Güncelleme Tarihi:
PARTİSİNİN Meclis grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Gerek bölgemizde gerekse dünyanın farklı köşelerinde gerilimlerin, savaşların, kardeş kavgalarının yaşandığı zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sudanlı kardeşlerimiz uzun süredir istikrarsızlık girdabında boğuşuyor. Somali’nin, Libya’nın, Yemen’in, Afganistan’ın çok ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Gazze’de çok uzun müzakereler neticesinde sağlanan ateşkes siyonist rejimin tüm şımarıklıklarına, tüm ihlallerine rağmen güçlükle de olsa devam ediyor. 8 Aralık devrimiyle 14 yıllık zulmün sona erdiği Suriye’de mezhep temelli yeni bir fitne ateşi yakılmak isteniyor. Yaşanan tüm olumsuzluklar karşısında ülke, millet ve AK Parti olarak umudumuzu diri tutuyor, kararlılığımızı en güçlü şekilde muhafaza ediyoruz.
BARIŞ DİPLOMASİSİ
Türkiye olarak sadece iyilik sancağını değil, barışın güven ve huzur veren iklimini başta mazlum coğrafyalar olmak üzere dünyanın dört bir yanına ulaştırıyoruz. Daha adil bir dünya mümkün şiarıyla yürüttüğümüz çabaların semerelerini toplamaya başladık. Türkiye’yi bölgesinin istikrar kaynağı olmanın da ötesine geçirerek barış diplomasisinin merkez üstlerinden biri haline getiriyoruz.
MARŞIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ
İstiklal Marşımız sıradan bir şiir de sıradan bir marş da değildir. Bağımsızlığımızın timsali olan İstiklal Marşımız aynı zamanda necip milletimizin hissiyatının kahramanlığının ve asil karakterinin dizelere, cümlelere, kelimelere harf harf işlenmiş sembolüdür. Bu marş toprakları müstevliler tarafından işgal edilmek istenen bir milletin emperyalizme karşı direniş anıtı, varoluş beyannamesidir. İstiklal Marşımız Resul-i Kibriyâ efendimizin hicrette Sevr mağarasında mahsur kaldıklarında Hz. Ebubekir’e ‘korkma’ hitabıyla başlayan kurucu ve köklü bir metindir. Anadolu’nun milletimizin ezeli ve ebedi yurdu olarak vatan kılınmasının destansı bir anlatımı olan bu marş milletimizle birlikte sömürgeciliğe, emperyalizme karşı çarpışan herkesin de istinatgâhıdır. İstiklal Marşı’nın bir diğer önemli vasfı, savaş sırasında yazılmış olmasıdır. Merhum Mehmet Akif, Tacettin Dergâhı’nda adeta vecd ile marşı yazarken istiklal harbimiz hararetli şekilde devam ediyordu. Bu nedenle İstiklal Marşı harbin yürütücüsü, ruhu, öncüsüdür. İstiklal Marşımız Türk milletinin ortak paydası nedir sorusunun da en net cevabıdır. Bir şiirden öte 85 milyon olarak bizi birbirimize kardeş kılan, yolumuzu aydınlatan, ufkumuza yön veren değerlerin epik bir özeti olan marşımıza hayat veren imana inanca ve sevdaya hep beraber sahip çıkmalıyız.
YENİ BİR KAOS ALANI
Yıllarca bizi Türk-Kürt, laik-antilaik, ilerici-gerici, Alevi-Sünni diye ayrıştıranlar sizin de takip ettiğiniz üzere son günlerde başka senaryolar peşinde koşuyor. Suriye’deki eski rejim artıklarının terör eylemleri öne sürülerek, milletimizin kardeşliğine son derece sinsi, son derece kirli bir pusu kuruluyor. Bu pusuyla aynı zamanda İstiklal Marşı’mızla vücut bulan ruha ve birlikte yaşama iradesine karşı da alçakça bir suikast düzenleniyor. Tahrik siyasetiyle, nefret söylemleriyle çoğu yalan ve çarpıtma olan provokatif açıklamalarla Türkiye’de yeni bir sorun, yeni bir kaos alanı oluşturulmak isteniyor. İşin daha vahim ve üzüntü verici yanı ise milletimize bu kötülüğü genel başkanıyla, yönetimiyle, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla ülkenin ana muhalefet partisi yürütüyor.”
ÖZEL’E: SORUNLU BİR DİLE SARILIYOR
CHP kendisine biraz çekidüzen vermek, kendini hesaba çekmek, özeleştiri yapmak yerine giderek pervasızlaşıyor, nobranlaşıyor” diyen Erdoğan, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Bunlarla da kalmıyor ülkemiz ve demokrasimiz açısından oldukça tehlikeli sularda siyaset yapmaya yelteniyorlar. CHP Genel Başkanı Sayın Özel partisi içinde sıkıştıkça ne acıdır ki dışarıda daha zehirli, daha sorumsuz son derece çirkin bir dile sarılıyor.
Sayın Özel, Meclis kürsüsünde milletin karşısında dedikodu yapmayı siyaset yapmak zannediyor. Hatırlayın, büyük kongremizde partimize katılan yeni arkadaşlarımızla ilgili ipe sapa gelmez bir sürü cümle kurdu. Sonuçta ne oldu? Aradan bir hafta bile geçmeden çark etti. Kürsüden savurduğu büyük lafların altında kendisi ezildi.
