galata için de mümkün mü?

- Aslında buradaki gelişmeyi Barcelona’nın tam tersi olarak düşünüyorum. Barcelona’da önce belediye sonra bina sahipleri çalıştı. İstanbul’da bence bu gelişme hiçbir zaman olmayacak. Belediyelerin hem parası, hem de gücü yok. Ama özel arsalarda ve özel paralarla böyle bir gelişme olabilir.

Tez hazırladığınız arazinin sahibiyle görüştünüz, yaklaşımı nasıldı projeye?

- İlk kez mimar olarak bir mal sahibiyle konuştum. Hala kendimi öğrenci hissediyorum. Ben gayet normal bir biçimde projemi anlattım. Projemi anlatırken kültür merkezinin ayrıntılarını o kadar çok anlatmadım, çünkü bu proje hiçbir zaman yapılmayacak. Otel yapacağını biliyorum. Ama avluların, boş alanların kaynak noktaları olabileceğini anlattım daha çok. Otel yapılacaksa sanırım lüks bir otel olacak. Oraya gelecek turistler şu ortamda kendilerini Galata’da pek iyi hissetmezler sanırım. Çünkü o müşteriler daha lüks semtlere yerleşiyor. O da bana gayet açık sordu fikrimi Galata’nın gelişimi ile ilgili olarak. O da bilmek istiyor çünkü geleceği. Hiç de büyük bir şirketin burnu büyük müdürü gibi davranmadı, çok rahat konuştuk. Bu tip kariyerdeki insanlarla görüşmeler böyle olmuyor Türkiye’de, elleriniz dizlerinizin üzerinde sessiz sessiz çayınızı içiyorsunuz genellikle.

Galata’nın gelişme eğilimi ne yönde şu anda sizce?

- Tezi hazırlarken Galata ile ilgili insanlarla konuşurken hep iki bakış vardı. Bir bakış, Galata ile ilgilenen insanların çok pozitif bakışı. Bu konuşmalarda Galata sanki kurtarılmış gibi duruyor. Ama sokaklarda gezdiğinizde görüyorsunuz ki hiç öyle değil. İstek çok ama sorun da çok. Belediyeyi, ev sahiplerini ve akademik çevreyi bir araya getirmek gerekiyor. Üniversiteler araştırma yapıyorlar ama bu işin başlangıcı sadece. Bu aşamadan sonra restorasyon geliyor. Ama bu isteklerin çok büyük bölümü koruma yasası nedeniyle engelleniyor. O zaman da ev sahipleri geri çekiliyor ve binaların yıkılmasını beklemeye başlıyorlar yeni bir bina yapmak için. Galata şu anda bekleme salonunda çürüyor. Kanunların değişmesi ya da daha değişik yorumlarla uygulanması gerekiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!