Faciayı yaşadım

Güncelleme Tarihi:

Faciayı yaşadım
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kazadan yaklaşık 2 saat önceydi. Otelin restoranının bulunduğu balkonda sohbet ederken, Fikret Bila, ‘‘Başbakan'dan hiçbir şey alamadık. Acaba bugün konuşur mu?’’ dedi.

Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila, Sabah Ankara Temsilcisi Fatih Çekirge ve Hürriyet'in Ankara Temsilcisi olarak ben, Başbakan Mesut Yılmaz'ın davetiyle Makedonya gezisini izliyorduk. Büyükelçilik'teki davette, Başbakan, Devlet Bakanı Cavit Kavak ve üçümüz akşam haberlerini izledik. Günboyu Başbakan Yılmaz'dan ordu-hükümet ilişkilerindeki krizle ilgili değerlendirme almaya çalışmış, ancak başarılı olamamıştık.

HABER SIKINTISI

Başbakan'ın yanından ayrıldığımızda, Fikret'in keyfi iyice kaçmıştı. ‘‘Akşam yemekten sonra konuşabilirsek birşeyler alırız. Haberi yarın için geceden yazdırırız. Yarın da Manastır ve Ohri'de rahat ederiz’’ dedi. Davetten sonra, Makedonya Başbakanı Branko Carven Kovski'nin, Yılmaz için verdiği yemeğe katıldık. Gece otele döndüğümüzde, Başbakan Yılmaz'ı bir kez daha yokladık. Başbakan ‘‘Bu saatten sonra konuşulmaz’’ diyerek odasına çekildi.

TÜRK HAVASI VE ŞARAP

Sabah, Üsküp'ten Manastır'a gidecektik. Otelin balkonundaki kahvaltıdan sonra üçümüz kahve içmek üzere yeniden biraraya geldik. A.A Genel Müdürü Mehmet Güler de bize katıldı. Bir akşam önceki yemek üzerine konuştuk. Üçümüz de orkestranın çaldığı ‘Şişe şişe konyakları içirdim sana’ dizelerinin yeraldığı ünlü bir Türk havasına takılmıştık. Bir de ikram edilen Makedon yapımı kırmızı ‘Merlot’ şarabını beğenmiştik. Fikret ile son sigaramızı içip ‘gitme vakti geldi’ diyerek kalktık.

ARAÇLARA DAĞILDIK

Kortej sabah 08.30 sularında Continental Oteli'nin önünden Manastır'a hareket etti. Başbakan'ın davetlisi olduğumuz için protokol görevlileri üçümüzü bakanların bulunduğu arabalara dağıttı.

10 KİLOMETRE KALA

Yaklaşık 1.5 saat kadar süren bir yolculuktan sonra, Prilete kentini geri bıraktık. Manastır'a varmamıza herhalde 10 kilometre kalmıştı. Kortej oldukça süratli ilerliyordu. Çift şeritli asfalt yol, iki arabanın ancak geçebileceği bir genişlikteydi. Süratli gittiğimiz için, karşı taraftan gelen araçların yarattığı bu durum, her seferinde yüreğimizi ağzımıza getiriyordu. İşte herşey o an oldu. Ben karşıdan gelen arabayı fark etmemiştim bile. Birden bizim arabanın yanından toz bulutu kalktı. Şoförümüz direksiyonu sağa kırdı, o toz bulutu içinde bir arabanın geçtiğini güçlükle gördüm. Ama ne olduğunu anlayamadım.

Önde Başbakan olduğu halde bir süre daha yola devam ettik. Başbakan'ın kortejiyle, kısa bir süre daha devam ettik ve durduk. Arkamızda bir aksilik olduğu belliydi. Geriye dönüp baktığımızda, Cavit Kavak'ın arabası arkamızdaydı ama kortejin diğer bölümü geride kalmıştı. 400 metre kadar geride bir olağanüstülük olduğunu farkettik. Ve ne olduğunu öğrendik. Fikret ile önceki gün Makedonya'daki habercilik serüvenimize başladığımızda ana hedefimiz, Başbakan Yılmaz'dan Genelkurmay'ın açıklamasıyla ilgili bir tepki alabilmekti. Gazetecilik serüvenimiz bizi Manastır Devlet Hastanesi'ne kadar taşıdı. Fikret ölümle savaşırken, ben sevgili arkadaşım için bu yazıyı telefonda yazdırmak durumundayım.

Bu da gazeteciliğin kaderi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!