Erkekler Nerede Kadınlar Ne Halde:Simin Hacıosmanoğlu

Güncelleme Tarihi:

Erkekler Nerede Kadınlar Ne Halde:Simin Hacıosmanoğlu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 1997 00:00

Haberin Devamı

O bir hukukçu. Yargıtay Sekizinci Ceza Daire Başkanı. Meslek yaşamını yazılarıyla paylaştı. Gündüzünü işine, gecesini yazmaya ayırdı. Yaşar Kemal'in mahkum olmaması gerektiği yönünde karşı oy kullandı. Yazarca düşündü, ‘‘düşünce özgürlüğüne yasak konmaz'' dedi. Azınlıkta kaldı, düşüncesi sansasyon yarattı. Yıllarca yargıçlık mesleğiyle yazarlığı bir arada yürüttü. Önce gazetelerde makaleleri yayınlandı, ardından edebiyat dergilerinde öyküleri. 1986 yılında ilk kitabını çıkardı. Tanık olduğu bir boşanma davasından yola çıkarak yazdığı ‘‘Evlenme Cüzdanı'' televizyonda dizi film oldu. Bu film üzerindeki tartışmalar Meclis'te başlayıp TRT denetim kuruluna kadar gitti. Toplumu nikahsız yaşamaya davet ediyor denen eser, yayınlandıktan sonra yıllarca ayrı yaşayan eşlerin boşanmalarında kolaylık sağladı. Naci Ünver'in yazma sevdası devam etti. İlk kitabından sonra öykü ve şiir kitapları

yayınlandı. Yargıçlık döneminde boşanmaları gerektiğine inandığı birçok çiftin davalarını sonuçlandırdı. Karşılaştığı olaylar yaşamında büyük etki yarattı. Boşanmayla sonuçlanan üzücü davalarda kadının hep ezildiğini gördü, ‘‘Kadın neden hakkını aramaz?'' dedi, düşüncelerini toplumu aydınlatması için yazılarına aktardı. Kadını ön plana çıkardığı eserlerinde yaşanmış olayları kaleme aldı. Ünver, şimdi de sekizinci kitabı olan ‘‘Kırmızı Kaplı Defter''le okurlarının karşısında. Toplumun değişik kesimlerinden alınmış yedi çiftin birbirinden ilginç öyküleri anlatılıyor. Yargıç önünde son bulan öykülerde sadece isimler değiştirilmiş. Kitaptaki kahramanlar belki de yanıbaşınızda. Hayatlarına farklı mekanlarda, farklı kişilerle devam ediyorlar. Tozlu dava dosyalarında kalan üzücü anılarıysa artık ‘‘Kırmızı Kaplı Defter''de. Ünver ise şu an yeni bir roman üzerinde çalışıyor. Yine kadın, yine yaşanmış bir olay.

Kitaplarınızda yaşanmış olaylara yer veriyorsunuz. Özellikle boşanan çiftleri yazıyorsunuz.

- Tam kalkınmasını tamamlamamış, yoksulluğun, işsizliğin, çaresizliğin yoğun olduğu bir ülkede insan sorunlarından etkilenmemek mümkün değil. Yargıçlık yaptığım dönemlerde karşılaştığım olaylar beni yazmaya yöneltti. Özellikle boşanma davalarında çok ilginç durumlarla karşılaştım. Boşanmak için verilen savaşlara, çiftlerin umutsuzluklarına tanık oldum. Genelde yargıya yansıyan toplumsal sorunları öyküleyerek ya da romanlaştırarak, insanları bunların çözümü üzerinde düşünmeye sevk ediyorum. Bu şekilde toplumsal sorunların çözümü üzerinde kafa yormalarına olanak sağlıyorum.

Uzun yıllar ayrı yaşayan ama bir türlü boşanamayan bir çiftin yaşam hikayesini ‘‘Evlenme Cüzdanı'' adlı kitabınızda anlattınız. Birçok tartışmalara yol açtı.

- O yıllarda boşanmamak bir kuraldı. Boşanma davasında çiftlerden biri haksız çıktığı zaman bir daha o kişi boşanma davası açamıyordu. Kitapta bahsettiğim çift otuz yıl ayrı yaşamışlardı, ama bir türlü boşanamıyorlardı. Kitap film oldu, denetimden geçmedi. ‘‘Boşanamama insanları nikahsız yaşamaya yönlendiriyor'' dedim, onlar ‘‘nikahsız yaşamayı savunuyor'' dediler. Sonunda film yayınlandı. Kitap bu konuyu gündeme getirdi. Boşanma konusunda büyük etkisi oldu. Belli bir zaman ayrı yaşayan çiftler biraraya gelmezlerse boşanabiliyor.

Romanlarınızda genellikle kadınların yanında oluyorsunuz. Feminist misiniz?

- Kadınların, kadın haklarının yanındayım. Annemi çok küçük yaşta kaybettim. Bu yüzden kadın olayına karşı duyarlı bir insanım. Toplumumuzda kadınlar mağdur durumda kalıyor. Gelenekler, çevre baskısı yüzünden dul kadın biçimsel olarak özgürlüğüne kavuşamıyor. Boşanan kadının sosyal güvencesi de erkeklere oranla daha az oluyor. Kadının sokağa terk edilmesine hiçbir zaman taraftar olmadım.

‘‘Kırmızı Kaplı Defter''de değişik kesimlerden ele alınmış yedi çiftin hayatı anlatılıyor. Neden yedi çift?

- Genelde yaşanmış olayları yazıyorum. İşimin yazım hayatımda büyük etkisi oldu. Dava dosyalarında rastladığım ilginç boşanma olaylarını kaleme aldım. Uzun süren araştırmalarım sonucunda yedi çiftin hayat hikayeleri çok ilgimi çekti. Hepsi de birbirinden farklı yaşama sahipti. Ve hepsinin de insanı hayrete düşürecek boşanma nedenleri vardı. Evlilikler bir yuva kurmak için kurulmuş ve evlilikler yargıç önünde son bulmuştu. Kitapta, yanlış seçimlerin ve aceleyle verilmiş kararların üzücü sonuçlarını anlattım. Yedi çiftte ilişkiye gereken önemi, saygıyı vermeden kendilerini aynı evde bulmuş insanlar. Kitapta şu soruların yanıtları var; Erkekler nerede, kadınlar ne halde?

Kitabınızdaki iki öyküde, boşanma sonucunda erkekler zor durumda kalıyor.

- Kitapta üç tip kadını ele aldım. Birincisi, haklarının bilincinde olan, bunları kullanan veya kullanmaya çalışan kadınlar. İkincisi, haklarının bilincinde olmasına rağmen, birtakım kaygılar ve gelenek baskısıyla haklarını kullanamayan kadınlar. Üçüncüsü ise haklarının bilincinde olmayan kadınlar.

Kitabın içinde geçen iki öyküde de marjinal ilişkiler sözkonusu. Bir de kitapta yer almayan, ama dördüncü tip kadın kategorisine aldığım kadınlar var. Onlar da siyasal islam hareketi içinde bulunup, haklarını başkalarına devretmeye hazır olan kadınlar. Dördüncü tip kadınların yargı önünde boşanma gibi bir dertleri yok. Onlar kendi içlerinde ‘‘boş ol'' diyorlar, iş bitiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!