"Finlandiya'nın söylemleri bizi bağlamaz"

Güncelleme Tarihi:

Finlandiyanın söylemleri bizi bağlamaz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2006 21:46

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Finlandiya'nın 6 Aralık'a kadar olan süreçle ilgili söylemleri, çok açık ve net söylüyorum, bizi bağlayan söylemler değil” dedi.

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi çerçevesinde Çırağan Sarayında bir grup gazeteciyle sohbet toplantısı düzenledi.
Başbakan, AB'ye üyelik müzakereleri sürecinde Türkiye'nin, Kıbrıs konusunda köşeye sıkıştırma politikasına prim vermeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bizden şu anda istenenler asla adil değildir ve bizim her zaman söylediğimiz ifadelerle uyuşan talepler değildir. Dolayısıyla bizimle herhangi bir konuda anlaşmadan veya bizimle bu konuları görüşmeden (şu olursa bu olur) şeklinde ifadesini bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Böyle bir şeye köşeye sıkıştırma politikası denir ki Türkiye bu oyunların içerisinde yer almaz ve böyle bir şeye de prim vermez. Otururuz, konuşuruz, esası bu işin, Kuzey Kıbrıs da kazanacak, Güney de kazanacak, hep Kuzey'den istediler, verilmesi gerekenler verildi. Karşı taraf hep aldı, şu anda da alanlar lütfen karşılığını versinler ve gereği de yapılsın diyoruz.”

-“SİYASİ AHLAKLA UYUŞMUYOR”-

Başbakan Erdoğan bir gazetecinin, Kıbrıs konusunun Türkiye'nin AB'ye katılımına ne derecede engel olduğu sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Ne Kopenhag kriterlerinde ne Maastrich kriterlerinde Kıbrıs diye konulmuş önümüzde bir ilke yoktur. 24 Nisan 2004 referandumu ele alındığı zaman AB üyesi ülkelerin garantör ülke olarak bizden ricaları şu olmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 'evet' çıkartırsanız sizlere müteşekkir oluruz. Güney'den 'hayır' çıkarsa ne olacak dediğimiz zaman 'Hiç endişe etmeyin, gereğini biz yapacağız' demişlerdi. AB liderlerinin yanı sıra Komisyon başkanı Prodi ve genişlemeden sorumlu sorumlu komiser Verheugen bana bunları özellikle söylemişlerdir.
BM Genel Sekreteri bunu zaten daha sonra açıkladı. Şu anda yanılmıyorsam sayın Schröder yazmış olduğu kitabında da bunlara yer veriyor. Kuzey Kıbrıs'tan 'evet', Güney'den 'hayır' çıkmıştır. Ama Güney ödüllendirilmiştir Kuzey ise halen cezalandırılmaya devam ediyor. Bu siyasi ahlakla pek uyuşmuyor. Bu konuyu AB ülkeleri ile bir diplomasi çerçevesi içerisinde görüşmeye her zaman hazırız.
Ama bunun zemini hiç bir zaman AB değildir. Bunu ancak BM zemininde görüşmek mümkündür.”
Bir gazetecinin 6 Aralık'taki komisyon toplantısından önce bir çözüme ulaşılması ihtimali konusundaki soruya ise Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin hiç bir zaman masadan kaçmadığını ve her zaman görüşmeye hazır olduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Güney ve Kuzey Kıbrıs dışişleri bakanları birbirlerinin muhatabıdırlar. Garantör ülke olarak ise Yunanistan ve Türkiye vardır. Yunanistan ve Türkiye dışişleri bakanları bu toplantıya çağrılmadıkları sürece zaten netice almayı hiç kimse beklemiyor.
'Güney ile Kuzey'i birbiriyle görüştürün' denildiği zaman Finlandiya 'bu olmaz' dedi. 'Türkiye dışişleri bakanının da buraya gelmesi gerekir' dedi. Biz de kendilerine 'Yunanistan dışişleri bakanı da gelsin' dedik. O zaman Türkiye Dışişleri bakanı orada olur ifadesini kullandı.
Ama Yunanistan Dışişleri bakanı oraya gelmediği sürece biz de Türkiye dışişleri Bakanını oraya göndermeyiz. Avusturya dönem başkanlığında Schussel'e şu teklifi yaptım: 'Papadopulos, sayın Talat, sayın Karamanlis ve ben Viyana'da sizlerle bir araya gelelim' dedim. 'Schussel hemen girişime başlıyorum' dedi ama biraraya getiremedi.”

