Fast food'a karşı sefertası

Güncelleme Tarihi:

Fast fooda karşı sefertası
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2000 00:00

Haberin Devamı

Gurmeler, aşçılar, Türk yemekleri yapan lokantalar ve beslenme uzmanları, olumsuz etkilerini vurguladıkları fast food sistemine karşı biraraya geldi.

Fast food (hızlı yemek), bütün ülkelerde hızla ilerlerken, karşı hareketler de doğmaya başladı. İlk tepki Avrupa'da görüldü. 1986'da İtalya'da başlayan ve 35 ülkeye yayılan ‘‘Slow Food’’ (yavaş yemek) Hareketi’nin Türkiye'de de temsilciliği var.

Ancak ülkemizde fast food'a karşı bağımsız bir hareket daha oluşmaya başladı. Adı Sefertası olan bu grubu destekleyen kuruluşlar ve lokantalar da bulunuyor. 1999 yılının Mart ayında Ümit Sinan Topçuoğlu ile Karaköy Güllüoğlu'nun sahibi Muharrem Nadir Güllü, slow food fikrinden yola çıkarak fast food'un Türk yemek kültürü üzerindeki olumsuz etkilerine karşı bir hareketin başlamasını kararlaştırdılar.

Bu girişimin ilk destekçileri Feriye Lokantası'nın işletmecisi, şef Vedat Başaran, gurme Nail Arıktan, Develi Restoran'ın sahibi Arif Develi ve Profesyonel Aşçılar Derneği Genel Sekreteri Gürsel Gutan oldu.

Neden sefertası?

Hareketin adına sefertası denilmesinin nedenini şöyle açıklıyorlar:

‘‘Dar gelirli memur karikatürlerinde kullanılan bir aksesuvar olsa da ev yemeklerini çağrıştırıyor. Dar veya bol gelirli olsun, bir çok insan, öğünlerini tekdüze tadlarla geçiştirirken, kendi ağız tadına uygun yemekleri, sefertasında yanında taşıyan bir insanın, ekonomik zaruretten çok, fast food beslenmeye karşı tepki olarak kullanılabileceği düşünüldü. Bundan dolayı harekete isim ve sembol olarak sefertası seçildi.’’

Sefertası Hareketi, yemeğin ve servisin hakkını veren, zengin ve değişken mönülü geleneksel lokantaları, yöresel ve etnik yemekler sunan restoranları, nicelikten çok niteliğe önem veren ve insan sağlığını gözeten gıda üreticilerini, mevsiminde ve doğal şartlarda yetişmiş sebze, meyve, tahıl satan yerleri, ekolojik tarım yapan çiftçileri, fast food'un olumsuz etkilerinden korunmaya yarıyan sığınaklar olarak görüyor. Bu yüzden bunların gelişmesini ve çoğalmasını destekleyeceklerini belirtiyor.

KURTULMANIN ON YOLU

Sefertası Hareketi'nin fastfood'un olumsuz etkilerinden sakınmak için yayımladığı on öğüdü:

1- Yemeğe ayırdığınız zamanı kaybedilmiş zaman saymayın.

2- Yemeğe sohbet tadını da katın.

3- Evde yemek pişirilmesine ve ailenin sofrada biraraya gelmesini sağlayın.

4- Arada sırada ailece geleneksel lokantalara gidin ya da evde ‘‘özel’’ yemek günü hazırlayın.

5- Öğlen, ev dışındaysanız, her gün aynı şeyleri yemeyin.

6- Çocuğunuzun beslenme çantasına evde hazırlanmış yiyecekler koyun.

7- Çocukları fast food restoranlarında uzak tutun. Yetişkinlere ise ‘‘afiyet olsun’’ yerine ‘‘kaloriniz, yağınız, tuzunuz, kolestrolünüz bol olsun’’ deyin.

8- Christiane Grefe'nin ‘‘Hamburger Çağı’’ adlı kitabını okuyun.

9- Bir fast food restoranına gitmek zorunda kalırsanız, kendinizi keyifli bir yemek için orda olduğunuz yolunda telkin edin. Etrafı izleyin ve insanların nasıl tüketim makinesi gibi hareket ettiklerini görün. Bundan rahatsız olmasanız bile, sistem tarafından rahatsız edileceksiniz. Çünkü fast food kurmayları, restorana girişinizden yedi dakika sonra çıkış kapısının kolunu tutmuş olmanızı ideal durum olarak belirliyor.

10- Bu sistemin, yemek dışında da hayatımızı nasıl etkilediğini düşünün. George Ritzer'in ‘‘Toplumun McDonaldlaştırılması’’ adlı kitabı okuyun.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!