Evrenin doğum anına yaklaşıldı

Güncelleme Tarihi:

Evrenin doğum anına yaklaşıldı
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 24, 2002 00:00

Uzayda ışığı 14 milyar yıldır yolda olan en eski kara deliÄŸin bulunması astronomları ÅŸaÅŸkına çevirdi. Astronomlar ilk kez evrenin doÄŸuÅŸuna bu kadar yakın gözlemde bulundular.Almanyadaki Max-Planck Astronomi Enstitüsü’nden Hans-Walter Rix büyük bir heyecanla bilgisayarında koyu kırmızı bir ışık lekesinin belirdiÄŸini ve bunun ÅŸimdiye dek gördüğü en eski cisim olduÄŸunu açıklıyor. Bilim adamını hayrete düşüren cisim tarafından yansıtılan ışık, 14 milyar yıldır yoldaydı ve yolculuÄŸu sırasında git gide zayıflamıştı. Bulanık bir ışıltının bile hala dünyaya yansıyabiliyor olması, esas ışık kaynağının bir zamanlar bin milyar güneÅŸten daha parlak ışıdığıyla açıklanıyor. AraÅŸtırmacılar, ilk baÅŸlarda dev bir ışın kaynağından oluÅŸan son derece büyük hacimli dev bir kara deliÄŸe rastladıklarından eminler. Muazzam kütleçekim etkisiyle çevresindeki bütün cisimleri kısa saniyelerde yutmuÅŸtu. Bütün maddelerin kara deliÄŸe doÄŸru ilerlemesi sonunda dev bir ateÅŸ topu en sonunda olaÄŸanüstü parlak bir ışık yaymıştı. Ve iÅŸte bu ışık bugün teleskopa da yansıyordu. ‘Şimdiye dek evrenin geçmiÅŸine bu kadar yakından bakamamıştık’ diyor astronom Jakob Staude. ‘Şu anda evrenin doÄŸum odasını izliyoruz.’Galaksilerin kaynağı AraÅŸtırmacıların gerçekten de evrenin doÄŸum anına ne kadar yaklaÅŸtıklarını Rix ve çalışma arkadaşı Laura Pentericci’nin Åžile’deki VLT teleskopuyla yaptıkları iÅŸlemler gösteriyor. Bu çok uzaktaki gökcisminden (quasar) yayılan ışını detaylı olarak incelediklerinde ilk patlamadan sonra oluÅŸan hidrojen bulutlarına rastladılar. ‘Bu quasar’ diyor Rix ‘bizi kozmostaki ortaçağın bittiÄŸi ve yıldızların uzayda parıldamaya baÅŸladığı sınıra götürüyor.’ Fakat bu ilkel gökcismin keÅŸfi yine de araÅŸtırmacıları ÅŸaşırtıyor. Zira bu karadelik cisimleri yutmaya baÅŸladığında ilk patlamanın ardından yalnızca 700 milyon yıl geçmiÅŸti ve bu süre kozmos tarihinde bir göz kırpışından fazla bir ÅŸey deÄŸildir. ‘Birkaç yüz milyon yıl içinde ancak bir güneÅŸ ve gezegenleri oluÅŸur’ diye açıklıyor astronomlar. Peki bu kadar kısa bir süre içinde milyarlarca güneÅŸin ağırlığına eÅŸit bir kara delik nasıl oluÅŸabiliyor?Cismin bu kadar büyük bir süratle topaklanmasını saÄŸlayacak bir mekanizmayı astrofizikçiler henüz bilmiyorlar. Fosil gökcismin keÅŸfi araÅŸtırmacıları bu yüzden yıldız ve galaksilerin oluÅŸum tarihi üzerinde yeniden düşünmeye zorladı. ‘Dev yıldız yutucuları yoksa yıldızlardan daha önce mi oluÅŸmuÅŸlardı?’ diye soruyor araÅŸtırmacılar. Garching’teki Max-Planck Fizik Enstitüsü müdürü Günther Hasinger bu soruya şöyle bir açıklık getirmeye çalışıyor: ‘Kara deliklerin evren tarihinde önemli bir rol oynadıkları kesin. Ve elimizdeki verilere göre bunlar, milyarlarca güneÅŸle birlikte doÄŸan galaksilerin kaynağını oluÅŸturuyorlar.’ Her ne kadar Albert Einstein genel görelilik kuramıyla bu önemli noktaya iÅŸaret ettiyse de astrofizikçiler önceleri bu dev ölü adaların varlığına inanmak istememiÅŸlerdi. Teoriye göre maddeyi taşıyan her cisim çevredeki mekanı ve zamanı biçimlendirmekte. Bir noktada çok fazla kütle toplandığında çarpışma meydana geliyor: Zaman ve mekan git gide daha güçlü bir biçimde çarpışarak sonunda tek bir noktada erirler- ve kara delik oluÅŸur. Karanlık yutağın derinliklerine ışınlar sızmaz bu yüzden de kütleçekim tuzaklarının içleri tamamen görünmezdir. Efsanevi oluÅŸumAraÅŸtırmacılar ÅŸimdiye dek, bu efsanevi oluÅŸumun ilk güneÅŸin doÄŸuÅŸundan sonra meydana gelmiÅŸ olabileceÄŸini düşünüyorlardı. Ä°lk yıldız kuÅŸaklarının kızgınlaÅŸması milyonlarca yıl sürüyordu. Ve bildik modele göre bazı yıldız ölüleri kendi kütleçekim güçlerinin etkisiyle içlerine doÄŸru çekilerek kara deliklere dönüşüyordu.Demek ki bu süreç bu kadar yavaÅŸ iÅŸlememiÅŸti. Çünkü yeni keÅŸfedilen dev ilkel karadelikten anlaşıldığı gibi, ilk kara delikler ışınlarını ÅŸimdiye dek sanılandan çok daha önceleri uzaya fırlatmışlardı. Bu yüzden birçok astrofizikçi çok daha dramatik bir oluÅŸum tablosu çiziyor: Ä°lk patlamadan hemen sonra ilkel madde doÄŸrudan doÄŸruya ‘hiper yıldızlar’ olarak topaklanmıştı. En son bilgisayar tasarımına göre bu devlerden her biri güneÅŸten bin kez daha ağırdı (bkz.garfik). OlaÄŸanüstü boyutları nedeniyle süper güneÅŸler çok fazla dayanıklı deÄŸillerdi. İçlerindeki ateÅŸ alevlenir alevlenmez devler yeniden kendi içlerine çekilerek kara deliklere dönüşüyordu, yani kozmosun ilk büyük yapıtaÅŸlarına.OlaÄŸanüstü kütleçekimleri nedeniyle arta kalan bu ilkel maddeyi kendilerine çekiyor ve çevrelerinde savuruyorlardı. Bunların küçük bir kısmı kozmik vampirler tarafından emilirken geriye kalan büyük bölümden de yıldızlar ve gezegenler oluÅŸuyordu. Böylece kara deliklerin etrafında galaksiler biçimleniyordu. AraÅŸtırmacılar her büyük gökadanın kalbinde dev hacimli bir kara deliÄŸin bulunduÄŸundan eminler. Samanyolu’nun deviDaha yakında bulunan galaksilerin bugün daha az yıldız yutuyor olmaları araÅŸtırmaları zorlaÅŸtırmakta. Bunlar evrenin vahÅŸi dönemlerine göre çok daha az besinle yetinmek zorundalar. Bu yüzden de günümüzde kara deliklere daha az rastlanmakta. Amerikalı astronomlar samanyolumuzdaki dev kara deliÄŸi etkin durumda yakaladılar. Röntgen uydusu ‘Chandra’’nın yardımıyla doÄŸrudan doÄŸruya galaksinin merkezinde birkaç saat süreyle parlamaya devam eden bir ışık kaynağı kaydettiler. Fakat samanyolunun devi ÅŸu sıralar bir haftada sadece dünyanın ağırlığı kadar toz ve gaz çekiyor. Yani zamanının büyük bir kısmını aç geçiriyor. Günümüzdeki bir kara delik buna raÄŸmen gaz ve toz yutarken yine de diÄŸer tüm gökcisimlerinden daha fazla ışın saçar. Çünkü diÄŸer güneÅŸlere göre maddeyi yüz misli daha güçlü bir randımanla enerjiye dönüştürmekte. Buna göre ortaya paradoksal bir sonuç çıkıyor: Uzaydaki ışığın yarısından fazlası en karanlık oluÅŸumlardan kaynaklanıyor. ‘Kara delikler evrenin en iyi santralleridir’ diyor astronom Rix. ‘Fakat bunları enerji üretiminde kullanmak çok fazla riskli olabilir.’ Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!