-“ANNAN, 'SÖZÜNÜZDE DURDUNUZ' DEDİ”

Haberin Devamı

Türkiye'nin Kıbrıs konusunda hiçbir zaman masadan kaçmadığını, her zaman görüşmeye hazır olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Dışişleri bakanları düzeyinde olabilir, başbakanlar düzeyinde olabilir biz her zaman buna varız. Ben Annan'a, Davos'ta bu girişime başladığımız zaman, 'biz her zaman bir adım önde olacağız' dedim. 'Bunu göreceksiniz' dedim. Annan, Medeniyetler İttifakına geldiğinde bunu burada söyledi, 'sözünüzde durdunuz' dedi. Zaten raporunda da bunu ifade ediyor” diye konuştu.
Erdoğan, bir başka soru üzerine, “Siyasette ve devlet yönetiminde duygusallıklar olmaz, Türkiye AB için bir gerektir. Ama ben AB'yi ülkemiz için de bir gerek olarak görüyorum” dedi.

-MEDENİYETLER İTTİFAKI...-

Türkiye'nin AB üyeliğinin medeniyetler ittifakı açısından önemli olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Medeniyetler ittifakının gerçekleşmesi için bunu istiyorum. Küresel barış için bunu istiyorum. 1,5 milyarlık İslam dünyası, Türkiye'nin AB içinde yer almasını isterken, kendileri oraya gireceği için değil. 'Türkiye burada olursa' diyorlar, '1,5 milyarlık İslam dünyası veya İslam medeniyeti orada temsil edilir' diyorlar. Türkiye'nin girmesi diğer medeniyetlerle bir ittifak oluşturur. Bu barış için de önemli bir katkıdır.
Şu anda medeniyetler arasında maalesef barış ve ittifak yok. İsrail-Filistin, İsrail-Lübnan ve Irak gibi anlaşmazlıklar ve diğer sorunlar dünyanın her tarafında devam ediyor.
AB anayasasına kökeni itibarıyla Hristiyanlığa dayandığı maddesini koymak istediler, bunun için mücadele verdik. Bu mücadelemizi destekleyenler sayesinde bu anayasanın içerisine o madde girmedi. O madde girseydi, bizim orada olma gibi bir mücadelemiz olmazdı. Sadece bizim değil, Museviler'in de varlıklarının nedeni ortadan kalkardı. Avrupa sadece Hıristiyanlar'dan oluşmuyor ki. Riga'da birçok liderle görüşme imkanım olacak, şu anda ayrıca Helsinki'de bürokrat arkadaşlarımız Finlandiyalı yetkililerle görüşüyorlar. Dışişleri Bakanı Abdullah bey Riga'dan önce Helsinki'ye uğrayacak, Helsinki'de Finlandiya dışişleri bakanıyla görüşecek.”

