Fotoğraf denince akla gelen

Güncelleme Tarihi:

Fotoğraf denince akla gelen
Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 1998 00:00

Fujifilm Avrupa Basın Fotoğrafları yarışması, Beyoğlu'na yeni bir fotoğraf merkezi kazandırdıFujifilm'in yarışma sergisiyle birlikte İstanbul önemli bir fotoğraf merkezine daha sahip oldu. Fotoğrafevi, Beyoğlu'nun göbeğinde restore edilmiş güzel bir binaya kavuştu. Yarışma sergisi, Fotoğrafevi, fotoğraf denince, herşeyin altından o isim çıkıyor; Faruk Akbaş.Beyoğlu'nda muhteşem bir fotoğraf şöleni var. ‘‘Fujifilm 1997 Avrupa Basın Fotoğrafları Yarışması’’ sergisini görmemiş olanlar için henüz geç değil. 6 Mart'a kadar sürecek sergide 21 Avrupa ülkesinin fotoğrafçılarının kıyasıya mücadelesi yer alıyor. 1996 yılında yapılan yarışmada birincilik alan İzzzet Keribar'ın fotoğrafları, bu yıl yarışma sergisini Türkiye'ye taşıdı. İstanbul Galatasaray'da Fotoğrafevi-Fujifilm galerisinde, yarışmaya katılan ülke birincilerine ait altışar adet fotoğraf yer alıyor.Haber, spor ve röportaj kategorilerinde düzenlenen yarışmaya katılan renkli baskı, dia ve siyah beyaz eserler, teknik başarı, kompozisyon ve görsel özellikler açısından değerlendirildi. Birbirinden güzel fotoğrafların yer aldığı sergide, Çernobil Nükleer Santrali'ndeki kazanın ardından bölgedeki çocukların yaşam savaşını yakalayan fotoğraflar görülmeye değer. Ülkesindeki fotoğrafçıları eleyerek yarışmaya katılan Norveçli Stein J. Bjare'nin İrlandalı çocuklarıyla İngiliz Martin Birchall'in bira içen kraliçe fotoğrafını aynı mekanda görmek mümkün. Fujifilm'in yarışma sergisiyle birlikte İstanbul önemli bir fotoğraf merkezine daha sahip oldu. Faruk Akbaş'ın yıllardır yaşatmaya çalıştığı Fotoğrafevi, Beyoğlu'nun göbeğinde restore edilmiş güzel bir binaya kavuştu. Yarışma sergisi, Fotoğrafevi, fotoğraf denince, herşeyin altından o isim çıkıyor; Faruk Akbaş.Cilo Dağı görüntüleriBazıları yalnızca hayali projeler üretir, kısır tartışmalar yaratarak çıkmaz sokaklarda dolaşırken O yalnızca uyguluyor. Güneydoğu'daki savaşın ilk başladığı yıllarda Hakkari'de yedek subaylık yaparken fotoğrafla tanışan Akbaş, uzun zaman Cilo dağının görkemini makinasındaki filme kaydetti.Askerlik sonrası İstanbul'da çeşitli fotoğraf etkinliklerine katılan Akbaş, iki arkadaşıyla birlikte İstanbul Fotoğraf Kulübü'nü kurdu. Ancak Akbaş'ın projeleri sonuca götürme konusundaki hassasiyeti onu Fotoğrafevi'ni kurmaya zorladı. 1992 yılında Beyoğlu'nda oluşturduğu küçük merkez, Türkiye'deki tüm fotoğrafçıları kendine doğru çekmeyi başardı. Akbaş dia gösterileri, seminerler, alternatif fotoğraf gezileri düzenlemeye başladı. Orta ve uzakdoğuya fotoğraf safarileri için projeler hazırladı. 1992 yılında gerçekleşen Suriye-Ürdün gezisinden iki yıl sonra düzenlediği uzakdoğu turunda, Afganistan Kültür Bakanı'nın elinden özel bir hediye aldı. Altın yaldızlı Kuran'ın veriliş nedeni Faruk Akbaş'ın 20 yıl sonra ilk kez bir turist grubunu Afganistan'a götürmesiydi. Mayınlı arazilerde gerçekleştirilen geziler, birbirini izledi.Uzakdoğu’da zor günler1993 yılında gerçekleştirilen diğer bir uzakdoğu turunda Akbaş zor günler yaşadı. Fotoğraf safarileri için özel olarak yapılmış minibüs, Pakistan'da bir kamyonla çarpıştı. Kazada yaralanan safari ekibinin yarısı Türkiye'ye döndü. Ancak Akbaş, kırıklarını geçici olarak tedavi ettirdikten sonra yanındaki arkadaşlarıyla Hindistan turunu tamamladı. Yaralı haliyle çektiği kısa metrajlı film, ona bir ödül kazandırdı. Başarılı organizasyonlarından sonra İsuzu firması, Fotoğrafevi'ne özel olarak yapılmış bir otobüs tahsis etti. İçerisinde on kişinin yatabileceği ve aynı zamanda mutfağı da olan araç sayesinde safariler, daha az sorunlu hale geldi. Fotoğrafevi'nin düzenlediği turlara iki bin dolar veren herkes katılabiliyor. Gezilerin sonunda alınan uluslararası ödüller de cabası.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!