Fethullahçılar'ın niye bıyığı yok?

Güncelleme Tarihi:

Fethullahçıların niye bıyığı yok
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2000 00:00

Haberin Devamı

Fethullah Hoca'nın Rusya'daki okullarında görevli öğretmenlerin hiçbirinin bıyığı yok. Bu merak konusu oluyor. Ömer öğretmen, ‘‘Bıyığı olan göze batıyor’’ diyerek merakımızı gideriyor. Anlaşılan Fethullahçılar ortama uyma kaygısı taşıyor.

GAZETECİLER ve Yazarlar Vakfı'nın davetlisi olarak geldiğimiz Moskova'da Rus-Türk okulunun oturma odasındayız. Oldukça büyükçe odada, yanyana dizilmiş kilim desenli İstikbal kanapelerine oturmuş, okullarla ilgili bilgileri dinliyoruz.

Grubumuz hayli kalabalık. Hürriyet'ten Cüneyt Ülsever, Posta'dan Yazgülü Aldoğan, Cumhuriyet'ten Aydın Engin, Birikim Dergisi'nden Ömer Laçiner, Time Dergisi'nden Andrew Finkel, The Economist'ten Amberin Zaman, Prof. İlber Ortaylı, Prof. Ümit Meriç ve şeker kızı Hazal, Prof. Mehmet Saray, Zaman'dan Mustafa Armağan, ve işadamları var.

Rusya'daki okulları yöneten Tolerans Vakfı'nın Mustafa Kemal Şirin, okullara neden kız öğrenci alınmadığını izah etmeye çalışırken, Amberin Zamarin'in incecik sesi duyuluyor, ‘‘Neden bu okuldaki öğretmenlerin bıyıkları yok?’’

Soru tabii ki gülüşmelere yol açıyor ama Amberin haklı.

Okulda rastladığımız Boğaziçi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi mezunu genç öğretmenlerin gerçekten bıyıkları yok. Daha sonra aynı soruyu yönelttiğim Ömer adındaki öğretmen, ‘‘Rusya'da bıyıklı fazla erkek yok. Bıyığı olan göze batıyor, onun için bıyıksız olmayı tercih ediyoruz’’ diyor. Böylece Rusya'daki Fethullahçılar'ın neden bıyıksız oldukları ortaya çıkıyor: ‘Ortama uyma kaygısı.’

Ancak öğretmenler bıyık konusunda Fethullah Gülen'e ters düşseler de onun gibi şiire düşkünler. Saint Petersburg'de Deli Petro'nun gemisinden kopya edilmiş yüzer bir lokantada yemekten sonra şiir okuyan Ali öğretmeni dinlerken Fethullah Hoca'nın vaazları geliyor aklıma. Ali öğretmen onun gibi heyecanlı, zaman zaman sesi titriyor, gözleri doluyor.

Aynı lokantada, 1998 yılında Saint Petersburg'daki lisan yarışmasında birinci gelen parlak öğrenci Timophey ile sohbet ediyorum. Timophey çok güzel bir Türkçe konuşuyor. İngilizcesi de neredeyse bir Amerikalı'nınki kadar mükemmel. Kuşku yok bu öğretmenlerin başarısı. Bizimle aynı masada oturan iki Rus kadın gazetecinin ısrarı üzerine masaya gelen şaraba pek iltifat etmediği gözüme çarpıyor. ‘‘Bir nevi dindar sayılırım’’ diyor. Bildiğim kadarıyla Hıristiyan kültüründe içki yasağı yok... Hatta Ortodoks papazların dahi şarap ürettikleri biliniyor. O halde Timophey neye dayanarak içki içmiyor?

Ünlü tarihçinin

St. Petersburg aşkı

PROF. İlber Ortaylı, Rusça'yı anadili gibi konuşuyor. Lenin Kütüphanesi'nde tanıtım kokteyline katıldığımız Diyalog Avrasya Dergisi için konuşmasını Rusça yapıyor. Bu gezide bir özelliği daha ortaya çıkıyor. Meğer hoca, Rus aristokratlarına meraklıymış. Saint Petersburg'da Deli Petro'nun yazlık sarayını geziyoruz. Versailles esprisinde 18. yüzyıl başlarında yapılan sarayın bahçesi, dönemin giysileriyle gezinen peruklu konteslerle dolu. Fotoğraf çektirmek isteyenlerin koluna asılıyorlar. 7 poz 2 dolar. Ortaylı gözüne sarışın bir kontes kestiriyor. Öpmeye kalkışınca ‘‘Gazeteye girer bu fotografınız’’ diye uyarıyorum. ‘‘Bana ne’’ der gibi omuzunu silkeliyor. Bilmiyor ki gazeteciyle şakaya gelinmez.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!