ALAŞAĞI EDİLMESİ YAKINDIR
Kendi belediye başkanlarından ayar yiyerek çarkçılıkta selefini çırak çıkartan bir kişiyi biz niye muhatap alalım? Üzülerek ifade ediyorum, Sayın Özel kendisine açılan krediyi har vurup harman savurmaktadır. Bu gidişle sıfırı tüketmesi, iflas bayrağını çekmesi tıpkı selefi Bay Kemal gibi siyasetten ibretlik bir şekilde alaşağı edilmesi yakındır.
ALEVİ CANLARIMIZ
Bizim üzüntümüz, ana muhalefet partisi liderinin bu hallere düşmüş olmasıdır. Bizim üzüntümüz, bu tablonun Türk demokrasisine yakışmamasıdır. Bizim üzüntümüz, genel başkan değişse de CHP’nin faşist zihniyetinin olduğu yerde çakılı kalmasınadır. Sayın Özel kusura bakmasın, şahsi siyasi ikbali uğruna bile olsa kimsenin siyaset kurumunu bu duruma düşürmeye hakkı yoktur. Sayın Özel’i ve CHP yönetimini bir kez daha sorumlu siyaset yapmaya davet ediyorum. Özellikle Alevi canlarımız konusunda kullandıkları çirkin, ayrımcı ve zehirli dili terk etmeye çağırıyorum. CHP yönetimi Suriye’deki ateşi ülkemize taşıma siyasetinden tövbe etmelidir. Kullanılan dil, sorumsuz ve tehlikeli bir dildir. Türkiye’nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini korumak hepimizin görevidir, millete karşı ortak mesuliyetidir.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE YENİ FAY HATLARI OLUŞTURMAK
Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda ülkenin 40 yıllık bir sorununu çözerken istismara müsait yeni fay hatları oluşturmak açık ve net söylüyorum, emperyalizme uşaklık etmektir. Her kim üç beş emperyalistin gazlamasıyla bu milletin kardeşliğine kastederse karşısında bizi, devletimizi, 85 milyonu bulur. Çünkü biz bu tezgâhı son 22 yıl boyunca defalarca gördük. Biz bu kirli oyunu daha öncesinde 27 Mayıs’ta, 12 Mart Muhtırası’nda, 12 Eylül Darbesi’nde, 28 Şubat Postmodern Darbesi’nde, bunlara giden kanlı ve alçak yollarda gördük. Biz bu tarz söylemleri demokrasimize ve ekonomimize yönelik müdahale girişimlerinde, Türkiye’yi istikrarsızlık bataklığına sürüklemeyi amaçlayan envai çeşit tuzakta gördük. Bu mülevves senaryoyu daha önce Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi Mahallesi’nde ve başka yerlerde gördük.
YENİ KUTUPLAŞMALARA İZİN VERMEYECEĞİZ
Buradan aynı hevesler peşinde koşanlara şunu bir kez daha söylüyorum: Artık başaramayacaksınız, kardeşliğimize halel getiremeyeceksiniz. Bizi, Türkiye Yüzyılı hedefimizden alıkoyamayacaksınız. Bunlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Allah’ın izniyle ülkede yeni sorunların, yeni kutuplaşmaların ortaya çıkarılmasına müsaade etmeyeceğiz. Hiçbir ayrım gözetmeksizin 85 milyon hep beraber İstiklâl Marşı’mızın vazettiği kadim değerlere sıkı sıkıya sarılacağız.
NÜFUSTA YAŞLANIYORUZ
CUMHURBAŞKANI, nüfusun yaşlanması ve evlilik konusunda şunları söyledi:
“Ülkemizde doğurganlık oranı ve nüfus artış hızı asimetrik bir şekilde maalesef düşüyor. Mesela 2001’de 2.38 olan doğurganlık hızımız bugün 1.51’e geriledi. Yıllık nüfus artış hızımız ise benzer şekilde binde 1.1’e düştü. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıktı. Ortalama yaşımız 34 sınırına dayandı. Henüz Avrupa ve diğer gelişmiş ülkeler kadar olmasa da maalesef nüfus bakımından giderek yaşlanıyoruz.
- Bir diğer endişe verici tablo evlenme yaşındadır. Ülkemizde ilk evlenme yaşı kadınlarda 26’ya erkeklerde 28’e çıktı. İlk anne olma yaşı geçmişte görülmemiş biçimde 29’u ne yazık ki aştı. Bu rakamlar şu anlama geliyor: Şayet millet olarak gereken tedbirleri süratle almazsak yarınlarımız ciddi tehlike içindedir.”
‘DEM HEYETİ RANDEVU İSTERSE VERİRİM’
- CUMHURBAŞKANI Erdoğan, grup toplantısının ardından gazetecilerin, “DEM parti ile görüşür müsünüz?” sorusu üzerine de “Benden de istendiği takdirde ben de veririm” dedi. Erdoğan, emekli ikramiyesinin tekrar artıp artmayacağı sorusuna karşılık da “Sen beni dolduruşa mı getirmek istiyorsun? Kızım, beni dolduruşa mı getirmek istiyorsun? 3 bin liradan 4 bin liraya çıkardık daha ne olsun?” diye konuştu.