Haberin Devamı

AB'YE DESTEK YÜZDE 50

 Başbakan Erdoğan, Türk kamuoyunun AB'ye desteği konusunda şunları söyledi:
   “Avrupalı dostlarımızın takındığı tavırlar Türk kamuoyuna yansıyor. Kıbrıs'la ilgili olarak tavırlarından tutun da zaman zaman 'Müzakereler askıya alınacak' ya da 'Duracak' gibi mesajların yanı sıra bazı liderler de 'bu yol aynen devam eder' diyor. Bu bir tutarsızlık ifadesi.
     Biz tarama sürecini bitirdik. Fiili müzakerelerde ise bir fasılı bitirdik, dört fasıl da şu anda hazır. Bunlar oyalanınca bu bizim halkımıza olumsuz olarak yansıyor. Bütün bunlara rağmen şu anda kamuoyunda AB noktasındaki destek yüzde 50 civarında. Bu benim her ay yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında aldığım neticedir. 17 Aralık sürecinde, 3 Ekim'de bu destek yüzde 70'lere kadar çıkmıştı. Şu anda yüzde 50-55 aralarında dolaşıyor.”
     Kamuoyunun AB'ye desteğinin toparlanacağı ümidinde olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Finlandiya'nın 6 Aralık gibi bir tarih açıklaması veya 15 Aralık'taki liderler zirvesini çok farklı bir şekilde gösterme gayretleri, havayı ve atmosferi farklı bir şekilde etkiliyor ama liderler zirvesinden sonra çıkacak netice tam farklı bir şekilde, olumlu bir istikamette etkileyebilir diye düşünüyorum” dedi.
     Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, AB'de Türkiye'ye karşı neden tek bir ses olmadığına ilişkin sorusuna karşılık, “Şüphesiz bu konuda bir uyumun olmadığı ortaya çıkıyor. Bütün dostlarımızın 'Sessiz bir devrim gerçekleşti' nitelendirmesinde bulundukları Türkiye'ye karşı hala böyle bir yaklaşım gösterilmesi bizleri üzüyor” diye konuştu.
     Türkiye'nin 43 yıldan bu yana bütün kurumlarını AB'ye uyumlu hale getirdiğini belirten Başbakan Erdoğan, Kopenhag ve Maastricht kriterleriyle ilgili çok ciddi mesafeler alındığını ifade etti.
     Erdoğan, bütün gelişmelere rağmen, AB ile Türkiye arasındaki sorunları aşacaklarına inandıklarını da vurguladı.
   
   -ORTADOĞU SORUNU...-
   
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir gazetecinin, Ortadoğu'daki gelişmelere nasıl baktığına yönelik sorusuna verdiği yanıtta, yakın bir zamanda Lübnan'a geçeceğini ifade ederek, Lübnan konusunda Suriye'nin verdiği desteğe müteşekkir olduklarını kaydetti.
     Erdoğan, Lübnan'ın yeniden yapılandırılmasında kullanılacak olan ağır iş makinelerinin Suriye üzerinden geçeceğini kaydederek, Suriye'nin böyle bir destek de vereceğini söyledi.
     Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     “Ben Lübnan'daki gelişmelere Suriye'nin şu ana kadar olumlu yaklaştığını gördüm. Suriye'nin özellikle Lübnan konusunda, gerekse Irak'taki gelişmeler konusunda, diplomatik gelişmeler neticesinde Irak'ta da kendisinden istifade edilmesi gereken bir ülke olduğuna inanıyorum. Aynı şekilde İran'la da bu şekilde bir diplomasinin oluşturulmasından yanayım. Bu noktada Türkiye, İran ve Suriye'nin Irak konusunda tavrına ihtiyacımız var. Bunlar öncelikli ülkelerdir. Bunun dışında Irak'a yakın komşu ülkeler olarak diğer ülkelerin de desteğine ihtiyacımız var.”
     Lübnan'a desteklerini sürdüreceklerine işaret eden Başbakan Erdoğan, şu anda İsrail ile Lübnan arasında olumlu bir sürecin devam ettiğini kaydetti.
     İsrail ve Filistin arasındaki gelişmelerin kendilerini düşündürdüğünü belirten Başbakan, “Ekonomik ambargolarla yapılan terbiye sisteminin doğru olmadığına inanıyorum, çünkü Filistin şu anda adeta açık hava hapishanesi durumundadır. Filistin'i bu şekilde bir yaşama mahkum etmenin, ben insani olduğuna inanmıyorum. Ayrıca son olarak Filistin'de bir aileden 18 kişinin öldürülmesi olayının insani bir izahını bulamıyorum” dedi.
   
     -CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI...-
   
     Başbakan Erdoğan bir gazetecinin, Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına ilişkin sorusuna da “15 Nisan'dan önce konuşmayacağız” yanıtını verdi

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!